Pazartesi ayrıldığında, ofisimden çıktığında kendisini berbat hissediyordu ailesi ve tüm dünya tarafından reddedilmiş. | Open Subtitles | عندما غادرت يوم الإثنين عندما غادرت مكتبي شعرت أنها محكومةٌ بالفشل منبوذة من قبل عائلتها ومن قبل العالم كلّه |
Ve enfeksiyon yüzünden bazen zayıf ve bitkin hissediyordu. | Open Subtitles | و شعرت أنها مريضة و منهكة من الإلتهاب |
Sonunda özgür hissediyordu. | Open Subtitles | و أخيراً شعرت أنها حرة .. |
Sayın başkan, sanırım hükûmetimiz gayretlerimize yeni bir yön verme vaktinin geldiğini hissetti. | Open Subtitles | حسناً، سيدي الرئيس أعتقد أن حكومتنا ببساطة شعرت أنها بحاجة لتوفير جهودها في اتجاه جديد |
Bana güvenebileceğini hissetti. | Open Subtitles | لقد شعرت أنها قد تستطيع الوثوق بي |
Greg kızın hayatında ilk kez ona kendisini özel hissettirdi.kız aşık oldu | Open Subtitles | صنع جريج إحساسها الخاص للمرّة الأولى في حياتها، شعرت أنها محبوبة |
Yani yemin ederim, şuana kadar olan her şey kadar gerçek hissettirdi. | Open Subtitles | أعني ، أقسم ، لقد شعرت . أنها حقيقة كما حدث أي شيء |
Yaşadığını hissediyordu. | Open Subtitles | شعرت أنها على قيد الحياة |
Hayatında ilk kez kendini kadın gibi hissetti. | Open Subtitles | لأول مرة شعرت أنها أمرأة |
Onlar da yardım teklif etti ancak Bayan Crawley daha bilgili olduğunu hissetti. | Open Subtitles | عرضوا المساعدة، لكن السيدة (كراولي) شعرت أنها أفضل منهم للإعتناء بك. |
Hicbirseye benzemedigini hissettirdi. Hicbirsey gibi hissettirmesi gerekiyordu. | TED | شعرت أنها لا شيء, يجب أن تكون لا شيء |
İlk dalga, meskalin ve methedrin kombinasyonu gibi hissettirdi. | Open Subtitles | الموجة الأولى شعرت أنها خليط بين الـ"ميسكلين" والـ"ميثردين" |
Yani, iyi hissettirdi, değil mi? | Open Subtitles | لذا شعرت أنها جيدة، أليس كذلك؟ |