Birisi sana kazık attı, sen sinirlendin kafalarını ATM makinesiyle ezdin. | Open Subtitles | أحدهم وقف في طريقكَ، أصبحت غاضباً فسحقت رؤوسهم بمكينة الصرف الآلي |
kafalarını bu taş surlarda parçalasınlar ve bana ödülümü getirsinler. | Open Subtitles | دعهم يكسرون رؤوسهم على هذه الجدران الصخرية، وليأتوا لي بهديّتي. |
Onları tepeye götürdünüz ve kafalarına sıktınız, öyle değil mi? | Open Subtitles | أخذتوهم إلى التلال , وفجرتوا رؤوسهم , أليس كذلك ؟ |
kafaları patlıyor." Bir tartışmaya girmenin sebebi rakibinizi nakavt edecek kadar güçlü olmasıdır. | TED | رؤوسهم ستنفجر. الفكرة هو أنك تحصل على جدال هذا قوي بأنه سيقرع خصمنا |
Paylaşacak odam var, göçmenlerinse başlarını sokacak bir yeri yok. | Open Subtitles | لدي غرفة زائدة, واللاجئين المساكين لا يملكون سقفاً فوق رؤوسهم. |
- Kurbanların cesetlerine bakın. Bacaklar düz, birlikte. Kollar kafalarının üstünde birleştirilmiş. | Open Subtitles | حسناً، أنظر إلى جثث الضحايا الأرجل مستيقمة معاً، الأذرع ممتدة فوق رؤوسهم |
Son Akşam Yemeği gibi. Adam hepsine de kendi kellelerini servis etmiş. | Open Subtitles | نعم ، العشاء الأخير تقديم الخدمة بواسطة رؤوسهم |
Bir hafta sonra, hala kafalarını kurcalaması ve tek yapmak istediklerinin arkadaşlarına anlatmak olması gerekiyor. | TED | وبعدها بأسبوع، ما زال الاختراع يصخب في رؤوسهم وكل الذي يريدون فعله هو أن يخبروا أصدقائهم عنه |
(Kahkaha) kafalarını toplantılara bu şekilde götürürler. | TED | إنها طريقة لإيصال رؤوسهم إلى الاجتماعات. |
Şimdi, dünyamızın nasıl bu kadar fazla hızlandığı konusunda düşünürseniz, bilinen zanlılar kafalarını kaşırlar. | TED | الآن ، إذا كنت تفكر في كيف أصبح عالمنا بهذا التسارع، المشتبه بهم المعتادين يؤخروا رؤوسهم. |
Hatta barda değişiklik yaptırmak için bile kafalarını kırmak gerekiyor. | Open Subtitles | حتى لو قمنا بتعليمهم لصنع التغير بجانب العارضة عليكِ أن تحطم رؤوسهم |
Yepyeni kotunuzu kafalarına bağlamak iyi bir fikir olurdu bence. | Open Subtitles | أعتقد أنها فكرة رائعة أن تربط بنطالك الجينز فوق رؤوسهم |
kafaları uçurulmuş insanlar gördüm savaşlarda. Fakat bu gördüğüm insan değildi. | Open Subtitles | رأيت رجالا تقطع رؤوسهم في الحرب ما رأيته لم يكن بشريًا |
Yemin ederim bunun için başlarını alacağım. | Open Subtitles | أقسمت بالاف الملوك ذووى العين الواحدة سأقطع رؤوسهم من أجلها |
kafalarının içinden gelen seslerle, dışından gelenleri ayırt edemezler. | TED | الذين لا يستطيعون التمييز ما إذا كانت الأصوات قادمة من داخل أو من خارج رؤوسهم. |
Onların bedenlerini cehenneme gönder ve kellelerini bana getir. | Open Subtitles | أرسلي أجسادهم إلى الجحيم وأجلبي لي رؤوسهم. |
Onlar silahşor. başlarına ödül konmuş. Bana söylediler. | Open Subtitles | انهم مسلحون ، وقالوا انهم قبضوا ثمن رؤوسهم |
Bn. Dewey bunu duydu, ve kafasını umutsuzca salladı diğer yandan iş arkadaşları birbirini destekledi ve onaylarcasına kafa salladı. | TED | لقد سمعت السيدة ديوي هذا وهزت رأسها محبطة بينما كان باقي المدرسين يشجعون بعضهم البعض ويهزون رؤوسهم موافقة لما يقال |
Tatlım, ben insanların kafasına silah dayayıp onlara bir şeyler yaptırma konusunda uzmanım. | Open Subtitles | يا عزيزي، أنا خبيرة بجعل الناس يفعلون أشياء وهناك سلاح مصوب نحو رؤوسهم |
Konuşup bağıracağız, sonrasında da kafalarında... sandalyeleri kıracağız, hepsi bu. | Open Subtitles | سوف نتكلم ونصرخ نكسر الكراسى ونضربهم على رؤوسهم وهذا كل الأمر |
Problem, bu kodu kafalarından alıp hareketin tekrar oluşturulması. | TED | المشكلة هي في كيفية إخراج تلك الشفرة من رؤوسهم والتمكن من توليد الحركة مجددًا. |
Akşam yemeğiyle ölüm arasında gidip gelen bir dans şeklinde, karıncalar miselyumu yiyip bitirdiler. Önce mumya halini aldılar ve başlarının hemen üzerinden mantarlar fırladı. | TED | ثم بعد انتظار الميسيليوم قد استلكها النمل يتحنطون و يظهر الفطر من رؤوسهم |
başını sokacak bir yeri olmayan Belçikalı mültecilere verebilecek odam var. | Open Subtitles | لدي غرف إضافية وهؤلاء اللاجئين البلجيكيين لا يملكون سقف فوق رؤوسهم. |
Hindular ve Müslümanlar başları dimdik yaralanmak ya da ölmekten kaçmayı ummadan. | Open Subtitles | هندوس و مسلمون سويا و رؤوسهم مرتفعة دون أي أمل في الفرار |