Ama benim gözümün gördüğü adam çok da büyük değildi. | Open Subtitles | لكن الرجل الذي شهدته عيني لم يكن كبيراً بما يكفي |
İnanıyorum ki, dikkatli şekilde tanımlar ve gelişirsek gelecek nesil Afrikalı liderler ve bu gelen dördüncü nesil Afrika'nın ve aslında dünyanın gördüğü en muhteşem nesil olacak. | TED | أنا مؤمن بأنه إذا حددنا ونَمَّيْنَا بحرص الجيل القادم من قادة أفريقيا، فإن هذا الجيل الرابع الذي بدأ بالبروز سيكون أعظم جيل شهدته أفريقيا بل والعالم أجمع. |
24 saat içinde, belediye binasını Pawnee'nin şimdiye dek gördüğü en iyi perili eve dönüştüreceğiz. | Open Subtitles | خلال 24 ساعة، سنحول قاعة البلدية إلى أفضل منزلِ رعب شهدته باوني |
Ne tanık şey şafak oldu. Gerekirse gibi yıkıcı olarak. | Open Subtitles | ما شهدته كان بزوغ شيء مهم بقدر ما هو محطم |
Bunu inceleyerek üç gün geçirdik. Ama beni çekim günümüzde tanık olduklarıma hiçbir şey hazırlayamazdı. | TED | قضينا ثلاثة أيام على دراسته، ولم يكن هناك ما يهيؤني لما شهدته خلال يوم التصوير هناك. |
Şunu ele alalım: Bir matematik denklemini çözerken ve şiir ezberlerken meşgul olursunuz, yaşadığınız yerde şahit olduğunuz şiddeti unutursunuz. | TED | لننظر إلى الأمر هكذا: عندما تكون مشغولا بحل المعادلات الرياضية، وبحفظ الشعر، فإنك ستنسى العنف الذي شهدته في وطنك. |
Ama sen gördüğüm diğer adamların aksine, çok çabuk yükseldin. | Open Subtitles | لكنك تترفّع بسرعة، بخلاف أي أحد آخر شهدته |
Hayır, ben gördüğü şeyi rapor edecek olan dürüst bir haberciyim. | Open Subtitles | لا، أنا صحفية صريحه والتي ستقدم تقريراً لما شهدته |
Geri desteğin gördüğü en iyi asker olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون أفضل جندي شهدته كتيبة المؤخَرة على الإطلاق. |
Hindistan'ın... gördüğü en büyük turnuva olacak. | Open Subtitles | حسنٌ، أؤكد لك أنّ هذا سيكون أكبر فنون قتاليّة شهدته البلاد قط |
Sana şahsen garanti ederim, ay sonuna kadar bu şov bu şehrin gördüğü en büyük başarı olacak! | Open Subtitles | هذا العرض سيصبح أفضل ما شهدته هذه المدينة على الإطلاق |
Bazıları hakkında şehrin gördüğü en kötü şovmen diyor. | Open Subtitles | بعضهم قال بان أسوء رجل عروض شهدته المدينة |
Roma'nın o ana dek gördüğü en büyük gösteriyi yapmaya hazırlanıyordu. | Open Subtitles | سيقدم كومودوس أكبر عرض للمباريات شهدته روما على الاطلاق |
Hücremdeyken enteresan bir manzaraya tanık oldum. | Open Subtitles | عيوني سقطت على أمر مهم شهدته بنفسي من زنزانتي |
"Ve bu şehrin tanık olduğu en kötü sis faciasını yaşayanlar tarafından alkışlarla ve coşkuyla karşılandı." | Open Subtitles | وقد كوفئ بالتهليل والتصفيق من قبل أولئك الذي عانوا ويلات أسوأ ضباب شهدته هذه المدينة. |
Bana bi anlat bakayım neye tanık oldun lan sen? | Open Subtitles | ، إذن لما لا تخبرني ، أيها السافل ما الذي شهدته بالضبط؟ |
Fakat içinde yaşamış biri olarak ve içinde çalışmış biri olarak tanık olduğum bir diğer yüzü daha var savaşın. | TED | ولكن هناك وجه آخر شهدته بنفسي كشخص عاش فيه و إنتهى بي الأمر وأنا أعمل فيه . |
Bu öğleden sonra işi ekersen ve senden isteyeceğim birkaç küçük şeyi yapmaya söz verirsen, buna karşılık olarak sana, şimdiye kadar yaşamış herhangi bir canlının... şahit olmadığı en önemli şeyi göstereceğim. | Open Subtitles | إذا هربت من العمل هذا المساء ووعدت بتنفيذ الأشياء التي سأطلبها منك سأوريك بالمقابل أهم شيء قد شهدته الإنسانية من قبل |
şahit olduğum silahlı saldırıyla ilgili polisle konuşacağım. | Open Subtitles | يجب أن أتكلم للشرطة عن الإطلاق الذي شهدته |
şahit olduğunuz şey, daha önce hiç görmediğiniz, boyutlar arası seyahat amaçlı bir teknolojik denemeydi. | Open Subtitles | ما شهدته كان اختبار تكنولوجيا أنك لم تشاهد من قبل، قادر واحد من السفر بين الأبعاد. |
Ama artık bizim için gördüğüm dünyanın gerçekleşmeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا الآن أعرف العالم ما شهدته لأجلنا ليس قادماً |
(Müzik) (Alkışlar) Hayatımda tecrübe ettiğim birçok hayret verici anın yanında, bu gördüğünüz en şaşırtıcısıydı. | TED | (موسيقى) (تصفيق) إنها أكثر التجارب متعة أكثر من أي شيء شهدته في الحياه |