Ya geçen hafta yaptığın ufalanmış sığır etli sandviç gerçekten sığır etli miydi? | Open Subtitles | وعندما صنعتي لنا ساندويتش اللحم الأسبوع الماضي هل كان ذلك لحم حقيقي .. |
Hı hıı, şey, belki de, biri sandviç yemeyi denemeli. | Open Subtitles | نعم .. حسنا .. ربما تريد إحداهن أن تأكل ساندويتش |
Evet, ve tek yapmamız gereken kocaman bir sandviç yemek. | Open Subtitles | نعم، وكل ما علينا القيام به يأكل ساندويتش القرف العملاقة. |
Bana bir sandviç hazırladı. Biraz konuştuk. | Open Subtitles | لقد صنعت ساندويتش و تحدثنا ثم استمعنا اٍلى الميكادو |
Bir tane biftek sandviçi alabilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني الحصول علي ساندويتش قبل أن أرحل ؟ |
Kızarmış muzlu bir sandviç istiyorum! | Open Subtitles | نذهب الى ملهى روني ونحصل على ساندويتش موز مقلي |
Yumurtalı sandviç siparişi verdiniz mi? | Open Subtitles | هل طلبت ساندويتش بيض مقلي من الشارع الأمامي .. ديلي؟ |
Belli bir düzenin var. Pastırmasız hindili sandviç. | Open Subtitles | لديك روتين، ساندويتش ديك رومي بدون اللحم المقدد |
Tezgâhın üzerinde sandviç var, canım. | Open Subtitles | لقد جهزت لك ساندويتش على الطاوله, عزيزي. |
Bir sandviç yiyene diğerini bedavaya veren bir kulübün üyesiyim. | Open Subtitles | حيث إذا أكلت ساندويتش آخر سأحصل على واحدة مجانية |
Ve bir sandviç yapalım, annen peynir olmak istiyor. | Open Subtitles | دعنا نتذوق ودعنا نعمل ساندويتش, وماما تريد ان تكون الجبن. |
Ve bir sandviç yapalım, annen peynir olmak istiyor. | Open Subtitles | دعنا نتذوق ودعنا نعمل ساندويتش, وماما تريد ان تكون الجبن. |
Sıcak bir ütü ile kızarmış peynirli sandviç yapan biriyle hiç tanışmamıştım. | Open Subtitles | لم أقابل رجلاً قط يصنع ساندويتش الجبن المشوي بقطعة حديد ساخنة |
Hayır, Milly, bak, dur bi, Tanrının mucize sandviç'i. | Open Subtitles | لا , ميلي , تبدو , على عقد , انها معجزة اللورد ساندويتش. |
Tek istediğim köfteli sandviç ve mangolu yoğurt. | Open Subtitles | كل ما أريده هو ساندويتش رغيف اللحم و زبادي بالمانجو |
Hazır ordayken bana da lanet bir sandviç yapsan. | Open Subtitles | لماذا لا تعمل لنفسك ساندويتش وأنت تنتظر ؟ |
Bir şişe votka yerine sandviç almayı düşünseydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تفكري في شراء ساندويتش وليس زجاجة فودكا |
Ceketini giy köşeyi dön, sandviççiye git sandviç ısmarla, yapmalarını bekle sonra bir de parasını ödemek için sıraya gir, zaten 28 dakika geçiyor. | Open Subtitles | بحلول الوقت ترتدي سترتك تذهب للمطعم لأجل الساندويتش تطلب ساندويتش تنتظر إعداده |
Hala mı karnın aç? Yumruk sandviçi ister misin? | Open Subtitles | لازلت جوعان ياماكس مارأيك فى ساندويتش مفاصل؟ |
Dinle, şu Larry David sandvici, onu bitirmedim. | Open Subtitles | اسمع , ساندويتش لاري ديفيد هذا لم اُنهيها |
sandvicim olmasını o kadar kıskandın ki, bunu kaldıramadın, değil mi? | Open Subtitles | أنتغيورجداًلأن لدي ساندويتش, ولا تستطيع تقبل الأمر , أليس كذلك ؟ |
Yemek için getirdiği boktan bir sandviçti. | Open Subtitles | لقد كان هذا ساندويتش سيئا ذلك الذي قدمه في الغداء |
Aslında ismimi bir sandvice vermişler. | Open Subtitles | حقيقةً , لقد اسموا ساندويتش بـ اسمي |
Ben büyük zenginliğin olduğu Old sandwich'ten geliyorum. | Open Subtitles | أتيت من أولد ساندويتش أرض ذات ثروة عظيمة |
İşte bu yüzden, kendimizi ve diğerlerini kandırmaya ızgara peynirli sandviçte kutsal şekiller görmeye ya da bir kuyrukluyıldızda ilahi uyarı aramaya çok hevesliyiz. | Open Subtitles | تحقيقاً لهذه الغاية, نحن متشوقون لأن نوهم أنفسنا ونوهم الأخرين لأن نرى صورة مقدسة على ساندويتش الجبن المشوي .أو أن نجد تحذيراً إلهياً في مذنب ما |
Sandviçimin içine dinleme aygıtı yerleştirdiklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد انهم وضعوا جرثومه فى ساندويتش التونه ملكى |