Seni görmek istedim ve sen de Bunu görmek istersin dedim. | Open Subtitles | نعم اردت ان اراك وظننت انك ربما تريد رؤية هذا ؟ |
Kıtanın fişinin takıldığı bir an varmış gibiydi ve ben Bunu görmek istiyordum. | TED | يبدو الأمر و كأن قارة بأكملها يتم تشغيلها، فأردت رؤية هذا الأمر. |
Ama hala deniyoruz. Bunu görmek istersiniz diye düşündüm. | Open Subtitles | على أي حال مازلنا نحاول خذ توقعت ربما تريد رؤية هذا |
Patron burada sana ihtiyacımız var. Bunu görmen gerek. | Open Subtitles | أيها الرئيس ، نحتاجك هُنا ينبغي عليك رؤية هذا الأمر |
Bunu görmeniz neler olduğuyla ilgili bir şeyler anlamanzı sağlayacaktır. | Open Subtitles | أتمنّى بأن رؤية هذا يُساعدكُم على فهم ما حدث |
Bunu görmek ister misin bilmiyorum ama bence görmelisin. | Open Subtitles | رئيسي, لا أعلم إن كنت تريد رؤية هذا, لكن أعتقد أن عليك هذا |
Hayır,Bunu görmek istemiyorum. Ama, arabamıza gidersek ve araba çarpıp biraz ses çıkarırsa, bizi ilgilendirmez. | Open Subtitles | كلا، لا أريد رؤية هذا لكن اذا ركبنا سيارتنا |
Bunu görmek beni ölesiye korkutmuştu. | Open Subtitles | أعني، رؤية هذا الأمر، جعلنيّ أشعر بالخوف مدى الحياة. |
Ben, ah... Kayaya baktım. Sanırım Bunu görmek istersiniz. | Open Subtitles | قمتُ بفحص صخرتكِ، و أظنُّ بأنّكِ تُريدِين رؤية هذا. |
Bunu görmek zorunda değil adamım. Onu buradan götürün. | Open Subtitles | انها لا تريد رؤية هذا يا رجل دعها تذهب من هنا |
Bunu görmek zor çünkü bu konuda oldukça kibarlar. | Open Subtitles | يصعب رؤية هذا الآن لأنهم أصبحوا أكثر تأدبًا في إظهاره |
Şimdi gidebilirsin. Bunu görmek istemeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | بوسعك الذهاب الآن، أعلم أنك لن تودي رؤية هذا. |
Gitmeden önce Bunu görmen gerekiyor ama. Gerçekten harika. | Open Subtitles | يجدر بكِ رؤية هذا قبل أن تذهبي، إنه رائع حقاً |
Quagmire, buraya gel hemen. Bunu görmen gerek. | Open Subtitles | كويقمايرتعال هنا عليك رؤية هذا |
Adamım yazıyı çevirdi. Bunu görmen gerek. | Open Subtitles | قام صاحبي بترجمتها, عليكَ رؤية هذا |
Ama Bunu görmeniz lazım. Vayy.. Bu da ne? | Open Subtitles | و لكن يتوجب عليكم رؤية هذا ماذا بحق الجحيم؟ |
Yeşil ışık kullanacağım, çünkü yeşil ışık, kırmızı ışık ve kızılötesinden daha parlak, ayrıca Bunu görmeniz gerek. | TED | سأشغل الضوء الأخضر، لأن الضوء الأخضر أكثر إشراقًا لعيونكم من الضوء الأحمر أو الأشعة تحت الحمراء. وأحتاجُ منكم في الواقع رؤية هذا. |
Diğer kızlar da Bunu görmeyi hak ediyor. | Open Subtitles | و الفتيات الأخريات من حقهم رؤية هذا أيضاً |
Biliyorum, epey geç oldu ama bunu görmelisin. | Open Subtitles | نعم اعلم ...انه متأخر , لكن عليك رؤية هذا |
Bunu görmeye dayanamam. | Open Subtitles | إلاّ سيّدة لأقوىَ بيت؟ أنا لاأستطيعُ تحمّل رؤية هذا. |
Evet, Astraeus kazasından buyana hazırlıklı olmak en önemli öncelik oldu. Şuna Bakabilir miyim? | Open Subtitles | أجل، حسنا منذ حادثة الأسترياس الإستعداد أولوية قصوى، هل يمكني رؤية هذا ؟ |
Tam emin değilim ama Sweetbriar'da bir problemimiz var. - Polisin bunu görmesi lazım. | Open Subtitles | لستُ مُتأكّدة تماماً، لكن لدينا مُشكلة عند محل الأزهار، يجب على الشُرطة رؤية هذا. |
- İndependence ulaştı. - Houston bunu görmelisiniz. İnanılmaz. | Open Subtitles | "هيا "اندبندنس هيوستن , عليك رؤية هذا لكى تصدقة |
Frankie'yi almam gerek. Baştan sona bunu görmeli. Belki birgün sana anlatırım grubumda yıldız olduğumda d bu şarkı senin hakkında ve sen ... | Open Subtitles | سوف آخذ " فرانكي " عليه رؤية هذا آسف - أي أخبار ؟ |
Evet belli oluyor. Sıkı bir istifçisin dostum. | Open Subtitles | أجل، بمقدوري رؤية هذا يا صديقي فأنت مُحب لجمع الأغراض الغير مُستخدمة |
bir aptal bile Bunu görebilir. | Open Subtitles | أي أحمق بامكانه رؤية هذا |