İçinizden biri olmadığını düşündüğünüzü biliyorum ama ne faydası olur ki? | Open Subtitles | آسف، أظنني غريب عليكم لكن ماذا سيفيد هذا |
Yani oraya buraya birkaç bomba atmanın bir şeye faydası olur mu sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أعني، بضعة تفجيرات عشوائية هنا وهناك، أتظنّ أنّ ذلك سيفيد بشيء؟ |
Bence bu davasına pek yardımcı olmaz. | Open Subtitles | لا أعتقد بأن ذلك سيفيد بالنسبة للتهم الموجهة إليها |
Madencilerin, eriticilerin ve hissedarların işine yarayacak. | Open Subtitles | سيفيد عمال المناجم ، و عمال الصهر و المساهمين بالتأكيد |
Seni kırbaçlatmanın, her zaman sana büyük bir yararı olacağını düşünmüşümdür. | Open Subtitles | فأنا أرى أن استخدام السوط سيفيد كثيراً في أصلاح عيوبك |
- Üç küçük kesik, kan yok, korkunç bir şey yok. - Ne işe yarayacak? | Open Subtitles | ثلاث شقوق بسيطة، بلا دماء، ولا شيء مخيف - وفيمَ سيفيد ذلك؟ |
Çünkü; sadece klinik bir deneye katılmakla kalmayıp... pek çok insana faydası olacak... bir ilacın geliştirilmesine yardım ediyorsunuz. | Open Subtitles | لأنك لا تشارك فقط في تجربة طبية ولكنك تساعد على تطوير علاج سيفيد عدداً كبيراً جداً من البشر |
Temiz hava iyi gelir. | Open Subtitles | بعض الصداع، ولكن بعض الهواء النقي سيفيد |
Bu ne işe yarar? | Open Subtitles | وبما سيفيد ذلك ؟ |
Bunun işe yarayacağını sanıyorsan beni hafife almışsın demektir. | Open Subtitles | لو تعتقد أن هذا سيفيد فأنت تقلل من تقديرى |
Dersi beni acayip zorlardı. Annem bu acının bir gün işime yarayacağını söylerdi. | Open Subtitles | كانت مادة شاقّة، قالت أمي إن شقاءها سيفيد ذات يوم. |
Özel bir ekipmanın dersini almak istemezsem faydası olur mu? | Open Subtitles | هل سيفيد ما لم أطلب دروسًا على أداة معينة؟ |
Olanlardan sonra sence enin varlığının faydası olur mu? | Open Subtitles | أتعتقد أن حضورك سيفيد, بعد كل ما حصل؟ |
Bunun gerçek sen olmadığını söylememin bir faydası olur mu? | Open Subtitles | هل سيفيد أن اذكر أنك لست على طبيعتك؟ |
Elbette yani yardımcı olacağını düşünüyorsanız. | Open Subtitles | .. بالتأكيد, أجل, أعني إن كنتما تظنان أن هذا سيفيد |
Bunu yaşamış biriyle konuşmasının ona yardımcı olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | آمل أن التحدث مع شخص آخر مر بهذا الموقف سيفيد |
Mussawi için, herkesin işine yarayacak bir iş teklifim var. | Open Subtitles | أنا لدى عرض شغل لموساوى سيفيد الجميع |
Haydi, bu kimin işine yarayacak peki? | Open Subtitles | و بماذا سيفيد ذلك أحدا، هاه؟ |
Galiba, gerçek bir Amerikan kahramanının... şirket yönetiminde bulunmasının iyi olacağını düşünmüşler. | Open Subtitles | يبدو أن وجود بطل أمريكي في شركتهم سيفيد أعمالهم |
Bayan Cabina her sabah kalktığında bir işe yarayacak mı? | Open Subtitles | هل سيفيد السيدة (كابينا) عنـدما تستيقظ كل صبـاح ولا تراها |
Paraşütle atlamak ve diğer hepsi de gerçekten eğlenceli gözüküyor ama bunların şirkete ne faydası olacak? | Open Subtitles | القفز الحر رائعا للغاية ولكن كيف سيفيد ذلك الشركة |
Ve ayrıca, sana ne iyi gelir biliyor musun? | Open Subtitles | بجوار، ماذا سيفيد ذلك؟ |
- Ne işe yarar? | Open Subtitles | وبماذا سيفيد هذا؟ |
Bunun işe yarayacağını sanıyorsan beni hafife almışsın demektir. | Open Subtitles | لو تعتقد أن هذا سيفيد فأنت تقلل من تقديرى |
Dersi beni acayip zorlardı. Annem bu acının bir gün işime yarayacağını söylerdi. | Open Subtitles | كانت مادة شاقّة، قالت أمي إن شقاءها سيفيد ذات يوم. |