Haysiyetli bir ajans lobisine sahte bitkiler koyar mı hiç? . | Open Subtitles | الوكالة التي لديها احترام للذات لا تضع زرع زائف في المدخل |
Yani sahte isimli bir adamı kıskandığın için sahte göğüs kası mı yaptırdın? | Open Subtitles | لذا حصلت على صدر زائف من أجل أنك غيور من رجل باسم زائف؟ |
Seninle yatağa girmek için seni sahte bir rahiple kandırdı. | Open Subtitles | لقد خدعكِ بواسطة كاهن زائف لكي يأتي بكِ إلى الفراش. |
Kendi zayıflığını gizlemenin en iyi yolu, yanlış bir saygı algısının arkasına saklanmaktır. | TED | أعظم طريقة لتخفي شعورك المهزوز بذاتك هي بالاختباء خلف جوّ زائف من الاحترام. |
Tamam,senin haklı olduğunu varsayalım.Tanığın yalan söylediğini, eskizin düzmece olduğunu söyleyelim. | Open Subtitles | حسن ، لنفترض أنك على حق ، لنفترض أن الشاهدة تكذب ، وأن الرسم زائف |
Seninle ilgilenirken taksın diye sahte bıyık getirmesini de istedim. | Open Subtitles | لقد طلبت منها أن تحضر شارب زائف عندما يحين دورك |
Çalışmalarımızın birinde, bir örnek göstereceğim, insanlardan ücret karşılığında sahte inceleme yazısı yazmalarını istedik. Bu incelemelerden birisi sahte. | TED | اذاً ما فعلناه, و سأعطيكم مثالاً بالنظر إلى اللغة, أننا ندفع للناس لكي يكتبوا نقداً زائفاً. أحد هذه الآراء زائف. |
Eğer birisi sahte bir tedavinin onları iyileştirdiğine inanırsa, onlar işe yaradığı kanıtlanmış ilaçları ve terapileri kullanmayabilir. | TED | إذا أعتقد البعض أن علاج زائف قد شفاهم، فقد تفوت عليهم الفرصة في الحصول على دواء أو علاج قد أثبت فعاليته. |
Peki sahte bir güven duygusuna kapıldık mı? | TED | لكن هل تم إقصاءنا يا ترى إلى شعور زائف بالأمان؟ |
Ve aslında yıldızların göz alıcı hale getirilmiş fotoğraflarını sürekli görüyoruz -- buna sahte renk deniliyor. | TED | وبالحقيقة نحن نشاهد صوراً لنجوم تم تسليط الضوء عليهم طوال الوقت يدعونهم لون زائف |
Yoksa hayalimdeki hançer misin sahte bir hançer, ateşli beynimin bir ürünü? | Open Subtitles | أم أنك مجرد خنجر للذهن خلق زائف صنعه دماغ مصاب الحمى؟ |
Tıpkı tekboynuz görmeleri için gerçek bir tekboynuza sahte bir boynuz takması gibi. | Open Subtitles | كما وضعت قرن زائف على القرن الحقيقي لجَعْلهم يَرونَ وحيدة القرن |
Demek ki o sahte Bu da ya da öfkesini kontrol edemediği için araba kullanmayan yorgun bir rahiptir. | Open Subtitles | إذاً فذلك بوذا زائف أو راهب متعب لا يقود سيارة لأنه لا يستطيع التحكم بغضبه |
Eğer kim olduğumu biliyorsanız, kardeşlerim, hayatınızı bir sahte tanrıya feda etmenin gereği olmadığını bilirsiniz. | Open Subtitles | إنكنتمتعرفونمنأنا، أيها الأخوة، تعلمون في قرارة أنفسكم بأنه ليست هناك حاجة للتضحية بحياتكم من أجل إله زائف |
sahte bir adla kiralanmış. Sürücü belgesi de sahteymiş. | Open Subtitles | وقد استؤجرت بأسم زائف, لم نجد سجلاً لرخصة السير |
Sen seç, yanlış bir evliliğe devam edip gururunu mu kırdıracaksın? | Open Subtitles | زواج زائف, أم حقيقتك انتِ حرة من المساومة على نفسك ؟ |
Daha çok öğrendikçe bu öykünün hâlâ doğru olan kısımlarını ve yanlış olanları gösterebiliriz, çünkü bunların ikisi de olabilir. | TED | كما نتعلم المزيد, يمكننا أن نبين أجزاء القصة يظل صحيحًا وأيها زائف كما قد يكون أي منها وأي منها يمكن أن يصبح. |
Gördüğün üzere polis arkadaşlarımızdan bazıları da bunu düzmece olarak görüyor. | Open Subtitles | وكما ترى فإن بعض إخواننا الشرطة يعتقدون بأنّه ادّعاء زائف |
Size neden bunun içinin boş olmadığını bu video ile göstereceğim. | TED | أنا بصدد أن أريكم أن هذا ليس بصخب زائف في هذا الفيديو. |
Sanırım bu sahtekar, odama girmek isteyen birilerine yardım ediyor. | Open Subtitles | دكتور انا زائف هذا ان اعتقد ما مؤامرة فى متورط مكتبى لاقتحام |
Neyin gerçek olup neyin olmadığını söylemek gerçekten zor. | TED | من الصعب التمييز ما هو حقيقي و ما هو زائف |
Ya senden korkuyor ya da kendini yalandan güvende hissetmeni sağlıyor ki seni öldürüp öğle yemeği niyetine yesin. | Open Subtitles | ما يعني إما أنها "أ" خائفة منك أو "ب" تعطيك شعور زائف بالأمان لكي تستطيع قتلك ثم أكلك للغداء |
Hiçbir şey anlamadı. Hepsi yalan. - Bu nedenle tek başına oynamalısın. | Open Subtitles | أنا لا أفهم أية كلمة، هل كل ذلك زائف لهذا عليك المسايرة- |
Bu isteğin uydurma olduğunu anlayacaklar ve bu olayı kimin yaptığını araştıracaklar. | Open Subtitles | و سيتكشفوا أنّ ذلك التعميم زائف و سيقوموا بالبحث عمّن قام بذلك |
Numaradan esne. Elinle tabanca yap. Otostopçu işareti, otostopçu işareti yap. | Open Subtitles | تثاؤب زائف, إصبع المسدس, توصيله, توصيله |
Aslında yalandan şişirilmiş bir sahtekarsın. | Open Subtitles | أنت زائف و محتال فعلا |