Her buzdağının kendine özgü bir kişiliği vardır. | TED | كل كتلة جليدية متحركة لها شخصيتها الخاصة. |
Bu bana kişiliği hakkında merak ettiğimden çok fazlasını anlatıyor. | Open Subtitles | و هذا يخبر بالكثير عن شخصيتها فيما يعنينى |
Willow'un karakteri bağımlılığa çok yatkın. Kanın tadını aldı. Oraya varmış olabilir. | Open Subtitles | لديها إدمان في شخصيتها , لقد تذوقت الدماء ربما ستكون هناك بالفعل |
Kendi kişiliğini başkalarını ezmeden ortaya koyuyorsun. | Open Subtitles | وتستطيع أن تفرض شخصيتها بدون أن تُفقد أحد شخصيته |
Her aktris sonunda karakterini bulur bazen yaşam biraz teşvik etmek zorunda kalsa bile. | Open Subtitles | في النهاية كل ممثلة تجد المغزى في شخصيتها حتى لو أحيانا الحياة أعطتها دفعة صغيرة |
kişiliğinin olması gereken yerdeki dev kara delikten dikkati başka yere çekiyor. | Open Subtitles | فذلك يصرف الإنتباه عن المكان الموحش الذي يجب أن تبقى فيه شخصيتها. |
Bayan Smith güzel, küçük bir yaratık ve onun karakterinin düzeldiğini düşünme eğilimindeyim. | Open Subtitles | انسة سميث مخلوق صغير وانا بدات اميل للاعتقاد ان شخصيتها قد تطورت |
kimliğini teşhis etmeye yarayacak bir şeyler bulmak için. Gözlükleri, sigarası, herhangi bir şey. | Open Subtitles | أي شيء يمكنني الاستفادة منه للتعرف على شخصيتها نظارات، سجائر، أي شيء |
Evet, işin korkutucu yanı ve gerçek anlamı şu bu ağırbaşlı genç kadının içinde, çok canlı ve değişik iki karakter kadının Kişiliğine baskın çıkmak için savaş veriyordu. | Open Subtitles | حسناً ، بالمعنى الحرفى المرعب أن بداخل هذه المرأة الشابة الرزينة توجد شخصيتان واضحتان تماماً و مختلفتان تتقاتلان من أجل التمكن من شخصيتها |
kişiliği düşünülürse bu pek de mümkün değil. | Open Subtitles | هذا لا يبدو عملياً تماماً أن تعطيها شخصيتها |
- Ne? Büyük ihtimalle liseye kadar güzel değildi. Bu yüzden de kişiliği gelişti. | Open Subtitles | ربما لم تكن جميلة حتى المدرسة الثانوية ثم تطورت شخصيتها للضرورة |
Anılarını paylaşıyor olsa da, kişiliği değiştirilmişti. | Open Subtitles | مع ذلك إشتركت في ذكرياتك حتى تعدل شخصيتها |
"Zor beğenmesi, asil duyguları, sevimli kişiliği, zarif kıyafetiyle..." İnanmıyorum! | Open Subtitles | طعمها بقيَ نقيا ، مشاعرها نبيلة شخصيتها محبوبة ، صورتها انيقة |
Konu hakkında ifade verecek başka tanıklar çağırmadan önce onun karakteri hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | كنت انوى ان استدعى امامكم العديد من الشهود لصالحها ليتحدثوا عن شخصيتها |
Biliyor musun, onun karakteri başka bir yerden geliyor olmalıydı. | Open Subtitles | أتعرفين ، كان يجب على شخصيتها أن تأتى من مكانا ما |
Çoğu kadın gibi gerçek kişiliğini sakladı. | Open Subtitles | أعنى ربما استطاعت أخفاء شخصيتها الحقيقة مثل معظم النساء |
kişiliğini zorlanmadan silebileceğimiz için onu seçmiştik zaten. | Open Subtitles | لقد أخترناها لأننا محونا شخصيتها بدون أدنى مقاومة |
Onun karakterini gördükten sonra, aşırı duygusallaşacağını sanmam. | Open Subtitles | برؤية شخصيتها لا أعتقد بأنها تكون عاطفية |
Galiba ben kişiliğinin potansiyel bilim çalışması olabileceği ile ilgili imada bulundum. | Open Subtitles | أعتقد أنني شبّهت شخصيتها بدليل على حالة نادرة |
Demek istediğim, ilk defa onun karakterinin dönemi ve yani bilirsin, onun cadı güçleri gözükmeye başlayacak | Open Subtitles | ستبلغ شخصيتها. اذاً,تعلم قوتها السحرية ستبدأ بالظهور. |
Eski kimliğini bir elbise gibi, çıkarıp yeni bir kimliğe büründün. | Open Subtitles | لقد تحوّلت تحولاً تاماً فقد تخلصت من شخصيتها السابقة مثلما يتخلص المرء من بذةٍ ليست مقاسه |
Derinine mi iniyorsun? Gerçek Kişiliğine falan. | Open Subtitles | هل تنظر عميقاً إلى شخصيتها الحقيقية؟ |
Tessie'nin karakter sahibi olduğunu düşünebiliyor musun? Tam bir getto hayatı sürdü. | Open Subtitles | تيسي موسكوميتس كانت شخصيتها قوية إنها حياة الجيتو، لا شك في ذلك |
Onun dili, onun karakteriyle yazılmış. Doğru kelime buysa eğer. | Open Subtitles | ويناسبها ويعكس شخصيتها هي إن كان يجدر بي قول هذا. |
Ama, tek diyebileceğim bu onun karakterinde yoktur. | Open Subtitles | لكن, لنقول فقط هذا ليس خارج شخصيتها |
Bütün bu iyi değerleri onun karakterine aşılamaya çalıştım. | TED | وكل هذه القيم الطيبة، التي كنت أحوال غرسها في شخصيتها. |