| Klasik bale eğitimi aldım ve mimari ve moda geçmişim var. | TED | لقد تدربت على رقص الباليه التقليدي ولدي خبرات في التصميم والأزياء. |
| Ve fiyatı uygun ki bu da önemli. bale şirketleri size servet ödemiyor. | Open Subtitles | وأسعاره مقبولة، وهذا أيضاً أمر أساسي، ففرق رقص الباليه لا تدفع أجوراً باهظة. |
| bale hakkında pek bir bilgim yok. | Open Subtitles | أخشى أنني لا أعلم سوى القليل عن رقص الباليه |
| Baleyi severim. | Open Subtitles | أحبّ رقص الباليه. |
| Konu onları sürekli futbola, jimnastiğe ya da baleye yönlendirmek değil aslında. | Open Subtitles | إنها حول القيادة التي لا تنتهي إلى كرة القدم , التمارين الرياضية و رقص الباليه |
| Yani sen spordan hoşlanıyorsun, bense baleden. Böyle işte. | Open Subtitles | أعني، أنت تحب الرياضة وأنا أحب رقص الباليه |
| Ih. Siz ikiniz neden hayatınızı başka bir işte kazanmıyorsunuz? Balerin olmayı istemiştim. | Open Subtitles | لم لا تعملون بشيء آخر ؟ فكرت في رقص الباليه |
| bale benim hayalim olsaydı tüm bunlar yeterli olmaz mıydı, | Open Subtitles | إذا كان حلمي رقص الباليه لا توجد مساحة لأجل كل هذا، |
| Mesela, bana yapmayı en sevdiğin şey ne diye sorsan, bale derdim. | Open Subtitles | على سبيل المثال إذا سألتني ما هو الشيء الذي تفضلين القيام به ، فسأقول رقص الباليه |
| Lucy'nin gitmek istediği bale kursuna baktım. | Open Subtitles | حسنا نظرت إلى حصة رقص الباليه الذي تود لوسي الذهاب إليه |
| Böylece sen de bisiklete binebilir, arkadaşlarınla gezebilir ve bale resitaline katılabilirsin. | Open Subtitles | وتكوني مع أصدقائك ، و في عروض رقص الباليه |
| Tommy'yi Unutmayın, kuru meyve işinde ve Gece Kevaşesi de bale dersi veriyor. | Open Subtitles | مثلاً فريق "تذكر تومي" يمتلكون تجارة الفواكه و "نايت بيتش" تّدرس رقص الباليه. |
| Bir bakıma saatte 200 bin kilometre hızla giderken, aynı anda bale ve roket mühendisliği yapmak gibi bir şey. | Open Subtitles | يشبه رقص الباليه و المناورة بسرعة 125 ألف ميل بالساعة |
| bale olağanüstü düzeyde uzmanlık, yüksek düzeyde bir beceri ve muhtemelen iyi bir genetik bileşeni olan başlangıç uygunluğu gerektirir. | TED | الآن، رقص الباليه يتطلب قدراً استثنائياً من الخبرة ومستوى عاليا من المهارة، ولرُبما حدا معينا من الملاءمة الأولية الذي قد يشتمل على مكوّن وراثي. |
| bale eğitimi almış olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | أرى أنك تتدربتِ على رقص الباليه |
| Bir çok erkek bale dersi almaz. | Open Subtitles | معظم الرجال لا يأخذون صفوف رقص الباليه |
| bale, koro resitali, sosyete zırvalıkları. | Open Subtitles | رقص الباليه... تلاوة النشيد الديني, سخافة المبتدأين... ... |
| Baleyi neden sevdiğini anlatırsın diye ummuştum, çünkü, bana göre harika birisin Millicent. | Open Subtitles | حسناً، كنت أتمنى أن تخبريني لم تحبين رقص الباليه (لأنني أعتقد أنك رائعة جداً، يا (ميليسنت |
| Baleyi mi? | Open Subtitles | رقص الباليه ؟ |
| Konu onları sürekli futbola, jimnastiğe ya da baleye yönlendirmek değil aslında. | Open Subtitles | إنها حول القيادة التي لا تنتهي إلى كرة القدم , التمارين الرياضية و رقص الباليه |
| "Sen patronunla seks yapmaktan hoşlanıyorsun, bense baleden" bahanesi nasıl? | Open Subtitles | ماذا بشأن أنت تحب النوم مع رئيستك وأنا أحب رقص الباليه ؟ |
| Balerin prensese benzer bir yanım var mı? | Open Subtitles | هل أبدو مثل أميرات رقص الباليه ؟ |