"صرخت" - Traduction Arabe en Turc

• bağırdım
• bağırdığım
• bağırdı
• bağırdın
• bağırırsan
• çığlık attım
• çığlık attı
• bağırıp
• bağırmaya
• bağırıyordu
• bağırıyor
• bağırdığın
• bağırmıştım
• haykırdım
• bağırırken

Öyle bir şey. O durdu ben bağırdım. Nakittin var mı?
نوعاً ما، إنه السبت هناك، ولقد صرخت منزعجاً هل لديك نقود؟

Annesine söyledi. Annesi bana bağırdı ben de kızıma bağırdım, ve evden kaçtı.
و قامت بإخبار أمها, وأمها صرخت بي وأنا صرخت بإبنتي , فهربت ابنتي

Sırf 'Çok yaşa Stalin' diye bağırdığım için mi hapsedildim?
أنني سجنت فقط لأنني صرخت يحيا ستالين وتحيا الثورة العالمية؟

Tam bir balık haklamak üzereyken bağırdı büyük bir balıktı.
لقد صرخت عندما هممت بإطلاق الرمح على السمكة سمكة كبيرة

Oraya çıktığında, onu itti, ama bağıran sendin. - Neden bağırdın?
عندما وصلتِ إلى هناك , دفع بها من فوق البرج لكن أنتِ من صرخت , لماذا صرختِ ؟

Eğer işbirliği yapmazsan ya da bağırırsan seni susturmak zorunda kalacağım.
إذا لم تتعاونى أو صرخت فأنا مضطر لأن أسد فمك

Ben de imdat diye bağırdım. Beni ölüme terk etmenizi istemedim.
لذا, فقد صرخت طلبا للنجدة, ولم ارغب فى ان تتركانى هنا لأُقتل

Beni duyup duymadığını bilmiyorum, ama adamakıllı bağırdım.
لا أدرى إن كانت سمعتنى أم لا لكنى حقاً صرخت فى وجهها

Bu esnada, gemide kalanlara bağırdım.
فى تلك اللحظه صرخت تجاه النـاجين الباقيـن فـى القـارب

İngilizce bilmiyorlardı. bağırdım, çağırdım ama bu onların daha da heyecanlanmasına yol açtı.
صرخت وعويت,لكن إتضح أنه كلما زدت كلما أثيروا

Onları durdurmaya çalıştım. Beni dolaba kilitlediler. bağırdım, bağırdım kimse gelmedi.
حاولت منعهما، احتجزاني في الخزانة صرخت ولم يأت أحد

Tamam, dün sana bağırdığım için özür dilerim. Oldu mu şimdi?
حسناً، أنا آسفة لأني صرخت فيكِ أمس هل أنت راضية الآن؟

O Hintli herif esnemek için kalktığında bağırdığım için özür dilerim.
أنا آسف لأنني صرخت عندما ذلك الرجل من الهند نهض ليتمدد

Psikiyatrist, patronuma bağırdığım için ücretli izne çıkmam gerektiğini söylediğinde tekrar öfkelenmeye başladım.
عندما اخبرني الطبيب ان علي الغياب لأنني صرخت على رئيسي بدأت الغضب مرة اخرى

Annem dağınıklık için bana bağırdı Ama babam kızgın değildi.
أمى صرخت فىّ بسبب الفوضى و لكنه لم يكن غاضباً

bağırdın, öldün. Bu pisliği çıkarıyorum.
سأنزع هذا الشريط القذر عن فمك وإن صرخت ِ فسأقتلك

Ona bağırdın, ağzına geleni söyledin ve o bir şey demedi?
لقد صرخت فيها ، وقلت كل هذه الأشياء ، وهذا كل شئ ؟

bağırırsan seni sazan gibi deşerim sonra beş adım solundaki trene atlarım.
، إن صرخت سأنقض عليك مثل سمك الشبّوط . وسأصعد إلى القطار يسارك على بعد خمس خطوات

Daha da yaklaştım ve gerçekten çığlık attım.
و عندما أقتربت أكثر و أكثر , في الواقع صرخت

Yemin ederim, her pozisyonda çığlık attı.
أقسم لك، كلما أصبحت قذراً أكثر كلما صرخت أكثر.

Sonunda da bana bağırıp çağırdı, ağzına ne gelirse.
وأخيراً، صرخت في وجهي بالعديد من الكلمات

Ama birden düşüncelerim bana bağırmaya başladı.
و لكن و كأن أفكاري قد صرخت في وجهي فجأةً,

Sarhoş kızın teki bana bağırıyordu, ben de ona vurdum, bitti gitti.
صرخت فتاة ثملة في وجهي فضربتها. هذا كلّ شيء.

Göze çarpmayan bir harekettir, fakat iyi bir oyuncu bakması gerektiği yeri bilir. Ve sen bana elini gösterdin, hem de şöyle bağırıyor gibi...
إنها مبهمة، لكن اللاعب الجيد يعلم أن عليه البحث عنها وأنت أريتني خاصتك، بقدر ما صرخت عليّ

Sana karşı dürüst olmalıydım, seni sevdiğimi, spor salonunda bana ilk kez bağırdığın zaman söylemeliydim.
كانيجبأن أكونصادقاًمعك، أن أقول أنني معجب بك منذ المرة الأولى التي صرخت فيهاعليفي الناديالرياضي.

Soda kutusunu sehpaya koyduğunda, iz bıraktığı için sana bağırmıştım ya, geri alıyorum.
أتذكّر عندما تركت علبة الصودا على المنضدة الصغيرة وأفسدتها وحينها صرخت فيك؟ أعتذر عن كل هذا

"Bugün okyanusa adını haykırdım sonra da gülüşün tadında bir sandviç yedim."
"صرخت اسمك في المحيط اليوم، ثم أكلت شطيرة أن ذاقت مثل ابتسامتك."

Aslında bakarsan sana bağırırken bana söylemen gerekirdi.
لربما كنت تشاركيني هذه الحقيقة عندما صرخت فيك