Sara benim bu hayattaki her şeyimdi yani her şeyini düşünmek bana düşer. | Open Subtitles | {\pos(190,210)} (سارّة) كانت أعزّ ما في دنياي، وهذا يجعل الأمر بأسره من شأني. |
Ben onu yakalayana kadar Sara'nın yaşlarında 8 kız öldürdü. | Open Subtitles | قتل 8 فتيات في مثل عمر (سارّة) قبلما أمسك به. |
Sara benim bu hayattaki her şeyimdi yani her şeyini düşünmek bana düşer. | Open Subtitles | {\pos(190,210)} (سارّة) كانت أعزّ ما في دنياي، وهذا يجعل الأمر بأسره من شأني. |
Ama durdurmaya çalıştığımız şey, Sarah ailemizin dışındaki insanları da kapsıyor. | Open Subtitles | و لكن ، هذا الشئ الذي نحاول إيقافه ، سارّة إنّه اكبر من عائلتنا |
Sarah kaybolduktan bir yıl sonra kendisini birinin aradığını söylüyor. Değil mi? | Open Subtitles | قال بأنه تلقى اتصال من أحدهم بعد سنة من اختفاء (سارّة)، صحيح؟ |
En kötüsüne hazır olur kimbilir, hoş bir sürpriz de yaşayabilirsiniz. | Open Subtitles | وتستعدي للشرّ ومن يدري، قد تباغتك مفاجأة سارّة |
Sara Lance ve "Queen's Gambit"e gönderme yapıyor. Evet, anladım. | Open Subtitles | .(يقصد زورق (مناورة كوين) و(سارّة لانس - .أجل، فهمت - |
Sonra bu kadın orta doğu dili konuştuğunu söyledi. Tıpkı Sara gibi. | Open Subtitles | إذ إن هذه المرأة تشك بأنّها تحدّثت .(لغة شرق أوسطيّة مثل (سارّة |
Dinle Sara. Bunu kontrol etmek kolay olmayacak, tamam mı? | Open Subtitles | (سارّة)، السيطرة على هذا النهم لن تكون سهلة المنال، اتّفقنا؟ |
Kadınlar ve çocukların arasından sadece Lyla ve Sara ölmeyecek. | Open Subtitles | (ليلى) و(سارّة) لن يكونا فقط من سيموت من النساء والأطفال. |
Sara Lance, Suikastçiler Birliği'nin eski bir üyesi. | Open Subtitles | "سارّة لانس، عضوة سابقة في اتّحاد القتلة" |
Ama ben de çekiyorum. Sara'ya karanlığı ben göstermedim Laurel. Tanıştığımızda içinde zaten o karanlık yönü vardı. | Open Subtitles | ما هديتِ (سارّة) للظلمة يا (لورل)، الظلمة كانت داخلها فعليًّا لمّا التقينا. |
Sara'nın mezarını ziyarete gitti şimdi de Amsterdam'da terk edilmiş bir yerin en üst katında. | Open Subtitles | زارت قبر (سارّة)، الآن هي بالطابق الأخير من بناء مهجور. |
Sara'nın katilinin izini kaybettik. Yardımın işime yarayabilir. | Open Subtitles | لقد برد أثر قاتل (سارّة)، وإنّي بحاجة لمساعدتك. |
Saklanmıyorum. Ve burası güvenli ev falan değil. Sara'nın Starling'deki evi. | Open Subtitles | لا أختبئ، وهذا ليس مأمني، إنّما كان مأمن (سارّة) أثناء وجودها في (ستارلينج). |
Sara'nın Starling'e Birlik için geldiğini söyledin. | Open Subtitles | قلتِ أن (سارّة) جائت (ستارلينج) بأمر الاتّحاد. |
Sara Starling'e söylentileri onaylamak için geldi. | Open Subtitles | جائت (سارّة) لـ (ستارلينج) لتتأكّد من صحّة إشاعات. |
Sarah'ın eserlerinde beni bu denli çeken şey ne acaba? | Open Subtitles | ما عساه في إبداع (سارّة) أجده فاتنًا على نحوٍ فريد؟ |
Sorman gereken soru; "Sarah Salvatore'un telefon numarasının Enzo'da işi ne?" | Open Subtitles | يجب أن تسأل: لمَ يملك (إينزو) رقم (سارّة سلفاتور) على هاتفه؟ |
Güzel. Artık anlaştığımıza göre Sarah Salvatore ile yakınlaşmanın vakti geldi. | Open Subtitles | جيّد، الآن وقد حسمنا اتّفاقنا، آن الأوان لتتعرّف على (سارّة سلفاتور). |
Sürekli etrafta dolaşan bir kameranın hoş bir şey olmadığını farkındayım. Ama işbirliği yapmak zorundasın. | Open Subtitles | أعلم بأنها لم تكن تجربة سارّة بوجود طاقم تصوير هنا |
Hepimiz Cuma günü burada tatsız bir olayın yaşandığını biliyoruz. | Open Subtitles | ... جميعنا يعلم أن شيئا ما حادثة غير سارّة حصلت هنا يوم الجمعة |
Kartların bu dağılımının iyi bir anlamı da olabilir. | Open Subtitles | ،في هذه المرحلة من التوزيع قد تكون أخباراً سارّة |
Galiba zihnimin gerilerinde bir yerde, güzel bir sürpriz umuyordum. | Open Subtitles | أظن أنني في عقلي الباطني كنت آمل بمفاجأة سارّة |