| Dele-Rossi'yi ön maç olarak koyup Vinny'yi Sugar Ray veya Duran'le maça çıkarırız. | Open Subtitles | سنطوي ورقة ديلاي و روسي ضع فيني في الحلبة مع راي او دوران |
| Kıyafetimden de görebileceğiniz gibi, Duran Duran'in müziğine tutkuyla bağlanmıştım. | TED | كنت متورط في حالة حب حادة مع موسيقى دوران دوران، يتضح ذلك تقريبًا من ملابسي. |
| Ben Elvis Duran. Şu anda yayındasınız. | Open Subtitles | مرحبا انني الفيس دوران انت على الهواء ماذا هناك |
| Babanı öldüren mermiye balistik karşılaştırma yaptığımda Doran'ın soruşturmasıyla bir eşleşme buldum. | Open Subtitles | عندما عملت مقارنةالمقذوفات بالرصاصة التى قتلت اباك, ذهبت للنظر فى تحقيق دوران. |
| Sanırım Bay Durant'ın bizzat gelip de sana haber verecek kadar vakti olmamış. | Open Subtitles | حسنٌ، أعتقدُ بأنّ السيّد (دوران) لم يكن لديه الوقت ليخرج ويُخبركَ هذا بنفسه |
| dön, dön ve dur. | Open Subtitles | واحد ، إثنان ، ثلاثة . دوران ، دوران ، توقفوا |
| Duran Duran dinlediğim dönemde amcam, Reagan'ın Grenada'ya gönderdiği askerlerden biriydi. | Open Subtitles | حسنا، ظهر متى أنا كنت أستمع إلى دوران دوران يوميا عمّي كان أحد جنود البحرية ريغان أرسل إلى غرينادا. |
| - Beyler. - Bay Duran, Hollywood Cinayet Masası. | Open Subtitles | ايها السادة السّيد دوران مكافحة جريمة هوليود |
| Satışı bitirmek üzereydim ki Jerry Duran ortalığı karıştırdı ve işi yatırdı. | Open Subtitles | كَنَت قريب من عقد الصفقةِ لولا تدخل دوران ويضيع كل شيئ |
| Eric, Corey Duran okulda pantolonunu dolduralı neredeyse bir yıl oluyor. | Open Subtitles | اريك ، كان ذلك منذ عام عندما تغوط كوري دوران في بنطاله هنا في المدرسه |
| Corey Duran geçen sene kendini öldürdü ve biz bu olay hakkında hala konuşuyoruz. | Open Subtitles | كوري دوران انتحر السنه الفائته و لا زلنا نتعامل مع هذه المشكله |
| Bir daha dövüşemeyeceğimi söylediler ama şimdi Roberto Duran'le dövüşeceğim. | Open Subtitles | لا تقاتل مجددا لكن ماذا عن منازلة روبرت دوران |
| Fred Doran adında birinin dinlenmesini talep etmişsin. | Open Subtitles | قال لى انك تطلب مراقبة لوضع شخص يسمى فريد دوران. |
| İnan bana, eski yönetici Gavin Doran'la bu kadar iyi anlaşmıyordu. | Open Subtitles | المدير المقيم السابق لم يكن يأخذ حمام بخار مع "جافن دوران" |
| Doran'ın bu ofiste tanıdığı biri var ve görünüşe göre bu kişi sizsiniz. | Open Subtitles | "دوران" لديه شخص ما في هذا المكتب ويبدو أن هذا الشخص هو أنت |
| Bay Durant, kişisel amaçları için demiryoluna ayrılmış ödenekleri zimmetine geçirdi. | Open Subtitles | لقد أخذ السيّد (دوران) أموال خاصّة من السكّة الحديديّة لاستعماله الشخصيّ |
| Bay Durant'a burada olduklarını haber vereceğim. Katliamın sorumluları burada. | Open Subtitles | سوف أُعلم السيّد (دوران) بأنّهم هُنا الأشخاص الذين ارتكبواْ المذبحة |
| İki, üç, savur, dön! | Open Subtitles | إثنان، ثلاثة، ركلة، دوران، دوران، ركلة، دوران |
| Nem var, bitkiler var dünyanın dönüş hızı bile etkileyici faktör. | Open Subtitles | يوجد رطوبة، وغطاء نباتي حتى دوران الأرض يُمكن أن يكون عامل |
| Jüpiter'in yüksek hızda dönüşü geniş bantlı ters yöne dönen bulutlarını yönetir. | Open Subtitles | دوران المشتري السريع يسوق حزمٍ ضخمة من السحب التي تدور بالاتجاه المضاد |
| Büyük bir uydumuz oldu bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra, yavaş bir dönme hızı oldu. | TED | وانتهى الأمر بقمر كبير، مما منح الأرض إمالة محورية مستقرة على الجانبين ومعدل دوران بطيء. |
| - Kes, döndür, döndür. | Open Subtitles | كيف سوف تتولى امر هذا ؟ دوران دوران و .. |
| Belirtmem gereken bir nokta, bu aletin içinde kafanın dönüşünü ölçmeyi sağlayan bir denge çarkının olduğu. | TED | أحد الأشياء التي يتوجب علي تبيانها أن الجهاز يحتوي على جيروسكوب بداخله، ويتيح لك ذلك إمكانية قياس دوران الرأس. |
| Bu deprem Dünya'nın tektonik hatlarını değiştirdi ve gezegenimizin kendi ekseni etrafında dönüşünğ hızlandırıp, günlerimizi kısalttı. | TED | وكيف غيرت من وضعية اللوحات التكتونية مما سرع دوران الكرة الارضية وقصر من زمن يومنا |
| Gezegen yörünge boyunca hep belli bir açısal alan tarar. | Open Subtitles | أثناء دوران الكوكب فى محوره حول الشمس فإنه يقطع مساحات متساوية فى أزمنة متساوية |
| Pekala, trunkal ataksi yok, bu güzel. Birinci doktor: Sersemlemiş hissediyor musun, başın dönüyor mu? | TED | حسناً، لا ترنُح جذعي. الطبيب الأول: أتشعر بخفة في الرأس أو دوران ؟ |
| Bu dengesizlik de tekerleğin sürekli dönmesini sağlayacaktı. | TED | وسيحافظ الاختلال على دوران العجلة إلى الأبد. |
| Çakra dolaşım sistemleri bile oluşturabiliyor! | Open Subtitles | وهي تصنع أجسام وهمية لها جهاز دوران التشاكرا! |