| Tekerlekli sandalyeye dönmemek hayatımdaki her şeyden daha önemli. | Open Subtitles | البقاء خارج الكرسي المتحرك هو أهم من أي شيء آخر في حياتي. |
| Hem de hayatım boyunca yaptığım her şeyden daha çok. | Open Subtitles | نادم جداً أكثر من ندمي على أي شيء آخر في حياتي |
| Dışarıdaki her şeyden daha gerçek. | Open Subtitles | هذا أكثر واقعية من أيّ شيء آخر في الخارج |
| Bir de kutuda bir şey daha olacak. | Open Subtitles | كما تعلمون ، هناك شيء آخر في هذا الصندوق |
| Gönderilen son mesajda bir şey daha varmış. | Open Subtitles | لقد كان هنالك شيء آخر في الرسالة الأخيرة |
| Eğer bu kafanda başka bir anlama geliyorsa belki de hiç sahip olmadığın bir şeyi istiyorsundur. | Open Subtitles | إذا أصبح هذا شيء آخر في رأسك ... ربما كنت في استيعاب شيء لم يكن لك. |
| Onun için dünyadaki her şeyden daha anlamlı olan kitabı bulmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تجدي كتاباً يعني له أكثر من أي شيء آخر في العالم |
| Ondan ve bu Allah'ın belası dünyadaki her şeyden daha önemli olan şey bana bir asistan mı bulmak. | Open Subtitles | أهمّ من ذلك، وأهمّ من أي شيء آخر في هذا العالُم الكئيب مهمتكم إيجـاد مساعدٍ لي |
| Bu aileyi dünyadaki her şeyden daha çok düşündüğümü biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تعلم أنني أهتم بشأن العائلة أكثر من أي شيء آخر في هذا العالم |
| Bu süpürgeyi almanı istiyorum çünkü benim için her şeyden daha değerlidir. | Open Subtitles | أريدك أن تحصلي على هذه المكنسة لأنها بالنسبة لي أغلى من أي شيء آخر في العالم |
| Sorun yok. Ama en çok istediğim şey her şeyden daha fazla istediğim şey son bir eğlence yaşamak. | Open Subtitles | لا بأس, ما أرغب به أكثر من أي شيء آخر في العالم |
| Senin, benim gözümde dünyadaki her şeyden daha değerli olduğunu söylemek istedim. | Open Subtitles | بأنك أهم شيء بالنسبة لي من أي شيء آخر في العالم |
| Mükemmel anne olamayabilirim, ama kızımı bu dünyada her şeyden daha çok seviyorum. | Open Subtitles | ربما انا لست بتلك الأم الكاملة، ولكني أحبها أكثر من أي شيء آخر في هذا العالم. |
| Mesela bu barda, gördüğüm tek bir şey var ve onu, dünyadaki her şeyden daha aydınlık ve daha net görüyorum. | Open Subtitles | مثل هنا في الحانة هناك شيء واحد أراه وهي اجمل واوضح من اي شيء آخر في العالم |
| Size olan sevgisi, bu dünyadaki her şeyden daha gerçek çünkü bu dünyaya ait değil. | Open Subtitles | حبها لك هو أكثر واقعية من أي شيء آخر في هذا العالم لأنه لا يأتي من هذا العالم. |
| Dosyanda, bakmanı istediğimiz başka bir şey daha var. | Open Subtitles | هناك شيء آخر في ملفك نريدك أن تلقي عليه نظرة |
| Seni arayan başka bir şey daha var çok kötü bir şey. | Open Subtitles | هنالك شيء آخر في الخارج يبحث عنكِ، شيء سيّئ جدًّا. |
| Ve Stephen, zamanında bir şey daha söylemişti. | Open Subtitles | و قال ستيفن شيء آخر في إحدى المرات |
| - Aslında telefonda bir şey daha vardı. | Open Subtitles | في الواقع، كان هناك شيء آخر في الهاتف |
| O kasette başka bir şey daha bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا شيء آخر في ذلك الشريط |
| Galiba o eş cinsel dünyasında başka bir anlama sahip. | Open Subtitles | أظن أن هذا شيء آخر في عالم المثليين. |