"ضعيفًا" - Traduction Arabe en Turc

    • zayıf
        
    • güçsüz
        
    • aciz
        
    • zayıftı
        
    • savunmasız
        
    • zayıfsın
        
    • güçsüzleşti
        
    Depresyondaysınız, anksiyete hâlindeyseniz zayıf ya da aklınızı kaçırmış değilsiniz, parçaları bozulmuş bir makine değilsiniz. TED إذا كنت مصابًا بالاكتئاب، أو كنت تعاني من القلق، فأنت لست ضعيفًا أو مجنونًا، ولست آلةً تعطلت أجزاؤها.
    Ben, bu çeltik gibi zayıf doğmuşum, peder. Open Subtitles ، لقد وُلدتُ ضعيفًا أيها القديس كهذا الأرز
    Çocukken annem, babamı zayıf düşürmeyi öğretirdi bana. Open Subtitles عندما كنت صغيرًا، كانت أمي تحسبني مقدسًا، وأبي يحسبني ضعيفًا
    Grubu tamamladığı kişiler hemen hemen her zaman güçsüz olur. Open Subtitles يكون الشخص الذي يكمل المجموعة في الغالب ضعيفًا
    Birçok Demokratın onu inanılmaz aciz görmesinin sebebi bu. Open Subtitles لهذا الكثير من الديموقراطيين يظنّونه ضعيفًا لدرجة صادمة.
    Ayak hareketlerim iyiydi ama saldırım oldukça zayıftı. Open Subtitles حركات القدم كانت جيّدة لكن الهجوم كان ضعيفًا
    Fosil yakıtlara bağımlılık bir ülkeyi savunmasız hâle getiriyor. TED الاعتماد على الوقود الأحفوري يجعل البلد ضعيفًا.
    Hayır çünkü eğer ona söylemiş olsaydın zayıf gözükecektin. Open Subtitles لا ، ولكن لأنك اذا أخبرتها ستبدو ضعيفًا أمامها
    Zalim olmak, zayıf olmaktan iyidir. Open Subtitles من الأفضل أن تكون قاسيًا عوضًا عن ضعيفًا
    Kararlarını sorguluyorlar. zayıf görünmeni sağlıyorlar. Open Subtitles إنّهم يُشكّكون في قراراتك، ويجعلونَك تبدو ضعيفًا.
    Kendini zayıf ve kafası karışık biri gibi görürdün ama bence sorgulamaya cesaret ettiğin için korkusuz biriydin. Open Subtitles رأيت نفسك ضعيفًا ومتناقض، ولكن بالنسبة لي أراك شجاع لأنكَ تجرأت على التشكيك.
    Merhamet seni zayıf düşürür. Aile seni zayıf düşürür. Open Subtitles الرحمة تجعلك ضعيفًا، والعائلة تجعلك ضعيفًا.
    Eğer gerçekten zayıf olduğumu düşünseydin elimdeki silahı almaya yeltenirdin. Open Subtitles لو حسبتني ضعيفًا فعلًا، لانتزعت هذا السلاح من يدي.
    zayıf bir velettin. Seni güçlendirmeye çalıştım. Open Subtitles لقد كنت طفلًا ضعيفًا وصغيرًا وكنت أحاول أن أجعلك قويًا
    Khruschev Kennedy'nin zayıf olduğu kanaatine varmıştı. Open Subtitles وخلص خروشوف من ذلك أن كينيدي كان ضعيفًا
    Ve bu seni zayıf ya da değersiz kılmaz. Open Subtitles وهذا لا يجعلك ضعيفًا أو تافهًا.
    Ve bu seni zayıf ya da değersiz kılmaz. Open Subtitles وهذا لا يجعلك ضعيفًا أو غير صالح.
    Bu tehlikeyi ortadan kaldırmazsam, güçsüz görünürüm ve o zaman her şey harap olur. Open Subtitles إن تركت ذاك التهديد مستمر، فسأبدو ضعيفًا وبعدها ستتداعى الأمور كلها
    Bırakalım kullansın. güçsüz, savunmasız olacaktır. Ve bu onu öldürmem için bir fırsat olur. Open Subtitles سندعه يستخدمها وسيصبح ضعيفًا واهنًا، عندئذٍ تحين فرصتي لقتله.
    Şimdi ya bunu geri yollayarak kıllık yapabilirim. Ya da önüme geleni yiyip, aciz bir adam gibi görünebilirim. Open Subtitles إذا أكن الحقير وأعيده، أو أكله وأبدو ضعيفًا.
    Çok iyi bir adamdı ama zayıftı. Open Subtitles كان صلحًا، لكنّه كان ضعيفًا.
    İyi de olsa kötü de olsa. savunmasız birisine kötü niyetle saldırırsanız auranızı öldürmek için kullanabilirsiniz. Open Subtitles عامة لو هاجمتم شخصًّا ضعيفًا بنيّة خبيثة فإن المشاعر المُنبعثة ستقتله.
    Eskiden zayıftın, şimdi daha da zayıfsın. Open Subtitles إنّك كنت ضعيفًا من قبل، وأنت الآن أضعف.
    Şuna biraz tereyağı ver anne. İyice güçsüzleşti. Open Subtitles أعطيه المزيد من الزبد يا أمي فقد أصبح ضعيفًا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus