hemen çözülmeyen şeylere karşı sabırsızsınız. | TED | إنك تكون غير صبور مع الأشياء التي لا تحل سريعًا |
- hemen eczaneye git ve ben giyinene kadar ilaçları al. | Open Subtitles | - نعم إذًا هرولي سريعًا للصيدلية واجلبي الأدوية، بينما أرتدي ملابسي |
Bütün bunların hepsini çabucak ve sistematik olarak öğrenmek istiyorduk. | TED | أردنا أن نجعلها ممكنة لنعرف عن جميعها سريعًا وبشكلٍ منظم. |
çabucak öğrendiğim ki pek fazla bir şey bilmiyoruz. | TED | كان ما عرفته سريعًا هو أنّنا لا نعرف الكثير. |
Bir sürü kısa atımla LIDAR sistemi hızlıca detaylı bir profil çıkarıyor. | TED | وفي ظل النبضات القصيرة، يعطي نظام الليدار سريعًا مجموعة مواصفات أساسية مفصلة. |
"Sadece aptalların koynunda kızgın yatmak için ruhunuzda öfkeli olmak için acele etmeyin." | Open Subtitles | "لا تكن سريعًا في روحك لتصبح غاضبًا، لمساكن الغضب فقط في صدر الحمقى." |
Rastgele ereksiyon oluyorum, beni diyeltiyor ona tıbbî bir durum gibi davranıyorum ve hemen boşaltıyorum sanki bir kistmiş gibi. | Open Subtitles | لدي عظمية ، و غالباً ما تصيبني عشوائيًا أنا أعالجها كما هي و أستنزفها كالكيس سريعًا |
Avcı Sınavı ve 10 Emir konusunda hemen değişiklikler yapmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | أوصي بأن تعيدي هيكلة اختبار الصيادين ووصايا الصيادين سريعًا. |
Hayır, bırakmayacağız. Sen önden git, ben hemen arkandayım. | Open Subtitles | بلى، يجب أن تتقدّمي أنتِ سنلحق بكِ سريعًا |
Bazıları için öyle ama sen akıllısın. hemen kaparsın. | Open Subtitles | ربّما هذا بالنسبة لبعض الناس لكنّك ذكيّة وستتعلّمينه سريعًا. |
Pekala, hemen halledin. Ve beni de tekrar aramayın. | Open Subtitles | أجل، لتسوّي الأمر سريعًا ولا تتّصل ثانية |
Castro'nun geri kalan hava kuvveti çabucak hayati mühimmat ikmalini taşıyan gemileri yok etti. | Open Subtitles | سلاح الجو المتبقي لكاسترو قام سريعًا بتدمير السفن التي تحمل إمدادات الذخيرة الحيوية |
çabucak affedin yavaşça öpüşün en derinden sevin kahkahalarla gülün. | Open Subtitles | سامحوا الناس سريعًا و قبِّلوا بعضكم ببطء أحبوا بصدق و اضحكوا دون قيود |
çabucak affedin yavaşça öpüşün en derinden sevin kahkahalarla gülün. | Open Subtitles | سامحوا الناس سريعًا و قبِّلوا بعضكم ببطء أحبوا بصدق و اضحكوا دون قيود |
O zaman hızlıca gaz kramatografisinde bir adli taramaya ne dersin? | Open Subtitles | لذا هل من تحليل جنائي سريع كفحصها سريعًا بجهاز الاستشراب الغازي؟ |
Aksine, bir şeyden diğerine hızlıca geçiş yapıyor olursunuz, her seferinde sinirsel kaynak tüketirsiniz. | TED | في المقابل، أنت تتنقل سريعًا من أمر لآخر وتستنفد الموارد العصبية أثناء ذلك |
Burada internet berbat, o yüzden acele etmem gerekiyor. | Open Subtitles | اسمع، إن الإنترنت سيء هنا لذا يجب أن أكون سريعًا. |
Dört kız kısa bir süre sonra üç yerel kadını kendilerine eziyet etmekle suçladı. | TED | سريعًا ما اتهمت أربع فتيات ثلاث نساء محليات بتعذيبهن. |
FDG hızla vücudun içinde dolaşacak. | TED | سيبدأ الغلوكوز المشع بالتحرك سريعًا في الجسم. |
Çocukken çok hızlıydı. | Open Subtitles | عندما كان صبيًا كان سريعًا جدًا |
Ve dedim ki, Tanrım, bizim dizüstülerimiz çok hızlı olacaktı. | TED | وأنا قلت، يا إلهي، إن حاسوبنا المحمول سيكون سريعًا كالنّمر. |
Dün gece partiden bayağı bir erken ayrıldın üstelik Pinot Noir'in bolca olduğuna emin olmuştum o kadar. | Open Subtitles | غادرتِ الحفل سريعًا ليلة أمس , حتّى بعدما ''حرصتُ على ملئ المسقى بخمر ''بينوت نوير |
Eğer hristiyanlar derhal onlara suçlarının ve günahlarının kefaretini onlara ödetmezse büyük ve yıkıcı bir felaket hızla üstüne çöker. | Open Subtitles | إن لم يكفر المسيحيين سريعًا عن رذائلهم وجرائمهم العديدة، فستقع عليكم كارثة ساحقة. |
Milislerini göndererek Küba'daki yabancı rafinerilere el koydu. Amerika'nın buna karşılığı çabuktu. | Open Subtitles | بعث الميليشيا التابعة له واستولى على معامل التكرير الأجنبية في كوبا كان الإنتقام الأمريكي سريعًا |
Zehrin devreye girmesi çok uzun sürmedi. | Open Subtitles | مفعول السم سيظهر سريعًا. |
Birinde çok çabuk yığılmanın başladığını görebilirsiniz. | TED | تستطيع أن ترى أن في أحدهما أن الأشياء تتكل سريعًا. |