İki hafta içinde basına konuşacak, altı hafta sonra kitap yazacak: | Open Subtitles | خلال أسبوعين سيتحدث للصحف وبعد ستة أشهر، سيقوم بكتابة كتابٍ ما |
Sergi bu işler hakkında konuşacak, hem tasarımcıların hem de bilimcilerin işleri, ve bizlere, gelecek alternatiflerini nasıl sunduklarını gösterecek. | TED | المعرض سيتحدث عن العمل الذي شارك فيه مصمم وعالم و نرى كيف سيعرضون لنا إمكانات المستقبل |
mantığa aykırı görünen izahatlarına başvurmuşlardır. David Deutsch, bu konferansta da konuşacak, "The Fabric of Reality" isimli kitabında, | TED | في تفسيرات متناقضة. ديفيد دويتش والذي سيتحدث هنا عن بنية الحقيقة، |
Acımasız olmak istemiyorum ama konuşacağını biliyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أبدو واثقة, ولكني أعلم أنه سيتحدث |
Düşündüm ki eğer iyi görünürsem, iyi davranırsam birileri benimle konuşur. | Open Subtitles | إذا بدوت بالشكل المناسب أن أحدهم سيتحدث معي |
Eğer benimle gerçekten konuşmak istemiyor olsa... annesinin ona telefonu vermemesi için bir neden olmazdı, değil mi? | Open Subtitles | لا , لكن لو كان حقا لايريدني سيتحدث الي وليست هي .. تملك مشكله في ان تحادثه على الهاتف , صحيح ؟ |
Ama konuşacaklardır. En azından bir tanesi senin ve benim hakkımda konuşacaktır ve bu kadarı da yetecek. | Open Subtitles | ولكنهم سيتحدثون، على الأقل أحدهم سيتحدث عنكَ، وذلك كل ما سيحتاجه الأمر |
Ama bu gece burada sunduklarımızı yarın bütün dünya konuşacak. | Open Subtitles | نعم، ولكن ماسنقدمهُ الليلة سيتحدث عنه العالم بأسره غداً |
gelecek, serbest seçimler ve reform hakkında konuşacak ve bunun herkesi susturması için dua edecek. | Open Subtitles | لذا فهو سيتحدث عن إنتخابات حره و ديمقراطيه و سوف يصلى من أجل إسترضاء الجميع |
Arkasında bıraktıkları benimle konuşacak, beni Freebo'ya götürecek. | Open Subtitles | الذى تركته خلفها سيتحدث معى ويقودنى إليه |
konuşacak, güven bana. Adamım, oldukça ikna edicidir. | Open Subtitles | سيتحدث ثق بي، رجلي يعرف كيف أن يكون مقنعاً تماماً |
Ve şimdi Delhi Üniversitesi'nden lmmy... sigaranın zararları hakkında konuşacak. | Open Subtitles | والأن, إيمي من جامعة دلهي سيتحدث عن موضوع التدخين |
Herkes bunu konuşacak ve bu benim için biçilmiş kaftan | Open Subtitles | الجميع سيتحدث عن ذلك و سيشرفني أن تفتتحي المناسبة و تقفي بجانبي |
Yaptığı onca şeyden sonra konuşacağını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن أنه سيتحدث معنا بعد كل ما رأيناه يفعله؟ |
Evi olmayan bir gezginle konuşacağını söyledi. | Open Subtitles | قالوا أنه سيتحدث إلى المُسافر إلى الرجل الذي لا وطن له |
Odanda bekle. Seninle daha sonra konuşur. | Open Subtitles | لما لا تذهبي الي غرفتك و سيتحدث معكي لاحقا ؟ |
Bunu ben yapmalıyım. Yalnız gidersem benimle konuşur. | Open Subtitles | يجب أن أفعل أنا ذلك سيتحدث إلىّ اذا ذهبت وحدى |
Bütün New York'un konuşuyor olduğu, kardeşimin şu şovundan sonraki sabah, ağırbaşlı konuşmak için uygun bir zaman sayılmaz. | Open Subtitles | انه الصباح بعد ان قدمت اختي عرض ازياء سيتحدث عنه كل من في نيويورك ليس هناك وقت |
Belki benimle konuşacaktır. Beni severdi. | Open Subtitles | ،ربما سيتحدث إلي لقد أعتاد على الإعجاب بي |
E sana anlatacak. Ben Peter Sarsgaard'la konuşacağım. | Open Subtitles | (إيرك) سيتحدث معك أنا سأذهب للتّحدث مع (بيتر سارسغارد) |
Kimse bugün konuşmayacak. Alışmak için zamana ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا مخلوق سيتحدث معه اليوم يحتاج وقت للتأقلم |
- Phil ve ben düşündük de... - Pony konuşacakmış. | Open Subtitles | إذاً من منكما سيتحدث الكلب ام الفرس القزم؟ |
Yeni kitabı hakkında, babanın konuşacağı adam işte. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذى سيتحدث معه والدكِ بشأن كتابه الجديد |
Burada konuşan tek kişi benim ve silahını bırakmanı söylüyorum! Tamam, beni dinle! | Open Subtitles | انا الوحيد الذى سيتحدث هُنا، إلقى السلاح - حسناً حسناً، فلتستمع إلى - |
Sizi temin ederimki, bundan birkaç sene sonra Parusharam TED konferasında konuşma yapacak. | TED | أعدك باروشارم سيتحدث في مؤتمر تيد في غضون سنوات قليلة من الان |
Garrett, çok uzun süre gözaltında kalırsa Bourg'un konuşmaya başlayacağından,... | Open Subtitles | غاريت كان قلقًا لو أن بورغ أمضى وقتًا طويلًا في الحجز عند الشرطة فإنه سيتحدث |
O herif ancak ölüm korkusuyla konuşurdu. | Open Subtitles | .الشاب كان سيتحدث فقط بسبب الخوف من الموت |
Eğer bizzat konuşacaksa bu formalite olmaktan çıkar. | Open Subtitles | إن كان سيتحدث بنفسه فهذا أكثر من إجراء شكلي |
Çünkü konu hakkında kasabadan kimse benimle konuşmaz. Elbette konuşmazlar. | Open Subtitles | لأنه ليس شخص بمعنى الكلمة في هذه المدينة سيتحدث معي بشأنها |