Sürekli O tabutu ve içindeki cesedimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أواصل التفكير في ذلك التابوت وبجسدي داخله |
O tabutu ele geçirince olacak. | Open Subtitles | ستخافنا حينما نجد ذلك التابوت. |
Ama içimden bir ses O tabutun içindekini çok daha fazla istediğini söylüyor. | Open Subtitles | لكنّي أشعر أنّكَ تودَّ ذلك التابوت أكثر من أيٍّ سواه. |
Senin bu işi yapmanı izleyemiyorum. Demek istediğim, O tabutun içindeki sen olabilirdin. | Open Subtitles | أعني، كان يُمكن أن تكوني أنتِ في داخل ذلك التابوت. |
o tabutta biz neyi gömdük? | Open Subtitles | ماذا دفنا نحن في ذلك التابوت ؟ |
Stefan, dünya dönerken Elena'nın o tabutta yatmasının sebebi annemiz. Biliyorum. | Open Subtitles | أمّنا يا (ستيفان) هي سبب كون (إيلينا) رقيدة ذلك التابوت والعالم يمرّ من حولها. |
Tüm bu kötü olaylar, o tabuta dokunduğumda başladı. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ كل هذه الأمور السيئة بدات تحدث عندما لمست ذلك التابوت |
Bay Suarez, O tabutu alamazsınız. | Open Subtitles | سيّد (سيراز)، لا يمكننا إعطاءك ذلك التابوت. |
O tabutu açmayın! | Open Subtitles | ! لا تفتحوا ذلك التابوت |
"O tabutun arkasında durma." | Open Subtitles | لا تقف وراء ذلك التابوت |
O tabutun içinde anneleri Esther varmış. | Open Subtitles | والدتهم (إيستر) هي من كانت بداخل ذلك التابوت |
- O tabutun kaçmasına izin vermem. | Open Subtitles | -لن أدع ذلك التابوت يفلت منا |
Ve tabutu sahile indirdiklerinde o Sicilyalı kadınlar çıldırıp, çığlık atıp, tabuta atlayıp saçlarını yolup hayvanca ağladılar. | Open Subtitles | وحينما وضعوا ذلك التابوت على الشاطئ، صرخت تلك النساء العجائز ورموا أنفسهم عليه... يضربون صدورهم، يمزقون شعرهم أفتعلوا فوضى عارمة، |
Hayır, Hank'in cesedini tabuta geri koyana kadar rahatlamayacağım. - Tamam mı? | Open Subtitles | سأخبركِ شيئاً فإني لن يهدأ لي بال حتى نُعيد جُثة (هانك)إلى داخل ذلك التابوت |