"Kochi nasıl?" diye bile sormadı. Ama onun asıl kişiliği böyle. | Open Subtitles | لكنه لم يسئل عن كوشي لكن يبدو ان هذه هي شخصيته الحقيقية |
karakteri genelde sevdiğiniz insanlar için ayırdığınız bir alan olan kişisel alanınıza getirir. | TED | إقتراب يجلب شخصيته داخل نطاقك الشخصي، النطاق الذي نحتفظ به عادة للناس الذين نحبهم. |
Sonra katılımcılar, varsayımsal biri hakkında bir hikaye okudu ve kişiliğini değerlendirmeleri istendi. | TED | ولاحقا، قام المشاركون بقراءة قصة حول شخص مفترض، وطُلب منهم أن يقيموا شخصيته. |
Ayrıca gizemli bir karakter yarattı ve eserinin anlamına dair yapılan her tür spekülasyounu reddetti. | TED | لقد أبقى شخصيته غامضة للعلن، ورفض تأكيد أو إنكار أي تخمين يخص معنى أعماله الفنية. |
Diğer yandan, bu durumun, McGee'nin karakterini geliştirmesine yardımı olur. | Open Subtitles | ومن جهة أخرى سوف يساعد ذلك ماكغي على بناء شخصيته |
Bu kişilik özelliği, politika kariyerini bitiren skandalın özü olmuştur. | TED | لقد أصبحت في النهاية أدق سِمَة تصف شخصيته خلال غمرة الفضيحة التي أنهت حياته السياسية. |
Senin için zihninde canlandırmak zor olmalı ama bugün masken kendi kişiliğine sahip gibi görünüyor. | Open Subtitles | ،قد يصعب عليك تخيّل ذلك ولكن القناع بنى شخصيته الخاصة اليوم |
Ben viski gibi kaliteli bir içkinin David'in karakterine uymadığını düşünürdüm hep. | Open Subtitles | لقدا كان من شخصيته أن يشرب أى شيىء فاسد كالويسكى. |
Yine de en iyisini umuyor ve Karakterinin yanlış anlaşılmış olmasını diliyorum." | Open Subtitles | ولكنني ساتمنى الافضل، واتمنى بان تكون شخصيته قد تم اساءة فهمها. |
Davanın stresi, vurulmuş olmanın getirdiği travma Jack'in kişiliği. | Open Subtitles | ضغط القضية ، الصدمة إطلاق الرصاص عليه ، شخصيته |
Gittikçe şansı güzelleşti, ama kişiliği değişmedi. | Open Subtitles | أخذ حظّه يتجه نحو الأحسن، لكن شخصيته بقيت نفسها |
Onunda kişiliği bir günde mi değişti? | Open Subtitles | أيمكنك أن تقول أن شخصيته تغيرت فجأة أيضاً؟ |
karakteri sadece gördüğü her şeyi değil, her zamanı da detaylı olarak hatırlar. | TED | حيث لا تتذكر شخصيته كل شيء تراه فحسب، بل كل وقت رأت فيه ذلك الشيء بكل تفاصيله، |
Her sabah Postahane duvarında onun resmine bakıyormuş. Yüzbaşım, saçının rengini değiştir, ama karakteri değişmez. | Open Subtitles | قد يمكنه يا كابتن، أن يصبغ شعره لكنه لا يستطيع تغيير شخصيته. |
Halam, merkezindeki karakteri inandırıcı bulmadığı için, İncil'i reddeden biriydi. | Open Subtitles | لقد رفضت الإنجيل لأن شخصيته المحورية لا يمكن تصديقها |
Psikolojik yönlendirmenin, kişiliğini kırmada daha etkili olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أن التوجيه النفسيّ سيكون أكثر فعالية في تحليل شخصيته |
Kimliğinizin ayrı bir parçasını muhafaza ettiğinizde çocuğunuza, kişiliğini geliştirebilmesi için imkân vermiş oluyorsunuz. | TED | حين تحفظين جزءًا منفصلاً من هويتك، فأنتِ تفسحين مساحة لطفلك لينمّي شخصيته الخاصة. |
Oh hayır, Dr. Menville ona karakter derinliği veremezsiniz. | Open Subtitles | لا يا دكتور مينفيل لا يمكنك أن تضفي على شخصيته الجدية |
Bir adamın futbol sahasındaki davranışları karakterini ele verir. | Open Subtitles | كيف يعتنى رجل بنفسه وهو يلعب كرة القدم بكلامه الكثير عن شخصيته. |
Sadece hayattaki konum,şans ve kişilik olarak değil, aynı zamanda anlayışlılığı,hitap ve hoşsohbet olarak. | Open Subtitles | ليس فقط مواقفه في الحياة، أو ثروته أو شخصيته لكن أيضاً بكلامه الممتع مع الجميع |
Onun şekline, kişiliğine her şeyine bürünmüştü. | Open Subtitles | كان يتشكّل في هيئته، وكان يتقمص شخصيته يأخذ كلّ شيء. قتلت الحرباء |
Bu onun karakterine daha uygun bir şey bence. | Open Subtitles | بما انني اشعر ان هذا يخص شخصيته اكثر مني |
Onun Karakterinin seks düşkünü bir Hollywood oyuncusu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اظن بان شخصيته مثل شخصيات ممثلي هوليوود |
Hallam'ın eğitimi öyle derine işledi ki, kişiliğinin bir parçası oldu. | Open Subtitles | إزدادت ضغوط المعركة على هالم.. و أخذت في التعمق,حتى أصبحت جزء من شخصيته |
Harcını ödemek için yaz boyunca sirkteydi ama kimliğini korumak için bunu bir sır olarak saklıyordu. | TED | كان يتجول مع السيرك في الصيف ليدفع لدروسه ولكنه أبقاه سرًا ليحفظ شخصيته |
Gerçek kimliği arka planda kalır, yerini saplantıları ve hayalleri alır. | Open Subtitles | شخصيته الحقيقية تنحت جانباً الى شخصيته الوهمية |
onun burada olacağını kimse söylemedi! bu bilmem gereken bir şeydi! kim olduğu ve yaptığı şovlar sebebiyle! | Open Subtitles | لم يقل لى أحد أنه سيأتى إلى هنا و هذا شىء كان ينبغى أن أعرفه بسبب شخصيته ونوعية العروض التى يُقدّمها |