Gövdesi, patlamadan çok etkilenmiş, kaburga kemikleri kırılmış ve ak Ciğerleri çökmüş. | Open Subtitles | جذعه تلقى التأثير بالكامل و أدى لتكسير جميع أضلعه و إنهيار رئتيه |
Muhtemelen, eğer ciğerlerinde su varsa. | Open Subtitles | محتمل, لو هناك ماء فى رئتيه لكن بعلم تحليل الأمراض |
Çok çabuk yayıldı ve sonunda ciğerlerine gelerek onu öldürdü. | Open Subtitles | و انتشر سريعاً و بعدها مات عندما وصل إلى رئتيه |
O kutu okyanusta uzun süre kaldı, Akciğerlerinde su mu var? | Open Subtitles | الصندوق قضى وقتاً طويلاً في المحيط هل هناك ماء في رئتيه ؟ |
akciğerleri simsiyah olmuş günde iki paket sigara içmesi yüzünden olmalı. | Open Subtitles | رئتيه كانتا سوداء ما أظن من عادة علبتين بمعدل كل يوم |
Eğer bu palyaço Grissom'a dokunacak olursa onun ciğerlerini söker, eline veririm. | Open Subtitles | اذا استطاع هذا المهرج لمس جريسوم، لكنت سلمته رئتيه الآن |
Çok daha kötü olabilirdi akciğerlerine sıçrayabilirdi. | Open Subtitles | بدايةً, كان من الممكن ان يكون الامر سيئاً كان من الممكن ان يصل الى رئتيه |
Boğazındaki ve ciğerlerindeki çamurlu su onun şaftın üstünde öldürüldüğünü doğruluyor. | Open Subtitles | طين في حلقه و رئتيه تؤكدان بانه قد قتل عند قمة العمود |
Partideki adamlardan biri aniden çıldırarak... balkona fırladı ve Ciğerleri sökülürcesine... | Open Subtitles | على مايبدو احد الشباب من الذين كانوا فى الحفلة خرج الى البلكون صارخا بملىء رئتيه |
Kurşun kalbini parçalamış. Ciğerleri kan dolmuş. | Open Subtitles | ثقبت الرصاصة قلبه، وتجمعت الدماء في رئتيه. |
Ciğerleri su toplamış, nefes darlığı çekiyor. | Open Subtitles | يُعاني من تجمع السوائل في رئتيه و من ضيقٍ في التنفّس |
Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسناً، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دم محطمه |
Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسنا، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دمّ محطمه. |
Bakın doktor, bence akciğer yetmezliği. ciğerlerine su kaçmış da olabilir. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنَّ لديه ضائقة تنفسية وربما هو لديهِ سائل في رئتيه |
Suçiçeği yavaş yavaş nefes... —...borusundan ciğerlerine yayılır. — Tamam, tamam, gidip arayalım. | Open Subtitles | ــ سينتقل جدري الماء ببطء من الرّغامى إلى رئتيه ــ حسناً، لنذهب ونبحث عنه |
Akciğerlerinde ya da burun deliklerinde hiç yosun yoktu. | Open Subtitles | لا وجود أي أثر للطحالب في رئتيه أو في الممرات الأنفية. |
Midesi boşmuş yani o kadar alkolü emecek bir şey yokmuş ve Akciğerlerinde kan toplanması var bütün bunlar aşırı doz olduğunu destekliyor. | Open Subtitles | معدته فارغة، لذلك لا شيء ،لاستيعاب جميع الكحول وهو لديه احتقان في الأوعية ،الدموية في رئتيه وكلها تدعم نظرية انه .تعاطى جرعة زائدة |
Peki, görünüşe göre akciğerleri Owens-Corning cam elyaf yalıtım maddesi ile tamamen kaplanmış. | Open Subtitles | حسناً .. يبدو أن رئتيه ممتلئة تماماً بالألياف الزجاجية لـ شركة أوينز كورنيغ كان الشخصية الدعائية للشركة |
Eğer bu palyaço Grissom'a dokunacak olursa, onun ciğerlerini söker, eline veririm. | Open Subtitles | اذا استطاع هذا المهرج لمس جريسوم، لكنت سلمته رئتيه الآن |
Pıhtı kalbine ya da akciğerlerine ulaşırsa onu öldürür. | Open Subtitles | لو وصلت الجلطة إلى رئتيه أو قلبه، فستقتله |
Nefesi kesilmiş ki bu da ciğerlerindeki noktacıklı morartıları açıklıyor. | Open Subtitles | "تنفسه إندفع إلى التوقف، الذي يُفسر الكدمة الحبرية على رئتيه." |
Nitrojen akciğerlerini doldurarak, boğulmasına sebep olmuş. | Open Subtitles | غاز النتيروجين دخل الى رئتيه تسبب فى خنقه |
akciğerlerinin nerede bittiğini ve göğüs kafesinin nerede başladığını göremiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان احدد نهاية رئتيه و بدايه القفص الصدرى |
- Hava akciğerlerinden çıkıp göğsünde sıkışmış. - Hava akciğerlerinden çıkıp göğsünde sıkışmış. | Open Subtitles | الهواء تسرب من رئتيه الى خارج صدره الهواء تسرب من رئتيه الى خارج صدره |
Hastaneye yatırıldığında tomografide akciğer ve kemiklerinde tümör olduğu ortaya çıktı. | TED | وعندما أدخل إلى المستشفى، أظهرت الأشعة المقطعية وجود أورام في رئتيه وعظامه. |
Buna bağlı olarak da akciğeri su dolmuş. | Open Subtitles | بالإضافة إلى حقيقة أن كان هنالك ماء في رئتيه |
Gece boyunca suyun üstünde kalmaya çabalarken, ciğerinden kopup gelen çığlık yalnızca yankılanan çığlıklar olarak geriye dönmüş. | Open Subtitles | حاول إجتناب الغرق بتحريك قدميه إلى أعلى وإلى أدنى طوال الليل وتصرخ رئتيه بشده ليجد صدى صرخته ترجع إليه |
Sonra ciğerlerinin tüm gücüyle bu aptal çocuksu melodiyi haykırıyor. | Open Subtitles | ثم يجأر بهذا الغباء واللحن الطفولي ملء رئتيه |