| Şu an ihtiyacım olmayan tek şey sıkıştırılmak. Beni aradın ve yardım istedin. | Open Subtitles | شىء واحد لا أريده , وهو المضايقة أنت من إتصل بى وطلب المساعدة |
| Şu an ihtiyacım olmayan tek şey sıkıştırılmak. Beni aradın ve yardım istedin. | Open Subtitles | شىء واحد لا أريده , وهو المضايقة أنت من إتصل بى وطلب المساعدة |
| Bir adamın, böyle büyük bir hata yaptıktan sonra, yapabileceği tek bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شىء واحد فقط يستطيع الشخص عملة عندما يرتكب خطأ كبير كهذا |
| - Evet Söylemeyi unuttuğun ufak birşey kalmış... Bir polis olduğun. | Open Subtitles | كان هناك شىء واحد صغير نسيت أن تذكره أنك كنت شرطياً |
| Politik hırslarım benim için ne kadar önemli olsa da önemli olan bir şey daha var. | Open Subtitles | و على نحو مهم و هذا من أجل أن يكون طموحى السياسى فى إرتياح هناك شىء واحد يجب أن يكون |
| ama bir şeyi anlıyorum, bir konu peşinde koşuyorsun o da kızının akıl hastalığı. | Open Subtitles | ولكن شىء واحد أفهمه. أنت دائما تبحث عن مواضيع للكتابة. جنون إبنتك. |
| Bilmeniz gereken bir şey var, Profesör. | Open Subtitles | هناك شىء واحد يجب أن تعرفة , أيها الأستاذ |
| Eğer hayatta kesin olan bir şey varsa, eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da kimi istersen öldürebileceğindir. | Open Subtitles | لو أن هناك شىء واحد مؤكد فى هذة الدنيا و اذا كان هناك شيئاً تعلمناة من التاريخ فهو أنة يمكنك قتل أى شخص |
| Hayatım boyunca doklarda çalıştım ve bir tek şey öğrendim. | Open Subtitles | عملت على المرافىء \طوال حياتى وهناك شىء واحد تعلمته |
| Evet , buna yapılacak tek şey var. | Open Subtitles | سيعود إلى شيئا صغير جدا حسنا, هناك شىء واحد فقط لنفعله بها |
| 50 yıldır hayatımızda kayıp olan bir tek şey var, uh, senden bana bir oral sex yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | الآن و بعد 50 عاماً كان هناك شىء واحد مفقوداً أريدك أن تُعطينى جنس فموى |
| Bir hizmetçide aramadığım tek şey; ağzının sıkı olmasıdır. | Open Subtitles | شىء واحد لا أبحث عنه فى الخادمة هو الحذر |
| Her erkeği konuşturan tek şey vardır. | Open Subtitles | شىء عجيب ألكس إنك أقوى مما ظننت هناك دائماً شىء واحد يدفع الرجل للكلام |
| Artık umutsuz olma. Sana tek bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | ورجل مستميت يعتقد, بأى طريقة أنت تنظر لها شىء واحد.. |
| 13 yaşındaki bir çocuğu sadece tek bir şey motive edebilir... ve bu da Smelter gururu değil. | Open Subtitles | شىء واحد فقط هو الذى يحفز فتى فى الثالثه عشر من عمره وهو ليس رائحه الفخر |
| Bana tek bir şey söyle. Bu evden nasıl çıkarız? | Open Subtitles | اخبرنى فقط شىء واحد كيف يمكننا الخروج من المنزل؟ |
| Yetkililer geldiklerinde ve seni sorguladıklarında emin olman gereken tek birşey var. | Open Subtitles | لكن يوجد شىء واحد يجب أن تفهميه بوضوح عندما تأتى السُلطات لتستجوبكِ: |
| - Eh, bildiğim birşey varsa o da uygun kıyafetleri bulup giymektir. - Yaa, yaa! | Open Subtitles | حسناً , إذا كان هناك شىء واحد أعرفة فهو كيفية إرتداء الملابس المناسبة |
| - Eh, bildiğim birşey varsa o da uygun kıyafetleri bulup giymektir. - Yaa, yaa! | Open Subtitles | حسناً , إذا كان هناك شىء واحد أعرفة فهو كيفية إرتداء الملابس المناسبة |
| Bugün konuşmak istediğim bir şey daha var. | Open Subtitles | هناك شىء واحد فقط اود ان اتحدث عنه اليوم. أخبرنى به. |
| Bilirsin. Biliyor musunuz size bundan öğrendiğim tek bir şeyi söyleyeceğim. Ben kendime çocuk yapmayacağım. | Open Subtitles | : أتعرفون , شىء واحد تعلمتة من كل هذا لن أنجب أى أطفال |
| Biliyorsun, bu dava hakkında fazla şey bilmiyorum ama emin olduğum bir şey var. | Open Subtitles | تعلمى, انا لا اعلم عن هذه الحاله, لاكن اعلم شىء واحد بالتأكيد. |
| eğer hayatta kesin olan bir şey varsa eğer tarih bize bir şey öğrettiyse o da kimi istersen öldürebileceğindir. | Open Subtitles | لو أن هناك شىء واحد مؤكد فى هذة الدنيا و اذا كان هناك شيئاً تعلمناة من التاريخ فهو أنة يمكنك قتل أى شخص |