"سابق إنذار" - Traduction Arabe en Turc

    • uyarı
        
    • habersiz
        
    • habersizce
        
    • uyarmaksızın
        
    • aniden
        
    • birden
        
    • bir anda
        
    • birdenbire
        
    • hiç belli
        
    Bir uyarı olarak çok olmadan diğer Elders terk etti. Open Subtitles لقد تخليت عن الشيوخ الآخرين بدون سابق إنذار
    Fakat gelecekte, üstelik ön uyarı olmadan kozmik azrail, nihai kıyameti başlatacak. Open Subtitles ولكن في المستقبل .. ودون سابق إنذار سيحدث حصاد كوني قاتم سيطلق الكارثة الكبرى
    Ve sonra onun evine gittim, habersiz, ve yolunda onun üzerine gittim. Open Subtitles فذهبت إلى بيته بدون سابق إنذار وهببت فيه ساخطة في فناء بيته
    Sadece katilin bu şekilde gelip sana habersizce vuracağını düşünmemiştim. Kate, dinle beni. Open Subtitles إنّما لمْ أتوقع أن يأتي القاتل وبدون سابق إنذار هكذا.
    Eğer düşmanlardan biri seni uyarmaksızın haklarsa yapabileceğimiz hiçbir şey olmaz. Open Subtitles ولو قرر أحدهم قتلك من دون سابق إنذار, فلا شيء بيدنا وقتها
    İyi bir hristiyan ailesine yardım eder.. ...hiç haber vermeden aniden ortaya çıksalar bile. Open Subtitles المسيحيون الحقيقيون يساعدون عوائلهم حتى و لو كانوا يتضورون جوعاً من دون سابق إنذار
    birden bire enerji asansörü titriyor ve düşüyor. TED من دون سابق إنذار اضطربت الطاقة ومن ثم تلاشت.
    Ama ölüm, sık sık beklenmedik bir anda gelir. Önceden bilinemez. Open Subtitles ولكن في الكثير من الأحيان يأتي الموت دون سابق إنذار
    Sonra birdenbire silahımı çekti. Open Subtitles ثم بدون سابق إنذار وبسرعة خاطفة إنتزعت مسدسي
    Geçenlerde uyarı ya da provokasyon yapmadan bize saldıran aynı düşman güçleri, tekrar başka saldırı için toplanıyor. Open Subtitles نفس القوات العدائية التي هاجمتنا مؤخرا ً بدون سابق إنذار أو استفزاز تحشد مرة أخرى لهجوم آخر
    İki annenin, birdenbire, hiçbir uyarı yapmadan aile müessesesini paramparça edip ikiye böldüklerini konuşalım o zaman. Open Subtitles هو الحضي بأمّان يقرران الانفصال دون سابق إنذار ويدمران وحدة العائلة، يمزقانها
    Hiçbir uyarı vermeden, aralıklarla beliren şu tuhaf ve güzel göksel ziyaretçiler de neydi? Open Subtitles ماكان أولئك الزوار السماويون الغرباء و الرائعون الذين يظهرون من دون سابق إنذار من وقت لآخر؟
    Baban bize uyarı olmadan dönüm sorumlu değildir. Open Subtitles والدك هو المسؤول عن حضورنا دون سابق إنذار
    Bir çarşamba habersiz uğra ve hayatın boyunca yara izin olsun. Open Subtitles تعال بدون سابق إنذار في ليلة الأربعاء وسوف تتأثر إلى الأبد
    habersiz geldiği için üzgün olduğunu ama önemli bir mesele olduğunu söyledi. Open Subtitles يعتذر على مجيئه من دون سابق إنذار لكنه قال إن الأمر مهم.
    Seni yıllardır görmüyorum ve bir anda habersizce ofisime geliyorsun. Open Subtitles لم أراك منذ أعوام, ثم تدخل إلى مكتبي هكذا بلا سابق إنذار
    Hayır, sadece habersizce gideceğim, onu kulaklarından yakalayacağım ve onu arabanın arkasına bağlayıp eve kadar yürüteceğim. Open Subtitles لا, سأظهر بدون سابق إنذار وأسحبه من أذنه وأجعله يعود إلى المنزل سيرًا على الأقدام بينما أقود السيارة من خلفه
    Kale duvarlarının altındaki bombalardan birini, kimseyi uyarmaksızın patlatmalıyız. Open Subtitles سنقوم بتفجير واحدة من الشحنات تحت جدران القلعة قبل الأوان, ودون سابق إنذار
    Başkanın kardeşi ve en yakın danışmanı Robert Kennedy, şayet Amerikan kudreti uyarmaksızın küçük bir ada üzerinde kullanılırsa, dünyanın kendilerine bakışını değiştireceği kaygılarını taşıyordu. Open Subtitles روبرت كنيدي، شقيق ،الرئيس والمستشار الأقرب أصبح قلقًا من أنه ربما إذا ما تدخل الأمريكان دون سابق إنذار ضد جزيرة صغيرة فإن الرأي العام العالمي سينقلب ضدهم
    Her neyse, birden, aniden bu garip ses ağzımdan çıkmaya başladı. Open Subtitles لا يهمّ وفجأةً ودون سابق إنذار انفجر الصوت من فمي هكذا...
    Hem ayrıca son anda birden ortaya çıkıp seni şaşırtmak istemedim. Open Subtitles بالإضافة لهذا, لا أريد فقط أن أظهر فجأة بدون سابق إنذار في آخر دقيقة و أفاجئك
    Evet, kişisel ve profesyonel hayatın hiç fark etmeden bir anda nasıl birbirine girer bilirsin. Open Subtitles نعم، أنتِ تعلمين كيف لحياتك الشخصية و المهنية التداخل فيما بعضهما دون سابق إنذار
    Senin geldiğin gün, güneşin... doğmadığı, soğuk hücremde monoton hayatımı sürdürüyordum... ama birdenbire hiçbir uyarıda bulunmadan... güneş her şeyi ısıtmaya ve aydınlatmaya başladı." Open Subtitles عندما قدمت كان يومي بدون شمس كان معتما وباردا و فجأة وبدون سابق إنذار
    8000 Lekesiz, 2000 ıkinci Oğul Karasu Körfezi'ne doğru açılıp hiç belli etmeden şehrin kapılarına dayanabilir. Open Subtitles ثمانية ألاف من الجنود الخارقة وألفين من المرتزقة يبحرون إلى خليج المياه الضحلة، ويضربون البوابات بدون سابق إنذار.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus