| Kendisine engel olabilecek yegane kişiyi silahsız bırakmış. | Open Subtitles | لقد نزع سلاح الشخص الوحيد الذي بوسعه ردعه |
| Arkadaşımız durdurmaya gücüm yetmeyen bir adam tarafından öldürüldü ve o adamın eşi arkadaşımızın bıraktığı mirası yerle bir ediyor. | Open Subtitles | صديقتنا قتلها رجل أعجز حاليًا عن ردعه وإذا بزوجته تحطّ بإرث صديقتنا في الوحل. |
| - Demek onu durdurmak zorundayım. Bunu denedim ve başarısız oldum, ardından da senatör öldü. | Open Subtitles | سيتعين عليّ ردعه فحسب، أجل حاولت ذلك وفشلت، ومات السيناتور. |
| Seni öldüren kılıç. Ama şimdi elimizde olduğuna göre belki sorumlu kişiyi sonunda bulabiliriz. Ve durdurabiliriz. | Open Subtitles | بعد أنْ حصلنا عليه، قد نتمكّن أخيراً مِنْ معرفة المسئول ثمّ يمكننا ردعه |
| Kriptonlular hariç tüm uzaylıları öldüren, durdurulamaz bir biyolojik silah. | Open Subtitles | سلاح بيولوجي لا يمكن ردعه يقتل كل الفضائيين ما عدا الكريبتونيين |
| Artık çok geç. Durduramadım. | Open Subtitles | فات الأوان، لم أستطع ردعه. |
| Bu insan iyi olsun ya da olmasın birileri zarar görmeden durdurulmalı. | Open Subtitles | وكيفما تكن نية هذا الشخص، فلا بدّ من ردعه قبل أن يتعرض أحد للأذى |
| Haberim olsaydı engel olurdum. Şimdi bir mektup yazdım. | Open Subtitles | أُقسم بأني لمْ أعرف، لو علمت لحاولت ردعه. |
| Bunu göremeyecek kadar aptal olman mı yoksa engel olamayacak kadar aciz olman mı? | Open Subtitles | هذا إم أن يكون غباءً لعدم رؤيتك أو أنك عاجزٌ على ردعه |
| Misyonunu tamamlayacak ve bu yolda ona engel olan herkesi öldürecek. | Open Subtitles | سينهي مهمّته، وسيقتل كلّ مَن يحاول ردعه |
| Onu durdurmaya çalışanları yaralamış sadece. | Open Subtitles | لقد ألحق الأذى بالأشخاص الذين حاولوا ردعه فقط |
| durdurmaya çalıştım ama yapamadım. | Open Subtitles | حاولت أن أردعه لكنني لم أستطع ردعه |
| Onu durdurmaya çalıştım. | Open Subtitles | أنا آسف لفعل ذلك أنا حاولت ردعه |
| - Demek onu durdurmak zorundayım. Bunu denedim ve başarısız oldum, ardından da senatör öldü. | Open Subtitles | سيتعين عليّ ردعه فحسب، أجل حاولت ذلك وفشلت، ومات السيناتور. |
| Başkasına zarar vermeden önce onu durdurmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد ردعه قبل أن يؤذي أحداً آخراً |
| Bu yüzden onu durdurmak için bir şey yapamadık. | Open Subtitles | وعدم قدرة أدواتنا على ردعه |
| Masum insanlar ölecek. Ama onu durdurabiliriz. | Open Subtitles | وسوف يموت أناس أبرياء لكن بوسعنا ردعه |
| - Ne peşinde olduğunu bilirsek durdurabiliriz. | Open Subtitles | أحتاج منك أن تكتشف ما تنوي فعله حتى يمكننا ردعه - أنا سأتولى هذا - |
| durdurulamaz olduğunu, ilk hızcı olduğunu ve onu alt edeceğini ama önce en değer verdiğin şeyi elinden alacağını. | Open Subtitles | أنه لا يمكن ردعه أنه كان أول متسارع وأنك هزمته، لكن بعدما أخذ أكثر ما يعز عليك |
| Onu Durduramadım. Kardeşimi durdurmak zorundayım. | Open Subtitles | لم أستطع ردعه ويجب أن أردعها |
| Ama Killian McCrane durdurulmalı, sizle veya sizsiz. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}ولكن (كيليان ماكرين) يجب أن يتم ردعه بكم أو بدونكم. |
| O ağacın dalından kendine yeni bir asâ yaparsa onu durduramayız. | Open Subtitles | لو صنع قضيبًا جديدًا من خشب تلك الشجرة، فلن يمكننا ردعه. |
| - durdurulması gerek. | Open Subtitles | لا بُدّ من ردعه. |
| Onu durdurmalıyız çünkü vaziyet daha da kötüye gidecek. Yürüyün. | Open Subtitles | علينا ردعه قبل أن يزداد الوضع سوءاً |
| Sen onu durdurabilirdin! | Open Subtitles | أنتِ لم تحاولي ردعه |
| Ama onu durduramadığım için kendimden daha çok ettim. | Open Subtitles | لكنّي كرهت نفسي أكثر لعجزي عن ردعه. |