Önce ben! İçimden bir ses iyi bir şey çıkacak diyor. | Open Subtitles | . سوف ألعب أولاً، لدي شعوراً جيداً بأن شيءٌ جيد سيأتي |
Ama önemli bir şey değildi, ki bu iyi bir şey. | Open Subtitles | لكنّه كان لا شيء, و الذي هو شيءٌ جيد. |
Ve bu iyi bir şey. Ve bu iyi bir şey. | Open Subtitles | رصاصتك ضربت صدريته وذلك شيءٌ جيد |
Hayatıma senin kadar güzel bir şey girmeyeli çok ama çok uzun bir süre olmuştu. | Open Subtitles | لقد مرّ وقتٌ طويل منذ أن حصل شيءٌ جيد مثلكِ، في حياتي |
Ona bugün iyi bir şeyler söyleyin, güzel hiçbir şey olmasa bile. İyi bir haber duymaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | زفي إليها خبراً جيداً اليوم، وإن لم يحدث شيءٌ جيد فهي بحاجةٍ إلى بعض الأخبار الجيّدة |
Kötü bir adamı, iyi bir şey yapması için ikna etmenin nesi yanlış olabilir ki? | Open Subtitles | إقناع رجل سيء إلى عمل شيءٌ جيد... ماهو الخطأ في ذلك ؟ |
Hayır baba. Bunun iyi bir şey olduğuna beni ikna edemezsin. | Open Subtitles | كلا، يا أبي، لن تقنعني بأن هذا شيءٌ جيد |
Fakat bunun kariyerim için iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. | TED | لكن في مهنتي ذلك كان شيءٌ جيد . |
İnançlı olmak iyi bir şey. | Open Subtitles | الثِقَة شيءٌ جيد. |
Evet, sanırım bu ... iyi bir şey. | Open Subtitles | أذلِكَ شيءٌ جيد. أجل. |
Bu iyi bir şey mi? | Open Subtitles | وهل ذلك شيءٌ جيد ؟ |
Bu iyi bir şey olmayabilir. | Open Subtitles | ربما لا يكون ذلك شيءٌ جيد |
Biz... uh, iyi bir şey var. | Open Subtitles | نحن لدينا شيءٌ جيد |
Bu iyi bir şey, Caleb. | Open Subtitles | (هذا شيءٌ جيد يا (كايلب |
Danny, bu iyi bir şey. | Open Subtitles | داني)، هذا شيءٌ جيد) |
Ve bu iyi bir şey. | Open Subtitles | وهذا شيءٌ جيد. |
Ben de bilmiyorum. Ki bu güzel bir şey. | Open Subtitles | و لا أنا لديّ فكرة, و هذا شيءٌ جيد |
Orada iyi bir şeyler vardı. | Open Subtitles | كان هناك شيءٌ جيد. |