her zamankinden çok daha fazla sayıda sümsük kuşu havada dolanıyor. | Open Subtitles | تطير طيور الأطيش في الهواء في أعداد أكبر من ذي قبل |
Zor zamanlarda, kadınların görkeme her zamankinden çok ihtiyacı var. | Open Subtitles | في الأوقات الصعبة, السيدات تحتاج الرونق أكثر من ذي قبل. |
O gece, birbirimizi daha önce hiç hissetmediğimiz kadar yakın hissettik. | Open Subtitles | تلك الليلة , شعرنا بأننا قريبين لبعضنا اكثر من ذي قبل |
Ve bu daha önce yaşamamış olan o bölgeye ait olmayan balıklarla doldurulduğunda besin ağına olan şeydir. | TED | وهذا ما يحدث لتلك الشبكة الغذائية عندما يتم ادخال نوع جديد من الاسماك لم يكن موجوداً من ذي قبل |
6 estetik ameliyattan sonra, artık eskisinden daha iyi görünüyorum. | Open Subtitles | بعد ست جراحات بنائية، أصبح شكلي أجمل من ذي قبل |
Daha çok güven var, insanlar gerçek kişiliklerini hiç olmadığı gibi dile getirebiliyorlar. | TED | هناك المزيد من الأمان، لذلك، يتحدث الناس عن حقيقتهم ليس مثل ذي قبل. |
Lois, babanın ortamına uymaya çalıştım ama Öncekinden bile kötüydü. | Open Subtitles | حاولت التأقلم مع صحبة والدك ولكنها تسوء عن ذي قبل |
Raava'nın gitmesiyle Unalaq ve Vaatu, her zamankinden daha güçlü hale geldiler. | Open Subtitles | مع ذهاب رافا اونالاك و فاتو امتلكوا قوة اكبر من ذي قبل |
Bu yıl her zamankinden daha çok, Başkomiserim olduğunuz için şükrediyorum. | Open Subtitles | هذه السنة, أنا شاكرة أكثر من ذي قبل لكونك النقيب عليْ |
Fakat, artık bu müziği paylaşmanın her zamankinden daha fazla imkanı olduğu için heyecanlıyım. | TED | لكنني الان متحمس لانه يوجد فرصة اكثر من ذي قبل لمشاركة الموسيقى |
her zamankinden daha güzel ve daha gençsin. | Open Subtitles | إطلاقًا، أنتِ أجمل وأكثر شبابًا من ذي قبل. |
Bana her zamankinden çok ihtiyacı vardı, ama aramıza bir şey girdi. | Open Subtitles | "كان بحاجة ألي أكثر من ذي قبل لكن شيء ما نشأ بيننا" |
Artık 1975 Özürlülerle Amerikalılar Hareketiyle uyumlu olup olmadığımızı soranlara her zamankinden daha yakınız diyebilirim! | Open Subtitles | حين يسأل الناس إن كنا نطبق القانون الخاص بالمعاقين الأمريكيين لعام 1975 أستطيع القول بأننا أقرب لذلك من ذي قبل |
Bununla ilgili biraz rahatsızdılar, çünkü daha önce bunu yapmamıştık ve nasıl yapacaklarını tam olarak bilmiyorlardı. | TED | ولم يكونوا مرتاحين مع الفكرة بكثرة لانهم لم يقوموا بهذا من ذي قبل .. ولم يكن لديهم اي فكرة عما يجب القيام به |
Endişeyle titriyordum. Ama daha önce görülmemiş, belgelenmemiş... ...bir şey yakaladığımı biliyordum. | TED | وكنت ارتجف قلقة ولكني كنت اصمد ..لانني اعي انني اصور شيئاً لم يتم تصويره من ذي قبل .. |
Bu, daha önce eşini benzerini görmediğiniz bir tren istasyonu. | TED | هذه محطة قطار انها شيء لم يرى مثله من ذي قبل |
eskisinden daha da şişmansın ve yeni bir tişört almaya paran yetmiyor. | Open Subtitles | أنت بدين أكثر من ذي قبل و لا تستطيع شراء قميص جديد |
Sandalı her satışlarında eskisinden daha kötü bir hal alıyor. | Open Subtitles | في كل مرة يبيع هذا القارب، يكون في وضع أسوء من ذي قبل. |
Savaş onun yüzünde yazılıydı. Kendisiyle ilgili yüzündeki her şey eskisinden daha azdı. | Open Subtitles | آثار الحرب كانت واضحة على جبينها كل ما حولها، ليس بيتها فقط، أصبح مختلفاً عن ذي قبل |
Günümüzde, dünyanın her yerinde bu hastalıklardan birinin yok edilmesine hiç olmadığı kadar yakınız. | TED | لقد أصبحنا اليوم أقرب من ذي قبل للقضاء على واحد من تلك الأمراض في كل مكان حول العالم. |
Bilgisayar sesleri bazen çok gelişmiş olmayabiliyorlar, fakat bilgisayarımla hiç olmadığı kadar geniş çapta iletişim kurabiliyorum. | TED | ان اصوات الكمبيوتر .. لاتبدو احيانا متفائلة .. ولكن مع الحاسوب خاصتي يمكنني ان اتواصل بصورة واسعة جداً اكثر من ذي قبل |
Ama tabii bu onlara sadece geçici rahatlık sağlıyor, çünkü Öncekinden daha sert bir şekilde çıkıyorlar. | TED | لكن هذا يعطيهن راحة مؤقتة، لأنها تصبح أكثر إيلامًا من ذي قبل. |
eskiden aldığımız uygulamayı devam ettirdik, sözde öncesine göre iyiyiz. | Open Subtitles | مازلنا متواجدين وأفضل حالاً من ذي قبل |