Tıbbi uyarı bilekliği takmıyor. Hasta geçmişinde bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد سوار يدل على الحساسية, و لا تاريخ طبي |
İzlemeli ayak bilekliği ve saat 9'da sokağa çıkma yasağı. | Open Subtitles | مراقبتُه بواسطة سوار الكاحل و حظر التجول بعد الساعة التاسعة |
Elmas bir bileklik çaldı sonra ben de ondan çaldım. | Open Subtitles | قام بسرقة سوار ألماسي الذي قمت بسرقته منه بعد ذلك |
Yarasını tedavi ederken bileklik taktığı dikkatimi çekti. | Open Subtitles | بينما كنت أعالج جرحها لاحظت أنها ترتدي سوار |
Babana, bilekliğini çıkarmasında yardım ettin mi? | Open Subtitles | هل حصلت على ذلك من مساعدتك أبيك على إزالة سوار كاحله؟ |
Bir erkek bir yüzüğü parmağa geçirmeye çalışırken bir kadın hala bileziğini çıkarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | ..بينما كان رجل يضع خاتماً كانت امرأة تحاول نزع سوار |
Tamam mı? Bir de kolunda... hastane bilekliği gibi bir şey vardı. | Open Subtitles | أجل، ولقد كان يرتدي سوار على ذراعه يحمل هويّته من المستشفى |
Hastane bilekliği mi demiştin? | Open Subtitles | لقد ذكرتِ شيئاً عن سوار المعصم من المستشفى؟ |
Belki ona bir nişan bilekliği alabilirsin. Ya da bir nişan tacı. | Open Subtitles | تستطيع أن تقدّم لها سوار خطوبة أو عَصابة رأس للخطوبة |
Madge, sanırım Trudy' nin bilekliği hala burada,bankada. | Open Subtitles | مايج، أعتقد سوار ترودي ما زال هنا في المصرف. |
bilekliği sadece ön tarafta bedelini ödersen alırsın. | Open Subtitles | انت تحصلين على سوار المعصم فقط عندما تشترين وشاح |
Uygun bulmadığımızı söylersek, kenevirden bileklik takmasını hızlandırmış oluruz sadece. | Open Subtitles | حتى لو كنا غير متفقين سنسكت وتتطور علاقتهم ويشتري لها سوار |
1000 kişiye bileklik verilmiş, ancak 800 kişi kapasitesi var. | Open Subtitles | ألف سوار ضاع , ولم يجدوا إلاّثمانمائةسوار. |
Cumartesi günü öğleden sonra dışarı çıkmışken bir deri bileklik alayım dedim. | Open Subtitles | لقد كنت خارجاً بالصدفة في ظهيرة يوم السبت فاشتريت سوار جلدي |
Federale benim için bilekliğini kestirdim. | Open Subtitles | جعلتُ العميلة الفدرالية تنزع سوار تتبعِك لأجلي |
Çünkü gözünü çok kör etmişti, kardeşim. Ve O'na annemin bileziğini verdiğinde, | Open Subtitles | لأنّكَ كنتَ أعمى ، يا أخي وعندما أعطيتها سوار أمّي |
bileziğin çok hoş. Ona bir dakikalığına bakabilir miyim? | Open Subtitles | ذلك سوار جميل الذي لديكِ هل يمكنني أن أراه لدقيقة؟ |
Şu deri Bilekliğin vardı ya, ben ve arkadaşlarım, hepimizin ondan birer tane aldığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | سوار المعصم هذا، الجلدي أذكر كنت أرتدي واحداً منه أنا وكل أصدقائي |
Yine böyle bir dümen çevirirsen ayak bileğine elektronik kelepçe takarım. | Open Subtitles | إن خططت لحيلة آخرى مثل هذه سأضع سوار إلكتروني على كاحلك. |
Hakkimda dava açilip bilegimde elektronik bileklikle dolasmaya baslayinca senin için uygun olmuyorum, degil mi? | Open Subtitles | أليس هذا مريحاً لك؟ بما أن الفيدراليون أداونني و هناك سوار تعقب على كاحلي |
Öğrencilerinizden biri stüdyonuzda bulunan hurda metallerden bir bilezik yapmış. | Open Subtitles | واحد من طلابك استخدم معمل الخردة. لقد وجده في هذا المعمل وصنع منه سوار, |
O zaman nasıl Lance Armstrong 70 milyon adet o berbat, sarı silikon bileklikten sattı? | Open Subtitles | ماذا عن الـ 70 مليون سوار التي باعها لانس أرمستورنج ؟ |
Eğer öyleyse, belki dükkan sahibi Alison'ın bilekliğinin kopyasını kimin aldığını söyleyebilir. | Open Subtitles | ربما كانت من نفس المتجر. لابد أننا سنجد من أشترى سوار أليسون المزيف |
Bu bir tıbbi künye. Bildiğim kadarıyla sizin kayıp ajanınızda bunlardan takıyordu. | Open Subtitles | سوار هويّة طبّي، لاحظتُ أنّ عميلتكم المفقودة كانت ترتدي واحداً أيضاً |
Ayak kelepçesi takıyor olman gerekmiyor mu senin? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن تكون مرتدى شئ ما مثل سوار الكاحل الان ؟ |
- Kabala bileziğimi görmedin mi? | Open Subtitles | ألم تشاهد سوار الكابالا الخاص بي؟ طائفة يهودية |
Bir milyar diğer insan hastanedeki bir kadının bilekliğine not bırakmıyor. | Open Subtitles | البيليون من الأشخاص,لا يتركون ملاحظة ! في سوار امرأة في المستشفى |