Bu şekilde, sadece bir kişi görevin tam kapsamını biliyor olacak. | Open Subtitles | بهذه الطريقة، سيكون هناك شخص واحد فقط يعرف تفاصيل المهمة بأكملها. |
12 mermi kovanı var ve sadece bir kişi yaralandı... | Open Subtitles | هناك 12 من أغلفة القذائف، و شخص واحد فقط أُصيب |
Biliyorsun, beraber takılabilirsiniz, takım gibi çarpışın ama şöyle bir mesele var ki, bu adadan sadece bir kişi sağ çıkacak. | Open Subtitles | اتعلم يمكنكم ان تبقوا معاً و تقاتلوا كفريق لكن حقيقة الأمر, شخص واحد فقط سيخرج من هذه الجزيرة حياً |
- Macgregor benden korkmaz, değil mi? Dünyada onu korkutacak yalnızca bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط في هذا العالم يخاف منه |
Buradan sadece bir kişinin çıkacağını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | انت تعرف و انا اعرف ان شخص واحد فقط هو من سيخرج من هنا |
"Ailenizden birini gelirken yanınızda getirebilirsiniz. Ama sadece bir kişi. | Open Subtitles | لك الحق في أن يرافقك" "شخص واحد فقط من ذويك |
Ama senden ve benden başka, orada sadece bir kişi daha vardı. | Open Subtitles | لكن بصرف النظر عني وعنك شخص واحد فقط كان حاضرا |
Buraya sadece bir kişi girebilir değeri içeridekilerden öte olan. | Open Subtitles | ربما شخص واحد فقط يمكنه الدخول هنا الشخص الذى يستحق هذا يتمدد بعيدا |
sadece bir kişi, uçağımıza bomba yerleştirecek kadar zalim olabilir. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط متحجر قلب بما يكفي ليضع القنبلة في طائرتنا. |
Yoksa seninle gelirdim, sadece bir kişi olmalı. | Open Subtitles | لقد كانو واضحين تماماً بهذا الشـّـأن وإلا كنت ذهبت معك، شخص واحد فقط |
Ama efendim, sadece bir kişi telefonu almış. | Open Subtitles | لكن ياسيدي، لمْ يأخذ رقم الهاتف إلا شخص واحد فقط |
Biliyorsun, beraber takılabilirsiniz, takım gibi çarpışın ama şöyle bir mesele var ki, bu adadan sadece bir kişi sağ çıkacak. | Open Subtitles | اتعلم يمكنكم ان تبقوا معاً و تقاتلوا كفريق لكن حقيقة الأمر, شخص واحد فقط سيخرج من هذه الجزيرة حياً |
Bu koşullar altında, Majesteleri İmparator'a kafa tutabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | وفي هذه الحاله ، وأنا أعرف شخص واحد فقط قد وقف ضد الامبراطور من بريطانيا. |
Gecenin ikisinde sadece bir kişi arayabilir. | Open Subtitles | شخص واحد فقط في العالم يُمكنه الإتصال بى فى الثانية صباحاً |
Aklıma, bu tanıma uyan sadece bir kişi geliyor. | Open Subtitles | هنالك شخص واحد فقط يمكنني التفكير فيه وينطبق عليه هذا الوصف |
sadece bir kişi hayatta kaldı. Şurada. | Open Subtitles | شخص واحد فقط بقي على قيد الحياة، إنها هناك |
Bunu yalnızca bir kişi yapabilirdi. | Open Subtitles | وهناك شخص واحد فقط بهذا العالم يمكنه فعل ذلك |
Terminal giriş iznine sadece bir kişinin yetkisi var, | Open Subtitles | شخص واحد فقط مصرح له الولوج لمنفذ الأوامر هذا |
Bu ofiste sadece biri bunları giyer. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط في المكتب يرتدي هذا الزوج من الاحذيه |
Gerçekten çok üzgünüm tatlım fakat o an, o elbiseyi gördüm ve biliyordum ki yeryüzünde sadece bir tek kişi onu giyebilirdi; | Open Subtitles | أشعر بالأسف العميق لأنني في تلك اللحظة عندما رأيت الثوب وأعلم أن هناك شخص واحد فقط في هذا العالم الذي يُمكنه أن يرتديه |
Tüm bunlardan geriye hayatta kalan tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط الذي يبدو انه على قيد الحياة |
Ted, sınıfında... niye sadece tek kişi var? | Open Subtitles | لماذا هناك شخص واحد فقط في فصلك ؟ |
Siz sadece bir kişiyle birlikte olacağınızı sanırsınız. | Open Subtitles | أنت تحسب أنك تواعد شخص واحد فقط |