Önündeki kaldırımda 200'e yakın yıldızın el ve ayak izleri bulunuyor. | Open Subtitles | والرصيف الموجود بالأمام يحمل طبعات أيدي وأقدام ما يقارب 200 نجم |
Birçok ölü adamın ayak izleri var bu duvarda. | Open Subtitles | هناك الكثير من طبعات أقدام أناس قد ماتوا هنا فوق الجدار |
Şişe kapağı gibi çürükler, hava deliği yanıkları, yüzgeç izleri. | Open Subtitles | كدمات وحروق بأنوف الدلافين، طبعات الزعانف |
Tavan arasından yerden aldığım ayakkabı izi örneğini incelediğimde, belirli bir yön buldum. | Open Subtitles | عندما قمت برفع أثار الخطوات من مسرح الجريمة وجدت طبعات لأقدام متعددة الأتجاهات |
Bu çok bozulmuş, bundan bir parmak izi alabileceğimizden şüpheliyim. | Open Subtitles | هذا مشوّهُ جداً، أَشْكُّ في سَأُصبحُ أيّ طبعات مِنْ منها. |
Yüzeyde buraya doğru gelen izler yok. | Open Subtitles | ماذا؟ لا يوجد طبعات سطحية مقتربة |
Ayak izi, parmak izleri kadar güvenilirdir. | Open Subtitles | طبعات الأقدام غالباً موثوقة مثل بصمات الأصابع و كل خطوة تحكي قصة |
Laboratuarımız mihrapta bot izleri ve boya izi buldu. | Open Subtitles | و مختبرنا حدد طبعات أقدام و بقايا طلاء بجانب المذبح |
Ayak izleri koşuyor gibi görünüyor şarabın içinden geçmiş. | Open Subtitles | طبعات أقدات قفز وسرعة عبر النبيذ .. الضحية كان ينجوا بحياته |
Verdiği her kararı adeta kaydediyormuş gibi geride ayak izleri bırakır; | Open Subtitles | فإنه يترك طبعات قدمه، التي تعبر عن كل قرار اتخذه |
Ayak izleri, el izleri. Bir şey görünce tebeşirle etrafını çiz. | Open Subtitles | طبعات أقدام طبعات أيدي عندما نرى شيء نضع دائرة بالطباشير |
- Burada bir takım ayakkabı izleri buldum, sanırım burada kurbanla birlikte olan birisine ait. | Open Subtitles | هيي، حصلت على بعض طبعات جزئية لحذاء لمن كان هنا مع ضحيتنا |
Parmak izi yok, zorlama yok, hiçbir şey kayıp değil. | Open Subtitles | لا طبعات صالحة للإستعمال لا دخول forceable، فقدان لا شيء |
Buz kırıcısında da parmak izi yok. Herhangi bir Kmart Market'ten bir tane edinebilirisin. | Open Subtitles | لا طبعات على معول الثلج، أمّا أنت تستطيع إلتقاطه بأي كارت |
Parmak izi yok. Forensics üzerinden kalıplanmış küçük bir parça aldı. | Open Subtitles | لا طبعات عليه ,مكشوط قليلا ومغطى بقيته بهذا السواد |
Geniş yanaklar, derin dişler dar lastik izi. | Open Subtitles | طبعات خطى خفيفة , إطارات محدبة عرض المسار ضيق |
Yani, bi kere onunla yatmazdım, ama... aynı DNA, farklı izler. | Open Subtitles | أَعْني، أنا لَنْ يَكونَ عِنْدي نَامَ مَعه أولاً، لكن... دي إن أي نفسه، طبعات مختلفة. |
Saç ve lif döküntüleri umut verici ama adam hiç iz bırakmamış. | Open Subtitles | سحب الشعر والليف بعض الوعد القطع، لكنّه لم يترك أيّ طبعات. |
Sadece sizin ve bahçıvanın ayakkabı izlerini bulduk. | Open Subtitles | طبعات الأقدام التي وجدناها تخصك انت و البستاني فقط |
En azından bana Gordon Wallace'ın parmak... izleriyle olay yerindeki parmak izlerini karşılaştırma iyiliğini yap. | Open Subtitles | على الأقل يَعمَلُ ني المجاملةُ لركض طبعاتِ جوردن والاس ضدّ أيّ طبعات وَجدتْ في مشهدِ الجريمةَ. |