Dünyanın en iyi sörfçüleri bu evde yaşayacaklar ve bu kızlarla parti yapacaklar. | Open Subtitles | أفضل راكبين الأمواج حول العالم سيعيشون في هذا المنزل ويحتفلون مع هؤلاء البنات |
Yine de gelecekler, ancak gecekondularda, favelalarda ve kanunsuz yerleşimlerde yaşayacaklar. | TED | إذْ سيقومون بذلك بأيِّ شكلٍ، لكنّهم سيعيشون في الأحياء الفقيرة وأحياء الصّفيح والبنايات العشوائية. |
Düşünüyorum da iki insan evlenince 40-50 yıl beraber yaşayacaklar güzel ve yakışıklı olmalarından daha önemli birşeyler olmalı. | Open Subtitles | أعذرينى تعرف، شخصان يتزوّجان وهم سيعيشون مع بعض لـ 40 ، 50 سنة |
İlk defa Amerika'da doğan yeni nesil önceki nesilden daha az yaşayacak. | TED | لدينا الجيل الأول من الأطفال في أمريكا الذين يتوقع أنهم سيعيشون حياة أقصر من آبائهم. |
Bazılarınız kendini Mars'ta proje yaparken bulacak ve garanti ediyorum ki bazılarınızın çocukları orada yaşayacak. | TED | وبعضكم سيعمل ضمن مشاريع في المريخ، وأؤكد لكم بأن بعض أطفالكم سيعيشون هناك. |
- Ne tür insanlar böyle evlerde yaşarlar? | Open Subtitles | أي نوع من الناس سيعيشون في مثل هذا المنزل؟ |
Ve anne babalar dolaşıyordu etrafta çocuklarının yaşayıp yaşamayacağını öğrenmek için, tamamıyla benim yaptığımdan ötürü. | Open Subtitles | و الأهالي يتجولون حولهم , إنهم ينتظرون ليعرفو عما إذا كان أطفالهم سيعيشون أم سيموتون و كل السبب ما فعلته أنا |
Bu uzaylılar pekçok Amerikalı'dan daha iyi yaşayacaklar. | Open Subtitles | هؤلاء الأجانب سيعيشون حياة احسن من اكثر الاميركيين |
Evet, Paramount ile üç film anlaşması yaptılar-Eminim yaşayacaklar. | Open Subtitles | نعم، حصلوا على صفقات صور ثلاثية في باراماونت أنا متأكد هم سيعيشون. |
Roma kapılarından içeri adım atmaları yasaklanacak ve geriye kalan günlerini kınama altında yaşayacaklar. | Open Subtitles | سيمنع عليهم الدخول إلى بوابات روما و سيعيشون تحت اللوم لطيلة حياتهم |
Ve bu evde senin kızın yaşayacak ve torunların olduğunda, onlar da bu evde yaşayacaklar. | Open Subtitles | هذا المنزل ستعيش فيه ابنتك وعندما يكون لديك الأحفاد سيعيشون في هذا المنزل |
Bu hayatta onları bir daha göremeyecek olmamıza rağmen, onlar fedekarlıkları ile yaşayacaklar. | Open Subtitles | وعلى الرغم من أننا لن نراهم مرة أخرى في هذه الحياة سيعيشون فينا من خلال تضحياتهم |
İşsizlik sınırıdaki kimsenin sahip olamayacağı en büyük evlerde yaşayacaklar. | Open Subtitles | سيعيشون في منازل كبيرة بالنسبة لمن هم ضمن البطالة |
İşsizlik sınırdaki kimsenin sahip olamayacağı en büyük evlerde yaşayacaklar. | Open Subtitles | سيعيشون في منازل كبيرة بالنسبة لمن هم ضمن البطالة |
Şiir sayfalarında yıllarca yaşayacak ama benden bile daha fazla yaşamayacak olan çocuklar istemiyorum. | TED | لا أريدُ الأطفال الذين سيعيشون إلى الأبد في صفحات الشعر، ولا يستطيعون العيش أكثر مني. |
Çünkü onlar sonsuza dek yaşayacak hikayeleri babadan oğla, anadan kıza geçecek isimleri Kral Arthur ve şövalyelerinin efsanesinde yaşayacak. | Open Subtitles | والفرسان الذى ضحوا بحياتهم موتهم كان لظهور صباح جديد وليس الحزن لكنهم سيعيشون للأبد |
Ancak yeni yeni farkına varıyorum ki, bizle beraber muhtemelen başkaları da yaşayacak. | Open Subtitles | لكني بدأت أدرك أن أناسا آخرين سيعيشون فيهما معنا. |
Milyonlarca insan orada yaşayacak. | Open Subtitles | الملايين من الناس سيعيشون هناك |
Bir kez daha şimşek çakınca yavrum yaşayacak. | Open Subtitles | بالاضافه الى أن أطفالي سيعيشون |
Belki George ve Lemon her şeyin ardından mutluca yaşarlar. | Open Subtitles | ربما جورج وليمون سيعيشون بسعادة أبدية |
Harika. Bu onların yaşayıp yaşamayacağını belirler. | Open Subtitles | في الحقيقة، هذا سيقرّر إذا سيعيشون أو لا. |