| Onu serbest bırak, sana olan borcunu unut, ben de yaşamana müsade edeyim. | Open Subtitles | أطلق سراحه, و أنسي ما يدين لك به و سأتركك حي |
| Bucky ne isterse sahip oluyor. tahliye dışında tabii ki... | Open Subtitles | مهما طلب وأراد , تُنفذ طلباته ماعدا أن يُطلقَ سراحه |
| Onu bırakın. Sıkı takipte tutun ve bakalım bizi diske götürecek mi? | Open Subtitles | سنطلق سراحه ونجعله تحت المراقبه ربما يقونا الى ديسكك |
| İçinde sevgi varsa izin ver de onu halkına götüreyim. | Open Subtitles | فى وادى سوريك أخبرتينى أنك تحبيه أطلقى سراحه |
| Birkaç gün sonra, gücünü yeniden topladı ve Onu serbest bıraktık. | TED | وبعد بضعة أيام، استعاد الطائر قوته وأطلقنا سراحه. |
| Onu yarın bırakmak zorunda kalacaksın, Japp, bunu biliyorsun. | Open Subtitles | يجب ان تُطلق سراحه فى الغد يا جاب, انت تعلم هذا |
| Evet, bırakın gitsin. Serbest bırakın. Doğruyu söylüyor. | Open Subtitles | يا لكم من رجال شرطة، أجل، أطلقوا سراحه أفرجوا عنه، إنه يقول الحقيقة |
| Bana bir iyilik yap. Beş dakika bekle, sonra Onu serbest bırak. | Open Subtitles | أسدُ لي معروفاً، انتظر 5 دقائق، ثم أطلق سراحه. |
| Biz böyle çalışmıyoruz. Adamı bırak. | Open Subtitles | هذه ليست الطريقة التي نعمل بها أطلق سراحه. |
| Onu bırak, ben de hemen gideyim. | Open Subtitles | لتقم بإطلاق سراحه , سنذهب .. بعدها بسلام |
| Arthur Tins, izci kolundaki bir baba, 2 yıl kredi kartı dolandırıcılığından yatmış, 6 ay önce şartlı tahliye edilmiş. | Open Subtitles | آرثر تينز ، أب في فرقة الكشافة قضى سنتين في السجن لتزوير بطاقات اعتماد مصرفية أُطلق سراحه منذ ستة أشهر |
| Üç yıl önce şartlı tahliye olmuş, içeride defalarca yediği dayaktan sonra. | Open Subtitles | أطلق سراحه منذ 3 سنوات بعد تعرضه للضرب في السجن مرارا وتكرارا. |
| Mortgage ve Kredi Kartı sahtekarlığından suçlu bulundu, ve 2012'de Londra - Wormwood Scrubs hapishanesinden tahliye olacak. | TED | و قد تمت إدانته برهن العقارات و تزوير بطاقات الائتمان، و سيتم إطلاق سراحه من سجن وورموود سكربس في لندن في 2012. |
| "Onu bırakın." Kimi bırakacağız? | Open Subtitles | أطلقوا سراحه نطلق سراح من؟ قبضنا على من؟ |
| Neden olmasın? Sana istediğini vermiş. Neden gitmesine izin vermiyorsun. | Open Subtitles | لقد اعطاك المعلومة التي تريد فلماذا لا تطلق سراحه |
| diye düşündüm Bir an şaşaladım ve Onu serbest bırakmanın zamanı geldiğine karar verdim, ve bıraktım. | TED | ذهلت للحظة ولكن قررت أنه حان الوقت لإطلاق سراحه لذا وضعته تحت |
| Başka kanıt olmadan 28'ine kadar itiraf etmezse onu bırakmak zorunda kalırız. | Open Subtitles | وبدون دليل واحد، إذا لم نحصل على الاعتراف في الثامن والعشرون من هذا الشهر علينا اطلاق سراحه |
| Ailemden geriye bir tek o kaldı. bırak gitsin. | Open Subtitles | إنّه كلّ ما بقي لي من عائلة أطلق سراحه فحسب |
| Hakikaten pişman olduğunu anlamışlar ve onu özgür bırakmaya karar vermişler. | Open Subtitles | أنه صادق ، و أنه ندم بالفعل و قرروا إطلاق سراحه |
| Bence masum olduğu ve polisler tezgah yaptığı için serbest bırakıldı. | Open Subtitles | أعتقد أنه تم أطلاق سراحه لأنه كان بريء والشرطة قاموا بتوريطه |
| Babanı tebrik etmeli. Ne de olsa taburcu oluyormuş. | Open Subtitles | منذ أن أطلق سراحه ، كان يجب عليها أن تذهب وتقدم تحياتها |
| Yıllarca af haberi aradı, sonunda bir aftan yararlanarak dışarı çıktı bir hafta sonra birisini öldürüp tekrar hapise düştü Dodo Kemal. | Open Subtitles | وبعد عدة سنوات، حصل فعلاً على عفو، وتم إطلاق سراحه وبعد أسبوع، قتل شخصاً آخر وأعيد إلى السجن |
| Aleyhindeki kanıtlara karşın polis onu neden serbest bıraktı? | Open Subtitles | لماذا الشرطةَ أطلقت سراحه فجأة بكل الدلائل التى كانت ضدّه ؟ |
| Kane rehin alınmış ve beş gün sonra serbest bırakılmış. | Open Subtitles | تم أحتجاز كين كرهينه و أطلق سراحه بعد خمسه أيام |