Çalıntı bir mal bulmadığımız sürece korsanlarla iş yapmadığını bilip kendi yolumuza gideceğiz. | Open Subtitles | طالما لم نجد أيّ بضاعة مسروقة مَن قبل القراصنة، حينها سنذهب في سبيلنا |
Tesniye'ye göre bir çocuk, eşek veya köleyle olmadığı sürece tabii. | Open Subtitles | طالما لم يكن ذلك مع طفل أو حمار طبقاً للقانون اليهودي |
Bana olan borcuna sadık olduğun sürece. Sadece bir dikkatsizlik olduğuna eminim. | Open Subtitles | طالما لم تنس إلتزامك لى فأنا واثق أن هذا مجرد سهو |
Havalandırmalı ve porselen kaplamalıdır,... orada çok güvendeydi... tabi içeriye kimse girmediği sürece. | Open Subtitles | إنها مجهزة وبها تهوية وكان بأمان تام طالما لم يدخل عليه أحد |
Peki, tamam. Yanımıza yaklaşmadığı sürece iyi sayılırız. | Open Subtitles | إننا بخير، طالما لم تقترب منا سنكون بخير |
Yanımıza yaklaşmadığı sürece güvendeyiz demektir. Atçılık oynayayım. | Open Subtitles | إننا بخير، طالما لم تقترب منا سنكون بخير |
Bir sınır hattı olduğunu düşünmemi istediler tüm vadiyi çevreleyen yolla genişletilmiş şekilde bu sınırı geçmediğim sürece, yalnız kalabilecektim. | Open Subtitles | لقد قالو لي تخيّل الخطّ الذي يمتدّ على مدى النهر طالما لم أعبره، سيبقونني لوحدي |
Aptalca bir şey yapmadığın sürece tüm bunları halledebilecek kişiler. | Open Subtitles | بعض الاشخاص بامكانهم ان يذهبوا بكل شىء الى الخفاء طالما لم تفعل اى شىء غبى |
Tabii okul yönetimi toplantısına geç kalmadığın sürece. | Open Subtitles | طالما لم تتأخر على إجتماع مجلس إدارة المدرسة |
Bungee jumping ipini takmadığın sürece bir sorun olmaz, tamam mı? | Open Subtitles | عزيزي ،ستكون على ما يرام طالما لم تفعل ذلك الشئ بحبال القفز المطاطية ،حسنا؟ |
Tuz hattı bozulmadığı sürece en güvenli yer burası. | Open Subtitles | طالما لم يتم قطع الخط الملحي فهذا هو المكان الأكثر أماناً |
Hubble'ı yeni pozisyonuna sokuyoruz. TDRSS sistemi çalıştığı sürece elbette ... | Open Subtitles | نحن نقوم بهذا طالما لم يتضرر جهاز الرصد بالأمواج |
Onun burada kalmasını istedim, babam da "Ben görmediğim sürece olur." dedi | Open Subtitles | اردتها ان تكون هنا ابي قال حسنا طالما لم يراها |
Söylemeyeceğim de. Başka bir eşya daha kaybolmadığı sürece kimseye bir şey söylemeyeceğim. | Open Subtitles | ولن أفعل ، لن أخبر أي احد طالما لم يفقد شيء آخر |
Ancak şahıs, ne kendisi ne de toplum için bir tehdit teşkil etmediği sürece dilerse gidip bütün parasını dünyanın en büyük şapkasını almaya harcayabilir. | Open Subtitles | ولكن نأمل بأن لا يفعل, لأنه طالما لم يكن خطراً على نفسه وعلى الاخرين, يمكنه أن يخرج ويشتري أكبر قبعة في العالم, إذا أراد ذلك |
Bu tamamen normal bu konuda eşek gibi davranmadığın sürece | Open Subtitles | وهو أمر طبيعي للغاية طالما لم تتصرف بحماقة حوله. |
Sen anlatmadığın sürece kimse seni benimle ilişkilendiremez. | Open Subtitles | لاأحد يعرف علاقتي بكِ طالما لم تخبري الناس عنا |
Bana oya mâl olmadığı sürece ne istersen yap. | Open Subtitles | اياً كان ماتفعله طالما لم تخسر اي منتخب ٌ لي |
Kimse cesedi bulmadığı sürece sıkıntımız yok. | Open Subtitles | طالما لم يعثر أحد على الجثة فنحن في أمان. |
O da aynı şeyleri hissettiğini söylemediği sürece tek yapabileceğin öyle anlarla yetinmek. | Open Subtitles | لذا طالما لم تخرج وتقول أنها تبادلك نفس الشعور، كل ما يمكنك فعله هو الإحتفاظ بتلك اللحظات |