Kesinlikle. Bütün Red Star uydularında evrensel konum sistemleri var. | Open Subtitles | طبعا كل اقمار ريد ستار الاصطناعية تحوى أنظمة تحديد المواقع |
Bunları Kesinlikle yapmayız, Temple Bar bölgesinde oldukça hovarda bir gece geçirmiş olsak bile. | TED | نحن لا نقوم بهذا طبعا بالرغم من أن الليل في مقاطعة تيمبل بار يمكن أن يكون جامح للغاية. |
Tabiki, En büyük kadeh kaldırışım yarın düğünde olacak, bu sadece küçük bir tane veya Melba kaldırışı, Eğer yaparsanız. | Open Subtitles | طبعا نخبى الكبير سيكون غدا فى الزفاف لذلك فإن هذا نوع من النخب الصغير إذا شئتم |
Tabiki resmi olarak bildirilmeyecek ama dedikodular yayılacak. | Open Subtitles | طبعا هذا لن يعلن بشكل رسمي لكن الشائعات ستنتشر |
- Elbette biri biliyor! Ben biliyorum! Onunla yalnız kalmak istiyor. | Open Subtitles | طبعا أحدهم يعرف، أعرف إنه يريد أن ينفرد بها |
- Grace, gelip şu keke bakar mısın? - Tabii canım. Gelirim. | Open Subtitles | جريس هل يمكنك ان تتفقدى الفطيرة طبعا, عزيزتى |
Tabii ya, sırdı değil mi, o yüzden söylemezsiniz. | Open Subtitles | طبعا. إنّها علاقة سرّية، لذا لن تُخبرني على أيّ حال. |
tabii ki bu kadar karışıklığın içinde yapılanlar ulvi bir görevdi değil mi? | Open Subtitles | طبعا ،هذا نوع من الحماس أوصلنا إلى هذه الفوضى ، أليس كذالك ؟ |
Bana gelince, tabi ki, vücut dilime tamamen inanmam lazım. | TED | و بالنسبة لي طبعا علي ان اثق تماما بلغة الجسد |
Onu davet edersen Kesinlikle gelir. | Open Subtitles | طبعا ستأتى. لو وجهت لها الدعوة، فستذهب بالتأكيد |
Kesinlikle. Çocuk 800 aldı. Al sana uşak. | Open Subtitles | طبعا تحتاج ، فقد حصلت على 800 هاهو خادمك |
Eğer böyle şeyleri seviyorsan sorun değil ve Kesinlikle yarasaya dönüşemiyorum. | Open Subtitles | المسيح المصلوب ؟ نعم إذا كانت تعجبك تلك الاشياء اوه وانا طبعا لا أستطيع التحول إلى مضرب |
onu tanımıyorsun ama tanısaydın onu Kesinlikle severdin çünkü Norah'ı sevmeyen yoktur, ...ve hiç yapmayacağı bir şekilde bu gece beni yalnız bıraktı. | Open Subtitles | طبعا أنت لا تعرفها لكنك ستحبها فعلا.. كل أحد يحب نورا |
Hiçbir şey kısmını yani. Kesinlikle uyuma kısmını değil. | Open Subtitles | الجزء المتعلق بلاشيء طبعا , وليس الجزء المتعلق بالنوم |
Bu olayda, milyonlarca parçaya ayrılmış... bunun bıçak olduğunu hiçkimse anlayamazdı, benim dışımda, Tabiki. | Open Subtitles | في هذه الحالة, تكسر إلى مليون قطعة, ولن يعرف أحد أنه كان سكينا باستثنائي, طبعا |
Tabiki Lancelot ve Prenses Euphemia'da hazır olmalı. | Open Subtitles | طبعا لانسيلوت وصاحبة السمو الأميرة يوفيميا يجب أن يكونوا حاضرين |
- Evet, Tabiki, zor olsada bekleyebilirim | Open Subtitles | نعم ، طبعا ، أنا لا يمكن أن انتظر كى اراكى. |
- Elbette, tanıyorum komutanım. | Open Subtitles | نعم.. طبعا أعرفه يا سيّدى هل يعرف أين هو؟ |
- Elbette. - Trene yetişmek için koşmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | طبعا - كان لابد وان اجري لكي اتبع القطار - |
- Doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapıyordum. - Tabii ki öyle. | Open Subtitles | كنت على هذا النهج لوثوقي بذلك - طبعا أنت كذلك - |
- Olur mu? - Tabii, tabii, nasıl istersen. Çünkü bu evin patronu artık sensin. | Open Subtitles | طبعا ، كما ترغبين أنت سيدة المنزل الآن |
Tabii ya, o sizden çok daha zeki. | Open Subtitles | طبعا هربت لأنها أذكى منك بكثير |
Şimdiye dek hiç kimse beni dinlemedi, hiç. Şimdi ise tabii ki dinliyorlar. | Open Subtitles | لا أحد يستمع لي أبداً ، أبداً والآن ، طبعا ، يستمعون إلي |
Bizler, tabi ki, şu anda Dünya'nın yer çekimi alanındayız. | TED | طبعا جميعنا عالقون في حقل جاذبية الأرض في هذه اللحظة. |