Bu kadar yakın çalışıp da iyi arkadaş Olmamak zaten mümkün değil. | Open Subtitles | ويكاد أن يكون من المستحيل العمل معاً دون أن نصبح صديقتين مقربتين |
Benim aklımda kalan, bana kanser tanısı konulduktan sonra arkadaş olduk. | TED | أنا أذكر أننا أصبحنا صديقتين بعد أن تم تشخيصي بالسرطان. |
Bu kadar farklı iki kızın nasıl arkadaş olduğunu anlayamıyorum. Şunu iyi anla. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل فتاتين مختلفتين و في نفس الوقت صديقتين |
İyi arkadaşız ve sürekli konuşuruz. | Open Subtitles | ونحن صديقتين جيدتين ونحن نتحدث طوال الوقت |
Leydi Mary, bizler çok iyi arkadaştık, hatırlıyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | سيدة ماري لقد كنا صديقتين جيدتين تذكرين ذلك, أليس كذلك؟ |
Bunu söylemene sevindim, Liesl. İyi iki arkadaş oluruz. | Open Subtitles | سعيدة أنك أخبرتني بهذا يا ليزيل سنكون فقط صديقتين عزيزتين. |
Bu yıl arkadaş olamadığımız için çok üzgünüm. | Open Subtitles | إنني أشعر بالأسى وحسب لأننا لا يمكننا أن نكون صديقتين هذه السنة. |
Çocuklarına hiçbir açıklamada bulunamayan eskiden iyi arkadaş olan iki kadın birden bire birbirine düşman kesiliyorlar. | Open Subtitles | امرأتين كانتا أعز صديقتين فجأة تحولتا الى أعداء ولاتعطيا ابنتهما سبباً |
Tamam arkadaş olmadığımızı biliyorum ama, o öldü. | Open Subtitles | اعلم اننا لم نكن صديقتين في النهاية لكنها ماتت |
İkimizin de kızı oldu ve arkadaş olduk. | Open Subtitles | كلتانا سترزق بفتاة, متحمّستين و اصبحنا صديقتين فحسب |
Kızlarımızın arkadaş kalmasına izin vermeyecek kadar bencil miydin? | Open Subtitles | هل انت انانية جدّاً لدرجة أنّك لم تدعي ابنتينا ان تصبحا صديقتين |
Fakat ailemi önemsediğin için burada değilsin ve kız kardeşimle sen, pek de arkadaş sayılmazsınız. | Open Subtitles | انكِ لست هنا لإنك مهتمه بعائلتي وانتي واختي لستما صديقتين |
Gerçek hayatta arkadaş olabilirmiydiniz sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدان انكما ستصبحان صديقتين في الحياة الحقيقة؟ |
Çok iyi arkadaş olduğunuz için, sana söylemiştir diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقد بما انكما كنتما صديقتين رائعتين هي ربما اخبرتك بكل شيئ |
Yani kendi kafamda nasıl arkadaş olduğunuzu anlayamasam da... | Open Subtitles | رغمَ أنّني أقسمُ بحياتي على أنني لستُ أفهمُ كيف لكما أن تكونا صديقتين |
İyi arkadaşız ve her şeyi plânladık. | Open Subtitles | نحن صديقتين ، وخططنا لهذا من قبل |
Eskiden çok iyi arkadaştık onu kupon biriktirmeye başlatan bendim ve bu büyük bir hataydı, çünkü böylece canavara dönüştü. | Open Subtitles | -حسناً، كنّا صديقتين مُقرّبتين ، وأنا التي وجّهتها للقسائم، الذي كان خطًأ كبيراً لأنّها أصبحت وحشاً. |
Gerçek ya da değil, kadının takipçisi çok. Onunla dost olsak iyi olur. | Open Subtitles | سواء أكان حقيقياً أم لا، لديها جمهور كبير لذا يفضل أن نكون صديقتين |
Eğer yanlışsam düzelt, ama siz en iyi arkadaşlar değil miydiniz? | Open Subtitles | صححي لي اذا كنت مخطئة ولكن, الم تكونا اعز صديقتين ؟ ما الذي ستفعلينه بخصوص هذا ؟ |
Siz ikiniz iyi arkadaştınız, değil mi? | Open Subtitles | لقد كنتما صديقتين مقربتين , أليس كذلك ؟ |
Onlar buraya daha yeni taşındılar. Britney'in sadece iki arkadaşı var. | Open Subtitles | بتني انتقلت لتوها الى هنا ولديها صديقتين فقط |
Başına ne talihsizlik gelmiş olursa olsun hala dostuz, değil mi? | Open Subtitles | مهما يحدث لكِ من سوء حظ فنحن لانزال صديقتين صحيح؟ |
Bu iki Kenyalı kadın en iyi arkadaşlardı, komşu köylerden fakat 10 yıldır birbirlerini görmüyorlardı çünkü tedavisi mümkün olan bir durum olan katarakt yüzünden kör olmuşlardı. | TED | هاتان السيدتان الكينيتان كانتا صديقتين من قرى متجاورة، لكنهما توقفتا عن رؤية بعضهما حرفياً منذ 10 سنوات، لأنهما أصيبتا بالعمى بسبب مرض قابل للشفاء، يسمى بالسَّاد. |
Senin için öldürürüm ama iki arkadaşın arasına girmem. | Open Subtitles | قد أقتل لأجلك, لكن لن أتدخل بين صديقتين مقربتين |
Kelly ve annem biz çocukken çok iyi arkadaşlarmış. Matt ve ben ilk öyle tanıştık. | Open Subtitles | (كيلى) و أمى كانتا صديقتين حميمتين هكذا تقابلنا أنا و (مات) أول مرة. |
Anladığımız kadarıyla ikisi de arkadaşınızmış. | Open Subtitles | نعلم أنهما كانتا صديقتين لكم |