Bu bana dün söylemek istediğin geleceğimizi etkileyecek olan şey mi? | Open Subtitles | أهذا ماكنتِ تودين إخباري به يوم الأمس الذي سيؤثر على مستقبلنا؟ |
Ve kuraklık ve sellerin artan yoğunluğu Dünya'nın tahıl ambarlarını şiddetle etkileyecek, büyük açlıklara ve ekonomik çöküşe neden olacak. | TED | وزيادة شدة الجفاف والفيضانات سيؤثر بشدة على سلة خبز العالم، مسببا مجاعات هائلة وتراجعا اقتصاديا. |
Üç kez bypass ameliyatı geçirmeniz kampanya stratejinizi etkiler mi? | Open Subtitles | هل سيؤثر جهاز تنظيم ضربات القلب الجديد على حملتك الإنتخابية؟ |
Üzgünüm. Bunun senin sahneni etkileyeceğini, sanmıyorum ama değil mi? | Open Subtitles | أنا آسفة، لا أظن ذلك سيؤثر على العرض كثيراً، صحيح؟ |
Çünkü Lex Şirketini satın alma kararı, benim kadar onu da etkiliyor. | Open Subtitles | لأن قرار شراء شركة ليكس سيؤثر عليه كما يؤثر علي |
Ve bu sadece bizim için bir başarısızlık değildi, onun tüm hayatını etkileyecek bir başarısızlıktı. | TED | وكما تعلمون، لم يكن فشلاً لنا بحد ذاته، بل كان فشلاً سيؤثر على حياته بصورة كلية. |
Büyüdüğünde çocuğumun hayatını nasıl etkileyecek? | TED | كيف سيؤثر هذا على حياة طفلي عندما يكبر؟ |
Davranışımızı, çevremizi etkileyecek şekilde değiştirebiliriz, bahsettiğim koyun sağlığını değiştiren insanlar gibi. | TED | ويمكننا تغيير سلوكنا الذي سيؤثر على البيئة، مثل أؤلئك الناس الذين غيّروا صحة المياه في الخليج. |
Beni aceleye getirtme, dostum. Bu karar, hayatımın geri kalanın etkileyecek. | Open Subtitles | لا تستعجلني يا صاح القرار سيؤثر على كامل بقية حياتي |
Görüşünü etkileyecek büyüklükte bir ur MR'da ortaya çıkardı. | Open Subtitles | لو كان لديه ورم سيؤثر على بصره لظهر لنا هنا |
İnsanlar, dükkanlarının önüne tezgah açtığınızı görüyor sizce bu benim itibarımı nasıl etkiler? | Open Subtitles | فترى النّاس أنّكِ تقيمين متجر أمام ممرهم. ما رأيكِ بأنّه سيؤثر على سمعتي؟ |
Ve bu seçimi şu soruyu sorarak yapın, bu etrafımdaki çevreyi nasıl etkiler? | TED | ونقرر تناول هذه الخيارات بالسؤال، كيف سيؤثر هذا على البيئة من حولي؟ |
Geleceğinizi etkiler, çünkü kendinize tersten bakmış olursunuz. | Open Subtitles | سيؤثر ذلك على مستقبلك لأنّك تنظر إلى نفسك بشكلٍ عكسي |
Bir kişi hasta olduğunu söylediğinde ve işlerini nasıl etkileyeceğini bilmediklerinde bir müdürün cevabı ne olmalı? | TED | وعليه فإن رد فعل المدراء الأولي حين يخبرهم شخص ما أنه مريض وهم لا يعلمون كيف سيؤثر ذلك على عملهم؟ |
Her neyse, biz bunun bilgisayardan tıbba bütün bilim ve teknolojiyi etkileyeceğini düşündük. | TED | على أي حال، ظننا أن الأمر كان سيؤثر على جميع أجزاء العلم والتكنولوجيا، من الحوسبة وحتى الطب. |
Telefonu orda kullanmayın böbreği etkiliyor, burda kullanın. | Open Subtitles | . لا تضعه هناك سيؤثر على كليتك . ضـعـه هـنـا |
Ama bu işin üzerine gidecek, seni temin ederim, bu Cumhuriyete zarar verecek. | Open Subtitles | ومهما كان ما ينوي فعله فأنا أؤكد لك أن هذا سيؤثر على الجمهورية |
Bir etkisi olur mu bilmiyoruz. | Open Subtitles | يستحق الآمر المحاولة لكننا لا نعرف حتى أن كان سيؤثر فيها |
Satışları etkileyeceği için ürünlerden çıkarmayacaktık. | Open Subtitles | ولم نكن لنستبدلها لأن هذا سيؤثر على المبيعات وكان هذا هو قراره |
Durumları hakkındaki herhangi bir bilgi kendi konunla olan etkileşimini etkileyebilir. | Open Subtitles | فهذا سيؤثر على تفاعلك ونشاطك في التجربة الحالية |
Düşünüyordum da inşallah bu benim golf vuruşlarımı etkilemez. | Open Subtitles | أتساءل ما إذا كان ذلك سيؤثر على إستدارة الغولف خاصّتي |
Eğer zamanda geriye doğru seyahat edilebilseydin ve geçmişinde farklı bir karar verebilseydin bu senin geleceğini nasıl etkilerdi? | Open Subtitles | حول ما سيحدث إن أمكنك العودة بالوقت وتقوم بخياراتٍ مغايرة في ماضيك، وكيف سيؤثر ذلك على حياتك في المستقبل. |
Ortalamanızı etkilemeyecek. Bu dönem yaptığımız her konuyu kapsayacak. | Open Subtitles | سيؤثر بمعدلكم كل شيء فعلناه في هذا الفصل |
Bunun anlamı, şu anda yaptığımız şey gelecekte olacak şeyleri etkileyecektir. | TED | هذا يعني إن ما يحدث الآن سيؤثر على ما يحدث بعده و في المستقبل. |