İşlerin çok karmaşık olduğunu söylediğini sanıyordum. Senin bir polis benimse muhabir olmam... | Open Subtitles | ظننتُكَ قلتَ بأنّ هذه العلاقة معقّدة جدّاً، كونكَ شرطيّاً وكوني صحفيّة |
İşlerin çok karmaşık olduğunu söylediğini sanıyordum. Senin bir polis benimse muhabir olmam... | Open Subtitles | ظننتُكَ قلتَ بأنّ هذه العلاقة معقّدة جدّاً، كونكَ شرطيّاً وكوني صحفيّة |
İnsanlar sana baktıklarında aşırı hevesli bir muhabir görüyorlar. | Open Subtitles | عندما يراكِ الناس يرون صحفيّة بالغة الحماسة |
Bize hikâyeyi anlatacak gerçek bir gazeteci buldum. | Open Subtitles | وجدتُ صحفيّة حقيقيّة لتُخبرنا القصّة. |
Austin'de epey ünlü bir gazeteci, ve bende onun doğrudan, kişisel e-posta adresi var. | Open Subtitles | - إنها مراسلة صحفيّة بارزة في أوستن ولديّ عنوان بريدها الإلكتروني الخاص بالاستعلامات العامة |
Sen bir... bir gazeteci misin? | Open Subtitles | هل أنتِ صحفيّة ؟ |
Son istediğim şey evimin, ailemin, benim etrafında gizlice dolanan bir muhabir. | Open Subtitles | "آخر ما ينقصني هو صحفيّة تفتّش حول منزلي وعائلتي" "وحولي" |
High Tech Quarterly'den bir muhabir. | Open Subtitles | صحفيّة من مجلة "التكنولوجيا العالية الفصليّة" |
Burada muhabir olarak değil, Joey'in kız arkadaşı olarak bulunuyorum. | Open Subtitles | لم آتِ بصفتي صحفيّة بل بصفتي خليلة (جوي) |
Konuştuklarınızı duydum. muhabir falan mısın? | Open Subtitles | {\pos(190,210)}سمعتُ سؤالك أأنت مراسلة صحفيّة أو ما شابه؟ |
Randall bana bugün içerisinde olacak bir gazeteci istediğini söylediğinde bunu tahmin etmemiştim. | Open Subtitles | هذا ليس ما ظننته، حين قال (راندال) أنّني يجب أن أكون صحفيّة مندمجة هذا اليوم. |
Seni iyi bir gazeteci yapan bu işte. | Open Subtitles | .هذا ما يجعلكِ صحفيّة جيّدة |