Diğerleri için öyle, onlarda benim hareketlerim yok. | Open Subtitles | لبقية اللاعبين، كنها دون، ر لها التحركات بلدي. |
Bunun benim bağlantılarımla bir işi yok, değil mi? | Open Subtitles | هذا وولدن] و [أبوس]؛ ر لها أي علاقة مع اتصالات بلدي، أليس كذلك؟ |
Tamam, ama en azından benim çocuklarım yok. | Open Subtitles | حسنا، ولكن على الأقل أنا دون وأبوس]؛ ر لها أطفال. |
Benim kısır döngü ilişkilerim yoktu. İlişkilerimin arasında bir kısır döngüm vardı. | Open Subtitles | أنا ألم وأبوس]؛ ر لها نمط العلاقة، كان لي نمط بين علاقة. |
-Gerçek şu ki, Simon'dan önce de faal bir sosyal hayatım yoktu. | Open Subtitles | في الحقيقة، لم أكن وأبوس]؛ ر لها حقا حياة اجتماعية كبيرة قبل سيمون سواء. |
- Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | - أنت تعرف، دون لكم وأبوس]؛ ر لها للقيام بذلك. |
Bak ... yani ... benimle sohbet etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | الاستماع، دون لكم وأبوس]؛ ر لها للحديث معي. |
Bana resim çizmene gerek yok. | Open Subtitles | كنت دون وأبوس]؛ ر لها ل رسم لي رسم تخطيطي. |
Aramak zorunda olduğunu düşünmene gerek yok. | Open Subtitles | كنت دون وأبوس]؛ ر لها لجعل نعتقد أنت gonna الكلمة. |
- Benim sevimli çekmecem yok. | Open Subtitles | - I دون أبوس]؛ ر لها الشيء الجيد درج. - كل شخص لديه واحد. |
Hayır, tamam mı? Bende yok! Bir tamponum yok ve büyük ihtimalle bir daha ihtiyacım olmayacak! | Open Subtitles | لا، أنا لا و [أبوس]؛ ر لها حشا و ربما لن تحتاج إلى واحد مرة أخرى. |
-İçinde fare kapanı yok ya? | Open Subtitles | كنت دون وأبوس]؛ ر لها مصيدة فئران هناك، أليس كذلك؟ |
Şey...birbirimiz dışında pek ortak yönümüz yok. | Open Subtitles | نحن دون وأبوس]؛ ر لها حقا شيء مشترك لكن بعضها البعض. |
İbnelik yapmana gerek yok dostum. | Open Subtitles | أنت دون أبوس]؛ ر لها أن يكون ديك، المتأنق. |
Bizim için bu kadar süslenmene gerek yoktu. | Open Subtitles | أنت ألم وأبوس]؛ ر لها للحصول على يرتدي كل ما يصل بالنسبة لنا. |
Hayır, numaran bende yoktu ve birşey söylemek istedim. | Open Subtitles | لا، أنا ألم وأبوس]؛ ر لها رقمك وأردت أن أقول لك شيئا. |
Beyaz bir atı yoktu ama kaloriferli bir BMW si vardı. | Open Subtitles | وألم، ر لها حصان أبيض، لكنه لم يملك BMW مع سخان العمل. |
- Aslında hiç uçuş puanım yoktu. | Open Subtitles | - لم أكن وأبوس]؛ ر لها في الواقع أي ميل. |
Söylediğim her şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | كنت دون وأبوس]؛ ر لها أن تفعل كل ما أقول. |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | كنت دون وأبوس]؛ ر لها للقيام بذلك. |