Onların günlük davranışları bize, ne tür bir suçlunun yanlarına yaklaşabileceğini gösterecek. | Open Subtitles | سلوكهم اليومى سوف يخبرنا اى نوع من المجرمين قادر على الاقتراب منهم |
Bakın, doğal olarak onların bu toplantılardaki tavırlarıyla haftanın geri kalanındaki davranışları arasında bir fark var, ama bu gerçek bizi hiç de rahatsız etmedi. | TED | الآن، بطبيعة الحال هناك فجوة بين سلوكهم في هذه الاجتماعات وسلوكهم بقية أيام الأسبوع، ولكن الحقيقة أن ذلك لم يزعجنا. |
Ve gördüğünüz gibi, davranışları Nash dengesinde yapılan değişikliğin yönünde yukarı çıkıyor. | TED | وكما ترون، سلوكهم يتجه الى الأعلى في اتجاه هذا التغير في توازن ناش. |
Eğer insanların AIDS'ten sakınmaları için onları teşvik eden yeterince sebep yoksa --hastalık hakkındaki herşeyi bilseler bile-- davranışlarını değiştirmeyebilirler. | TED | فإذا لم يكن لدى الناس حافز لتجنب الإيدز حتى و إن كانوا على علم بكل مايخص هذا المرض فقد يظل سلوكهم كما هو |
Böylece nasıl harekete geçeceklerini elektrik kullanarak dikte ediyoruz ve elektriği kullanarak onların yanlış davranışlarını engellemeye çalışıyoruz. | TED | فنحن نستخدم الكهرباء للتحكم بكيفية نبضهم و نحن نحاول أن نمنع سوء سلوكهم باستخدام الكهرباء |
Oğlum insanların gitmesine izin verir, onları serbest bırakırdı çünkü ona karşı tavırları yeterince... | Open Subtitles | مرة بعد مرة ،كان يدع الناس يذهبون لقد قام بعزلهم لأن سلوكهم تجاهه لم يكن |
Amirleri, yaşıtları ve astlarıyla görüşürler. Onların kişisel Tutumlarını incelerler. | TED | يقومون بإجراء مقابلات مع رؤسائهم، وأقرانهم ومرؤوسيهم. يقومون بفحص سلوكهم الشخصي. |
Ama en azından, seksüel Davranışlarının şiddete dayalı olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | لكنه على مايبدو ان سلوكهم الجنسي عنيف على اقل تقدير |
Yapabildiğim en güçlü şekilde, davranışları konusunda beklentilerimi ve okulda ne öğrenecekleri konusunda beklentilerimi sıralamaya başladım. | TED | بدأت بكل ما أوتيت من قوّة بذكر توقّعاتي بخصوص سلوكهم وما سيتعلمونه بالمدرسة. |
Ve nedeni, onların davranışları üzerine kurulu olan her zaman geri dönmek ve özür dilemek. | TED | والسبب، هوأن طبيعة سلوكهم أن يعودوا ويعتذروا. |
Yani, eğer insanlar dünyayı "hayat berbat" demelerine yol açacak bir şekilde görüyorlarsa davranışları da otomatik olarak bu bakış açısını izleyecektir. | TED | حسناً، إذا كان الناس يرون العالم بطريقة أن الحياة بائسة، عندها فأن سلوكهم سينشأ آلياً من ذلك. |
Ve cinsel davranışları yüzünden, pek fazla hayvanat bahçesinde de yoklar. | TED | ولا تتواجد في حدائق حيوانات كثيرة، بسبب سلوكهم الجنسي. |
Eğer vahşi yaşam filmcisiyseniz ve araziye çıkıp hayvanları çekecekseniz, özellikle davranışlarını, bu hayvanların kim olduğu hakkında bilgi sahibi olmak yardımcı oluyor, ne yaparlar, işte biraz davranışları hakkında filan. | TED | إذا كنت صانع أفلام للحياة البرية وتخرج للميدان لتصور الحيوانات وبالأخص سلوكهم فإنه يساعدك أن تكون لديك خلفية أساسية عن من هم هذه الحيوانات كيف يعملون, وتعلمون, القليل عن سلوكياتهم كذلك |
Tüketicilerin davranışları gözlemlenmesiyle onların davranışları da değişmekte. | TED | هكذا بفعل مراقبة ورصد المستهلكين، يتغير سلوكهم. |
İki grup insan alıyorsunuz ilgili özellikleri birbiriyle aynı olan. Bir gruba öleceklerini hatırlatıp, diğerine bir şey söylemiyor ve davranışlarını karşılaştırıyorsunuz. | TED | تأخذ مجموعتان من الناس والذين هم متشابهين في كل النواحي و تذكر مجموعة بأنها ستموت لكن لاتذكر المجموعة الأخرى ثم تقارن سلوكهم. |
Sizin onlara bakışınız, onlar hakkında düşünme şekliniz sıklıkla onların davranışlarını belirliyor. | TED | الامر كله في طريقة تفكيرك حول الناس هو مايحدد غالبا سلوكهم. |
İnsanların davranışlarını değiştirmeden önce, kendilerini nasıl gördüklerini değiştirmeniz gerekiyor. | TED | يجب ان تغير الطريقة التي ينظر بها الناس الى انفسهم قبل ان تتمكن من تغيير سلوكهم. |
Erkeklerin somut aksiyonlar gerçekleştirmelerini istiyoruz, onları kişisel seviyede müdahale etmeye, davranışlarını değiştirmeye çağırıyoruz. | TED | نحن نطلب من الرجال القيام بأعمال ملموسة، ودعوتهم للتدخل على المستوى الشخصي، لتغيير سلوكهم. |
Polisi pek sevmediğim ve mahkememde kovboyvari tavırları hoş görmediğim sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً لما لا أعامل الشرطة برفق ولا أتهاون في سلوكهم البربري داخل محكمتي |
Onları dağıtmalısın. O zaman kötü Tutumlarını ödüllendirmiş oluruz. | Open Subtitles | إذن فنحن نكافئهم على سلوكهم السيئ |
Kendi Davranışlarının yansımasını dürüstçe görme ve başkalarına ilgi göstermenin herhangi bir fırsatı, örneğin psikoterapi veya başkalarına merhamet göstermeye çabalamak yardımcı olabilir. | TED | كل ما يحسن الانعكاس الجيد في سلوكهم و الاهتمام بالآخرين، مثل العلاج النفسي أو تجربة التعاطف مع الآخرين يمكن أن يساعد كثيرا. |
Sadece isimlerini değil, tavırlarını, düşüncelerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini de. | Open Subtitles | في حينها، ليس فقط أسمائهم بل أيضاً سلوكهم وأفكارهم اضافة إلى كيفية ترابطهم ببعضهم |
Aslında bunu kendi yatırım davranışlarına entegre etmeye çalışıyorlar. | TED | وبدؤوا بالفعل بإدراج هذا كله في سياق سلوكهم الاستثماري |