kişisel haklarından yoksun kişisel arzularından yoksun amaçtan, umuttan, haysiyetten yoksun. | Open Subtitles | بدون حقوق شخصية بدون طموح شخصى بدون أرادة، أمل أو كرامة |
Bayan Goldfarb, kişisel almazsanız size bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | سيدة جولدفارب ممكن ان اسالك سؤال؟ هذا ليس سؤال شخصى |
Bunu aktif hâle getirebildim. Bu kişisel bir kalkan, koruyucu deri gibi. | Open Subtitles | لقد قمت بتنشيط هذا ، إنه درع شخصى و هو يحمى جسدك |
Veya odadaki kişileri tanımlamamızı sağlayacak özel bir şey olabilir. | Open Subtitles | أو يكون شئ شخصى يمكننا من تحديد هوية من بالغرفه |
Şimdi daha şahsi bir konuya geçeceğim. | Open Subtitles | ولكننى اود ان اسألك فى شئ شخصى للرجال فى الميدان |
Bunu zafer sayabilirsiniz, ama kişisel intikam için devlet kaynaklarını kullandınız, | Open Subtitles | يمكنك ان تعتبرى هذا نصرا لكنكم استخدمتم اموال حكومية لثأر شخصى |
Bak, sen ve David için Bodnar'ı yakalamak ne kadar kişisel biliyorum. | Open Subtitles | انظر,أنا أعلم كيف أن الامساك ببودنار أمر شخصى بالنسبه لك و لدافيد |
Bayan Verloc, bunların kişisel bir yanı yok. Öyle mi? | Open Subtitles | سيدة فيرلوك, لا يوجد شئ شخصى فى كل هذا حقا ؟ |
Seninle kişisel bir meselem yok... .. ve bazı konularda çekici bir adam olduğunu kabul ediyorum ama kızımı sıradan bir yerli gibi toprağın üstünde çömelmiş pide hamuru yoğururken görmek istemiyoum. | Open Subtitles | لذا ليس لدى شئ شخصى حيالك و أرى أنه بين بعض الأوساط ربما تكون شخص مرغوب فيه و لكن إبنتي |
En gizli düşünceleri, senin muhabirine aktarıldığı haliyle, özel, kişisel ve gerçekleşen tek röportajda. | Open Subtitles | أعمق أفكارها , كما ستبوح بها إلى مراسلك الخاص فى لقاء خاص , شخصى , حصرى |
Haydi ama. Bunda kişisel bir şey yok. Ahlaki bir taraf tutmuyorum. | Open Subtitles | هيا, لايوجد شئ شخصى بيننا ولا اتخذ موقف اخلاقى منك |
En azından bu resmi değil, kişisel bir mektup. | Open Subtitles | حسناً , على الأقل أنه توبيخ شخصى ليس رسمياً |
En azından bu resmi değil, kişisel bir mektup. | Open Subtitles | حسناً , على الأقل أنه توبيخ شخصى ليس رسمياً |
İş meselesini kişisel mesele olarak görüyor. | Open Subtitles | توم هذا عمل و هذا الرجل يأخذها على محمل شخصى جدا |
Bu kişisel değil, Sonny. Tamamen iş. | Open Subtitles | ليس الأمر شخصى يا سونى انما يتعلق بالعمل و حسب |
Bağışlayın peder ama önemli kişisel işle ilgili konuyu anlayamadım. | Open Subtitles | سامحنى.. ألم أكن أفهم أنك حضرت من أجل موضوع شخصى عاجل؟ |
Üzgünüm,kişisel bir mesele olduğunu söylememişmiydiniz? | Open Subtitles | سامحنى.. ألم أكن أفهم أنك حضرت من أجل موضوع شخصى عاجل؟ |
Kendi köyümün reisi olacağım ve Dagonet özel korumam ve kraliyet yağcım olacak. | Open Subtitles | سأحكم قريتى الخاصة وسيكون لدى حارس شخصى وسأصمُمها بنفسى، ماذا تعتقد؟ |
Bunun çok şahsi olduğunu biliyorum... ama daha detaylı sorular, soracağım. | Open Subtitles | اعرف لأن هذا شخصى جداً... ولكننى سأسألك لكى اكون اكثر تحديداً. |
Üstüne alınma ama bu bir cinayet soruşturması, cadı avı değil. | Open Subtitles | بص, لا يوجد شىء شخصى ولكن هذا تحقيق جنائى وليس كلام عرافه قديمة |
Hayır bu kişiseldi. | Open Subtitles | لا, هذا شئ شخصى |
Tamamen kişiseldir. Dediler ki, saatlerden söz ediyormuş... yeşil saatlerden. | Open Subtitles | هذا أمر شخصى, لقد قيل لى انه كان يتحدث عن الساعات, ساعات خضراء. |
Üzgünüm, size telefonda değil de bizzat sormak istediğim bir soru vardı. | Open Subtitles | أنا آسفة ، أردت فقط أن أسألك سؤال سريع بشكل شخصى |