Sen sadece hayatına girmeme izin veriyorsun, Bunu şimdi görebiliyorum. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ أَرى ذلك الآن و أنت عِنْدَكَ كُلّ هذه |
Gerçek şu ki, daha iyi bir dünya inşa edebiliriz, ve Bunu şimdi yapabiliriz. | TED | الحقيقة أنه بإمكاننا بناء عالم أفضل، و بإمكاننا فعل ذلك الآن. |
Ama Şu anda ikimizin de elinden bir şey gelmez. | Open Subtitles | لكن، لا يمكن لأي منا فعل شيء حيال ذلك الآن. |
Şu an hiç buna kafa yoramam. Vay be! Onu kendim almalıydım. | Open Subtitles | لا يمكنني حتى التعامل مع ذلك الآن. كان يفترض أن أُقِلّه بنفسي. |
Şimdi bunu düşünemezsin. | Open Subtitles | ما طبيعة هذا السؤال؟ لا يمكنكِ التفكير في ذلك الآن |
Bu hayatlarımızda değişiklik yaratmak için bir şans ve Artık bunu yapabiliriz. | TED | ها نحن ذا لإحداث تغيير في حياتنا، ويمكننا فعل ذلك الآن. |
Şu an bunu söylemek istemem ama herkes sizin deli olduğunuzu biliyor. | Open Subtitles | لا أود قول ذلك الآن لكن الجميع يعرف أنك مجنون |
Sana dostça bir tavsiyede bulunmama izin verirsen, Bunu şimdi özel olarak yap, daha haysiyetli bir biçimde. | Open Subtitles | إذا سمحتى لى أن أسدى لك نصيحة ودية ، افعلى ذلك الآن فى خصوصية إنه أكثر كرامة |
Belki Bunu şimdi kafamda kuruyorum ama galiba bir şekilde hastaneden ayrılmamam gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | ربما أستطيع أن أتخيل ذلك الآن ، و لكنى أعتقد بطريقة ما ، عرفت أنه لا ينبغى على مغادرة المستشفى |
Hayat daima devam etmiyor. Bunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت، أدرك ذلك الآن |
Hayat daima devam etmiyor. Bunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت، أدرك ذلك الآن |
Dawn. Bunu şimdi konuşmak zorunda değiliz. Uyuyabiliriz. | Open Subtitles | ليس عليك التكلم عن ذلك الآن يمكنك فقط الذهاب إلي النوم |
Ama bunu onun için ben yapamam, Bunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | ولكنى لا أستطيع فعل ذلك من أجلها وأنا أعلم ذلك الآن |
Bunu Şu anda yüksek sesle söylemek gerçekten çok tuhaf. | Open Subtitles | أظن أن ذلك غريباً أننى أقول ذلك الآن بصوت عالى |
Ciddi bir beyin hasarı olabilir ve bunu Şu anda tespit etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كان لديها إصابة خطيرة في الرأس، نحتاج أن نعرف حول ذلك الآن. |
Ve bu ne fark yaratıyor ki Şu an? | Open Subtitles | وما الفرق الذي يحدثه ذلك الآن, على أي حال؟ |
Ama Şimdi bunu konuşmayalım. Amacının ne olmasını istiyorsun? | Open Subtitles | لكن دعنا لا نتحدث عن ذلك الآن ماذا تُريد أن يكون هدفك؟ |
Seni ne mutlu edecekse ona doğru. Ama Şimdi bunu yap. | Open Subtitles | لأى أحد أو شئ يجعلك سعيداً و لكن عليك أن تفعل ذلك الآن |
Artık bunu yapamazlar, öyle değil mi, Barnes? | Open Subtitles | لا يستطيعون فعل ذلك الآن اليس كذلك يا بارنز |
Şu an bunu anlamayabilirsin ama inan bi gün anlarsın | Open Subtitles | قد لا تتفهمين ذلك الآن ولكن ستتفهمينه يوماً ما |
Kızlarımızı mükemmel olmamaya alıştırmalı ve Bunu hemen yapmalıyız. | TED | يجب علينا أن ننشئ بناتنا ليكن مرتاحات مع عدم الكمال، وعلينا أن نفعل ذلك الآن. |
Bu cisimlerin ise yüzeyleri yok ve Bunu artık biliyoruz. | TED | وهذا الشيء ليس لديه سطح، ونعرف ذلك الآن. |
Hayır. Şu anda bunu kontrol edebiliyor olmalı. | Open Subtitles | لا , سيكون بإستطاعتها السيطرة على ذلك الآن |
Şu anda bunun için endişelenemem bile Larson davasına sıkışıp kalmış durumdayım. | Open Subtitles | انظر, أنا لا أَستطيعُ القَلْق حتى حول ذلك الآن أَنا فَقَطْ أَسْدُّ أيضاً فوق بهذه بقضية لارسون |
Artık bunun için endişe etmene gerek kalmadı Johann. | Open Subtitles | حسناً، لن يكون ما يدعو للقلق حول ذلك الآن يوهان |
Yaptığım iyiliklerden asla pişman olmadım. Şimdi de olmayacağım. | Open Subtitles | لم أندم على معروف أسديته لن أفعل ذلك الآن |