günlük eşyalarda gizli bağlantıları bulmak derin bir şekilde anlam içerebilir. | TED | إنه يوضح أن إيجاد صلات مخفية في أشياء يومية يمكنُ أن يتردد صداها بعمق. |
Hepsinin uluslararası bağlantıları vardı. Ortak noktaları bu. | Open Subtitles | وكلها قضايا ذات صلات عالمية وهذا هو أول الخيط في مهمتنا |
Bill Williams'ın, ailesi sayesinde CIA ile bağlantısı var. | Open Subtitles | بيل وليامز له صلات مع وكالة المخابرات المركزية من خلال عائلته |
Her yeni bir şey öğrendiğimizde, yeni bir nöral bağlantı, yeni sinaps yaratıyoruz ve güçlendiriyoruz. | TED | في كل مرة نتعلم فيها شيئاً جديداً، نقوم بخلق وتقوية صلات جديدة بين الخلايا العصبية، مكونين تشابكات عصبية جديدة. |
SCLC'nin de Komünistlerle bağı var. | Open Subtitles | مؤتمر قادة المسيحيّين الجنوبيّين له صلات مباشرة بالكتلة الشيوعية. |
Ardından bana mafyayla Bağlantılarım olduğunu söylediler. | Open Subtitles | وبعد ذلك يقولون لي أنّها على صلات بجمعيات الثالوث |
Onları belirleyip altetmeyi denedik, ama yüksek seviyelerde bağlantıları var. | Open Subtitles | لقد حاولنا التعرف عليهم , والإطاحة بهم لكن , لديهم صلات عاليه |
Bir kilometre uzunluğunda sabıka kayıtları var ve sınırın iki yakasındaki cinayetlerle de bağlantıları olduğundan şüpheleniliyor. | Open Subtitles | ولهم صلات مشكوكة بجرائم القتل التي تحصل على الجانبين للحدود |
Çok sağlam bağlantıları vardı. Karizmatik ve çekici bir adamdı. | Open Subtitles | كانت له صلات عديدة, وله كريزما مرحة جذابة, |
Bu politikayla ilgili. A.M.A.K. zengin, acımasız ve iyi bağlantıları var. | Open Subtitles | هذا أمر متعلّق بالسياسة فمنظمة مكافحة الأوبئة أثرياء، قساة ولهم صلات كبيرة |
Güney Hıristiyan Liderliği Birliği'nin doğrudan Komünist Parti bağlantıları var. | Open Subtitles | دعني أخبرك أمراً، مؤتمر قادة المسيحيّين الجنوبيّين له صلات مباشرة بالكتلة الشيوعية. |
Üçü de Doğu Avrupa'yla bağlantıları olan güçlü oyuncular. | Open Subtitles | الثلاثة لاعبون مهمون مع صلات في اوروبا الشرقية |
Bu bize 6 ihtimal bırakır ve sadece bir tanesinin orduyla bağlantısı var. | Open Subtitles | واحدة فقط منها لها صلات عسكرية تيتير للبلاستيك |
Kendisini Kolombiya'da uyuşturucu bağlantısı olan bir | Open Subtitles | لقد تظاهر بأنه رجل عصابة. ولدية صلات في كولومبيا. |
Memleketi yada terör örgütüyle bağlantısı yok. | Open Subtitles | ولكن لا شئ عند الأمن القومي و لا توجد أي صلات مع شبكات الإرهاب |
Görünmeyen şeyleri söylemek kadar önemli bir şey varsa o da görünmeyenleri görsel bağlantı kurarak bulma becerisidir. | TED | الآن، تتساوى أهمية ذكر ما هو غير موجود مع القدرة على إيجاد صلات بصرية حيث قد لا تكون ظاهرة. |
Her şeyle bağlantı kuran adam vurulmayla basit bir akıl karışıklığı arasında kuramıyor mu? | Open Subtitles | الرجل الذي يرى صلات بين كل شئ لا يرى صلة بين الإصابة بالرصاص و اضطرابات بالمخ؟ |
Ev adresleri, kişisel geçmişleri en sevdiği renkler arasında bağlantı bile yok. | Open Subtitles | لا صلات بين عناوين بيوت الضحايا ولا ماضيهم |
Kan bağı beni yüz üstü bırakınca onlarla orta yolu bulmaya çalışmam. | Open Subtitles | حين تخذلني صلات الدم، فلا أتروّى لأعاملهم بالمنطق |
Benim sağlam Bağlantılarım oldu, mafya çevresine girdim. Sen kimlerle takılıyorsun? | Open Subtitles | أنا أعرف ناس ذوي صلات قوية من تعرف أنت؟ |
FBI'ın, sizinle bağlantılı olan yasa dışı bir dizi potansiyel işlemlerden bilgisi var. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية على علم بعدد العمليات الغير قانونية المحتملة التي لها صلات بكِ |
Maktullerin bir çoğuyla bağlantıların var. Sen de Rahibe Teresa sayılmazsın. | Open Subtitles | لديك صلات بمعظم الضحايا "ولستَ بصلاح "الأم تيريزا |
"Zissou'nun deniz hayatıyla arasında... "...neredeyse sihirli bir bağ var. | Open Subtitles | زيسو تقريباً لديه صلات سحرية مع عالم البحار |
Herkesin anlaşmasını ve aynı fikirde olmasını istiyoruz, iş arkadaşlarıyla daha derin bağlantılar kurmalarını. | TED | إننا نريد أن نضمن أن الجميع مواكبون لبعضهم البعض، ويكوّنون صلات أعمق مع زملائهم. |
Bir takip hattı kuracağız, ajanlarımız da terörizm ve organize suç bağlantılarını inceliyor. | Open Subtitles | سنتتبع أثر الهاتف ولدي عملاء بالفعل يبحثون عن صلات بالإرهاب والجريمة المنظمة. |