| FBI'yla görüşmesi iyi geçmiş diye duydum. Üstünden yük kalkmıştır. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ مقابلة المباحث انقضت على خير، أعني، لا بدّ أنّ ذلك أراحه |
| Dahası varmış diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ هنالك ما هو أكثر من هذا |
| Malının fena bir şey olduğunu duydum adamım. | Open Subtitles | مهلاً، لقد سمعتُ بأنّ بضاعتك جيّدة يا رجل إذن ، أخرج من هنا |
| Sağol Chuck. Bana verecek haberlerin olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ لديك ثمّة أخبار من أجلي؟ |
| Duyduğuma göre liman koyu katili davasında büyük bir gelişme kaydedilmiş. | Open Subtitles | إذاً، سمعتُ بأنّ ثمّة تقدماً كبيراً بقضية سفّاح مرفأ الخليج |
| Duyduğuma göre ilginç bir sabah geçirmişsiniz. Sırrınız nedir? | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ صباحكَ كان مشوقاً هل ستخبرني إذاً بسرّك ؟ |
| Sınırsız yetenek olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بأنّ هنالك عددًا لا يحصى من المهارات |
| Angel, Kasap'ın 12 yeni kurbanı varmış diye duydum. | Open Subtitles | (أنجل)، سمعتُ بأنّ لديك 12 ضحيّة جديدة للسفّاح |
| Sürücü kaçmış diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ السائق فرّ |
| Kızın evleniyor diye duydum? | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ ابنتك ستتزوج؟ |
| Boşluk olduğunu duydum ve başvurdum. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ هناك منصب شاغر، وتقدمت. |
| Güçlerinin emsalsiz olduğunu duydum. | Open Subtitles | و قدْ سمعتُ بأنّ قواكِ لا تضاهى |
| Lakabının ölüm meleği olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بأنّ لقبكَ حاصد الأرواح. |
| Psikanalistlerin kendilerini tedavi diye tanıtan hastalıklar olduğunu duydum. | Open Subtitles | {\pos(195,225)} كلاّ، فقد سمعتُ بأنّ المحللين النفسانيين مرض يقدّمون أنفسهم على أنهم علاج |
| Duyduğuma göre, keyfin yerindeymiş. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ أحوالكَ على ما يرام |
| - Duyduğuma göre birisi daha önce bulmuş. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ أحدهم سبقني بإيجاده - لا تفعل ذلك - |
| Jeremy, Duyduğuma göre bu program konusunda biri seni işletmiş. | Open Subtitles | (جيريمي)، سمعتُ بأنّ أحدهم عمل مقلباً معكَ بخصوص ظهوركَ في هذا البرنامج؟ |
| Boşanma davanız olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بأنّ الطّلاق هو أمرٌ مثيرٌ للجدل |
| Buranın çivi kadar sert olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بأنّ هذا المكان صلبٌ كالمسمار. |