Farketmiş olabilirsiniz fiyatı 1.7 milyon dolarlardayken. | TED | ربما لاحظتم ان سعره بدأ من 1.7 مليون دولار |
- fiyatı az bulmuştun. | Open Subtitles | لقد قال لاري أنه يعتقد أننا قللنا من سعره حسنا |
Nişan yüzüğünün fiyatı, üç aylık maaşın kadar olmalı. | Open Subtitles | القاعدة المطبقة بالنسبة لخاتم الخطوبة هو أن يكون سعره مساوياً مرتب ثلاثة أشهر. |
Fiyatını belirleyip düşünmem için topu topu bir dakika verdi. | Open Subtitles | و حدد سعره و أعطاني دقيقة كاملة لأُفكّر في الأمر |
Onurun da bir bedeli var. | Open Subtitles | أن تُوضعَ على الشرف قسيمةٌ تحدّدُ سعره |
Babam burayı aldığında buranın değeri sadece dokuz milyondu. | Open Subtitles | عندما اشتراه والدي كان سعره 9 مليون و280 وألف |
Şimdi, bu aygıta aşina olmayanlar için, bu 40 dolar değerinde bir video oyunu kumandası. Ve büyük ölçüde hareket algılayıcı sensör kabiliyeti ile tanıtılır, | TED | لمن لا يعرف ما هو هذا الجهاز إنه جهاز تحكم للألعاب الإلكترونية سعره 40 دولار ويشتهر بقدرته على إستشعار الحركة |
Senin fiyat aralığında iyi birşeyler bulmak zor. | Open Subtitles | حسناً، من الصعب إيجاد مكان يتناسب سعره مع ميزانيتك. |
fiyatı biraz yüksek, sen de biraz tuhafsın. | Open Subtitles | سعره مرتفع قليلاً و أنت تتصرف بغرابة قليلاً |
Tekrar konuşurken, fiyatı düşürmeye çalış. | Open Subtitles | اذا تحدث معك مرة أخرى فحاول ان تجعله يخفض سعره |
Her sabah işemeye çıkarken fiyatı düşürdüklerini görüyorum. | Open Subtitles | ارى مالكيه كل يوم يقللون من سعره عندما اذهب للتبول |
Zamanında birisi seni satmamı isterse fiyatı ikiye katlayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قلت مرة أنه إذا كان أي شخص يحاول أن يشتريك ضدي كنت لتضاعف سعره |
Rehincideki fiyatı altı bin olmuş. | Open Subtitles | والذي تحول سعره الآن إلى 6 آلاف بمحل الرهن |
İlk iki saatin ardından fiyatı yarıya düşürmüştüm. | Open Subtitles | بعد اول ساعتين، انقصت سعره الى النصف |
Eğer biri Oxy'nin Fiyatını düşürecek olursa para satıcıların cebinden çıkar ve insanlarınkine girer. | Open Subtitles | الاقتصاد بسيط لو قلل شخص سعره هذا سيتطلب |
"Dünyada her şeyin bir bedeli vardır" | Open Subtitles | كل شئ في العالم" "له سعره الخاص به |
Burada değeri yarım milyon dolardan fazla olan elmaslardan bahsediyorsun. | Open Subtitles | انتَ تتحدث .. هذا سعره أكبر من نصف مليون دولار ماس |
Stoklar.,bir getirisi olanlar şimdi,9 değerinde kar veriyor hisse başına. | Open Subtitles | السهم كان سعره 1.15 دولار الأن سعره 9 دولار |
Senin fiyat aralığında iyi bir şeyler bulmak zor. | Open Subtitles | حسناً، من الصعب إيجاد مكان يتناسب سعره مع ميزانيتك. |
Watford'taki Harris buradakilerden daha ucuza yapacağını söyledi. | Open Subtitles | ان هاريس يقول انه سيقوم بتصليحه ارخص من سعره فى المدينة |
Exeter'de bu kadar pahalı değil. Her neyse, onlar Marianne için. | Open Subtitles | كان سعره أقل بكثير في إيكسيتير على أي حال، إنه لماريان |
Öyleydi. Bizim için çok pahalıydı tatlım. Ondan daha ucuz bir yere ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لقد كان ، لقد كان غالي جداً علينا ، حبيبتي نحتاج لمكان آخر سعره أفضل |
Çok kaliteli bir yünden 35 dolara mal edilmiş | Open Subtitles | سعره 35 دولار، ضد الرياح ها هو بنطال مقاس 32 |
Normal bir satışta, iki katı fiyata satılacaktı. | Open Subtitles | إنه لمن الطبيعي أن يصبح سعره مضاعف |
İstediği Ücreti dolar olarak ödeyemeyiz! | Open Subtitles | لا يمكننا مجاراة سعره بالدولار. |