"صلات" - Traduction Arabe en Turc

• bağlantıları
• bağlantısı
• bağlantı
• bağı
• Bağlantılarım
• bağlantılı
• bağlantıların
• bağ
• bağlantılar
• bağlantılarını

günlük eşyalarda gizli bağlantıları bulmak derin bir şekilde anlam içerebilir.
إنه يوضح أن إيجاد صلات مخفية في أشياء يومية يمكنُ أن يتردد صداها بعمق.

Hepsinin uluslararası bağlantıları vardı. Ortak noktaları bu.
وكلها قضايا ذات صلات عالمية وهذا هو أول الخيط في مهمتنا

Bill Williams'ın, ailesi sayesinde CIA ile bağlantısı var.
بيل وليامز له صلات مع وكالة المخابرات المركزية من خلال عائلته

Her yeni bir şey öğrendiğimizde, yeni bir nöral bağlantı, yeni sinaps yaratıyoruz ve güçlendiriyoruz.
في كل مرة نتعلم فيها شيئاً جديداً، نقوم بخلق وتقوية صلات جديدة بين الخلايا العصبية، مكونين تشابكات عصبية جديدة.

SCLC'nin de Komünistlerle bağı var.
مؤتمر قادة المسيحيّين الجنوبيّين له صلات مباشرة بالكتلة الشيوعية.

Ardından bana mafyayla Bağlantılarım olduğunu söylediler.
وبعد ذلك يقولون لي أنّها على صلات بجمعيات الثالوث

Onları belirleyip altetmeyi denedik, ama yüksek seviyelerde bağlantıları var.
لقد حاولنا التعرف عليهم , والإطاحة بهم لكن , لديهم صلات عاليه

Bir kilometre uzunluğunda sabıka kayıtları var ve sınırın iki yakasındaki cinayetlerle de bağlantıları olduğundan şüpheleniliyor.
ولهم صلات مشكوكة بجرائم القتل التي تحصل على الجانبين للحدود

Çok sağlam bağlantıları vardı. Karizmatik ve çekici bir adamdı.
كانت له صلات عديدة, وله كريزما مرحة جذابة,

Bu politikayla ilgili. A.M.A.K. zengin, acımasız ve iyi bağlantıları var.
هذا أمر متعلّق بالسياسة فمنظمة مكافحة الأوبئة أثرياء، قساة ولهم صلات كبيرة

Güney Hıristiyan Liderliği Birliği'nin doğrudan Komünist Parti bağlantıları var.
دعني أخبرك أمراً، مؤتمر قادة المسيحيّين الجنوبيّين له صلات مباشرة بالكتلة الشيوعية.

Üçü de Doğu Avrupa'yla bağlantıları olan güçlü oyuncular.
الثلاثة لاعبون مهمون مع صلات في اوروبا الشرقية

Bu bize 6 ihtimal bırakır ve sadece bir tanesinin orduyla bağlantısı var.
واحدة فقط منها لها صلات عسكرية تيتير للبلاستيك

Kendisini Kolombiya'da uyuşturucu bağlantısı olan bir
لقد تظاهر بأنه رجل عصابة. ولدية صلات في كولومبيا.

Memleketi yada terör örgütüyle bağlantısı yok.
ولكن لا شئ عند الأمن القومي و لا توجد أي صلات مع شبكات الإرهاب

Görünmeyen şeyleri söylemek kadar önemli bir şey varsa o da görünmeyenleri görsel bağlantı kurarak bulma becerisidir.
الآن، تتساوى أهمية ذكر ما هو غير موجود مع القدرة على إيجاد صلات بصرية حيث قد لا تكون ظاهرة.

Her şeyle bağlantı kuran adam vurulmayla basit bir akıl karışıklığı arasında kuramıyor mu?
الرجل الذي يرى صلات بين كل شئ لا يرى صلة بين الإصابة بالرصاص و اضطرابات بالمخ؟

Ev adresleri, kişisel geçmişleri en sevdiği renkler arasında bağlantı bile yok.
لا صلات بين عناوين بيوت الضحايا ولا ماضيهم

Kan bağı beni yüz üstü bırakınca onlarla orta yolu bulmaya çalışmam.
حين تخذلني صلات الدم، فلا أتروّى لأعاملهم بالمنطق

Benim sağlam Bağlantılarım oldu, mafya çevresine girdim. Sen kimlerle takılıyorsun?
أنا أعرف ناس ذوي صلات قوية من تعرف أنت؟

FBI'ın, sizinle bağlantılı olan yasa dışı bir dizi potansiyel işlemlerden bilgisi var.
المباحث الفيدرالية على علم بعدد العمليات الغير قانونية المحتملة التي لها صلات بكِ

Maktullerin bir çoğuyla bağlantıların var. Sen de Rahibe Teresa sayılmazsın.
لديك صلات بمعظم الضحايا "ولستَ بصلاح "الأم تيريزا

"Zissou'nun deniz hayatıyla arasında... "...neredeyse sihirli bir bağ var.
زيسو تقريباً لديه صلات سحرية مع عالم البحار

Herkesin anlaşmasını ve aynı fikirde olmasını istiyoruz, iş arkadaşlarıyla daha derin bağlantılar kurmalarını.
إننا نريد أن نضمن أن الجميع مواكبون لبعضهم البعض، ويكوّنون صلات أعمق مع زملائهم.

Bir takip hattı kuracağız, ajanlarımız da terörizm ve organize suç bağlantılarını inceliyor.
سنتتبع أثر الهاتف ولدي عملاء بالفعل يبحثون عن صلات بالإرهاب والجريمة المنظمة.