Geri kalanlar, bizim geri gelmemizi, alacağımız kararı bekleyecek. | Open Subtitles | الباقى منكم سينتظر حتى نعود قبل أن نقرر خطوتنا القادمه |
Güvenli olduğundan emin olana kadar bekleyecek ve hamlesini sonra yapacaktır. | Open Subtitles | سينتظر حتى يعرف أن الموقف أصبح آمن وبعدها سيظهر |
Ben binadan çıkana dek bekleyecek. Sakın alarma basayım deme. | Open Subtitles | والان سينتظر 30 ثانية حتى أخرج من المبنى ويتأكد بأنك لم تطلقي الإنذار |
Hollandalı parasını alana kadar bekler. | Open Subtitles | هذا الهولندي سينتظر لغاية الحصول على نقوده. |
Şu anda bir boşlukta. Kim bir boşlukta bekler ki? | Open Subtitles | أنا أعنى إنه فى مأزق من بحق الجحيم سينتظر فى مأزق |
Hiç gitmedik. Ben hazır olana kadar bekleyeceğini söyledi ama hazırım ben! | Open Subtitles | ليس في أي مكان , أعني , هو قال إنه سينتظر حتى أكون مستعدة , لكنني مستعدة |
Lütfen balık bekleyebilir. Korkunç bir fırtına kopacak. | Open Subtitles | رجاءً , السمك سينتظر سوف تهب عاصفة فظيعة |
Şimdi o üzüntülü bir şekilde gelecek seneki performansa kadar beklemek zorunda. | Open Subtitles | و الآن سينتظر سنة طويلة أخرى حتى عرض المسرحية |
Eğer aklı varsa, ortalık kalabalıklaşıncaya kadar bekleyecektir. | Open Subtitles | لو كان ذكياً سينتظر إزدحام حركة المرور |
Şişman Adam, sınırdan on bir kilometre içeride, otobanın bir buçuk kilometre uzağında bekliyor olacak. | Open Subtitles | الرجل البدين سينتظر في نقطة الواحد ميلمنجنوبالطريق... و تبعد سبعة أميال... من الحدود. |
-Dinle... -Hayır, sen dinle. Ne olursa olsun, eve dönüş botu biz olana kadar bekleyecek. | Open Subtitles | أياً يكن , سينتظر الأمر حتى نصبح على القارب |
Öğlene kadar bekleyecek. Güneş en tepeye çıkana dek. | Open Subtitles | سينتظر حتى الظهيرة عندما تصبح الشمس في أعلى نقطة |
Buckingham'nın ordusu Galler'de Henry Tudor'u bekleyecek. | Open Subtitles | جيش باكنغهام سينتظر جيش هنري تيودر في ويليز |
Ve kuralları çiğnediğinde, gece yarısına kadar bekleyecek, her şey kararıncaya kadar! | Open Subtitles | ، وحينما تتعدى الحدود سينتظر حتّى الّليل .. حينما يكون كلّ شيءٍ مظلماً |
Sadece Jordi tomografi sonuçlarını bekleyecek de ona arkadaşlık edecek birini bulayım dedim. | Open Subtitles | انه فقط جوردي سينتظر نتائج فحوصاته وفكرت انه ربما صديق يستطيع مساعدته |
Bebek düğün bekleyecek gibi durmuyor. | Open Subtitles | نعم, حسناً, لا يبدو أن هذا الطفل سينتظر الزفاف |
Şu anda bir boşlukta. Kim bir boşlukta bekler ki? | Open Subtitles | أنا أعنى إنه فى مأزق من بحق الجحيم سينتظر فى مأزق |
Hayır, Hastings. Suçlu, bunu yapmadan önce bekler ve sessizce Cornwall'dan ayrılırdı. | Open Subtitles | لا يا "هستنغز" أي مجرم سينتظر بهدوء و يغادر كرونوول |
Üç ay oldu, daha ne kadar bekler sanıyorsun? | Open Subtitles | مضت ثلاثة أشهر. الى متى سينتظر برأيك؟ |
Louis'in doğru kişiyi bulmak için bekleyeceğini sanırdım hep. | Open Subtitles | كنت دائماً أظن أن لويس سينتظر مدة طويلة كي يبحث عن الفتاة المناسبة |
- Birazdan doktorla hamileliğim hakkında görüşmem gerek. - O bekleyebilir. | Open Subtitles | لدي موعد مع الطبيب بشأن حملي سينتظر |
Sorununuz her ne ise beklemek zorunda, Bay Scott. | Open Subtitles | أيأً كان الموضوع الذي تريد التحدث بشأنه ياسيد سكوت سينتظر |
Ama biliyorum ki bekleyecektir, çünkü sen de bizimle geliyorsun. | Open Subtitles | لكنّي أعلم أنه سينتظر لأنك قادم معنا |
Çekiciler her odada bekliyor olacak. | Open Subtitles | سينتظر الآخرون لشد الرافعات في كل غرفة |
Baban ne kadar uzun yaşarsa yaşasın seni bekleyebilirdi. | Open Subtitles | كان سينتظر من أجلكِ أياً كانت المدة التي سيبقى فيها والدكِ على قيد الحياة |
Böbrek ameliyatına girmek üzereydi ama bekleyebileceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد كان على وشك أن يدخل جراحه للكلى و لكنه قال أنه سينتظر |