Anjali'nin ayyaş babası, çocuğunu pornografi sektörüne sattı. | TED | وأما والد أنجلي فقد كان سكير باع طفلته من أجل مواد إباحية |
Öpüştüysek ne olmuş? Bir haftadır çocuğunu tedavi ediyorum. | Open Subtitles | ماذا، لقد قبلنا بعضنا لقد كنت أعالج طفلته لمدة أسبوع |
Bir çocuğu bu kadar seven bir adam, gerçekten iyi birisi olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن هناك أشياء جميلة كثيرة في رجل يحب طفلته بهذا القدر |
Onun tek çocuğu. Yetim kalıp bale yurduna geldiğinde yedi yaşındaydı. | Open Subtitles | طفلته الوحيدة، تيتمت في السابعة ثم جاءت لتسكن وتتدرب في مساكن الباليه |
Bir gün kızı onun iyi bir şeyler yaptığını anlayacak. | Open Subtitles | شيئ ما تستطيع طفلته الإشارة إليه قائلة بأنه فعل شيئاً جيداً |
Oh tabi, 8 yaşındaki çocuğunun olası karın ameliyatı var | Open Subtitles | أجل، طفلته ذات الـ8 أعوام لديها حالة بطن جراحية محتملة. |
911'i arayan adam çocuğunu bırakmaya gelip Maxine'i odasında bulmuş. | Open Subtitles | الرجل الذي اتصل بالطوارئ 911 اتى الى هنا ليوصل طفلته وجد ماكسين هنا في غرفة نومها |
Bunu dediğim için nefret edeceksin ama paramı deliliğe yatırıyorum. Ne tür bir insan, çocuğunu fırına koymaya kalkışır? | Open Subtitles | من الواضح أن مجنونه، أي شخص يمكن ان يكون طبيعيا ويضع طفلته داخل الفرن؟ |
Louis yalnızca gayrı meşru çocuğunu saklıyordu. | Open Subtitles | لويس كان يحاول اخفاء قصة طفلته الغير شرعية |
çocuğunu bir kazada kaybetmişti. 10 yaşındaydı. Sonra da içkiye boyun eğdi. | Open Subtitles | قتلت طفلته في حادث، وكانت في الـ 10 ربيعاً بعد ذلك، ألقى نفسه بالحبّ مع زجاجة الخمر |
çocuğunu taşıyacağıma, ve onun istediği gibi yetiştireceğime söz verdim. | Open Subtitles | وعدت أن أحمل طفلته وأربيها لتكون له. |
Öyle zeki ki tek çocuğu penceresinin önünden kaçırıldı. Evet, yapacağım. | Open Subtitles | لامع لدرجة أنه لم لم يلحظ بأن طفلته الوحيدة قد اختطفت مباشرة أمام نافذته |
Bana tatlı çocuğum dedi, onun güzel çocuğu ama yine de bir çocuk ve beni reddetti. | Open Subtitles | لقد كان يدعوني طفلته الحلوة, طفلته البديعة, ولكن طفلة لا أقل ولا أكثر, ورفضني. |
Evin tek çocuğu. Evden ayrılıyor. | Open Subtitles | إنها طفلته الوحيدة، وهي تعتزم مغادرة المنزل. |
Bir baba kızı yalan söylediğinde bunu bilir, bebeğim. Bu çok kırıcı. | Open Subtitles | الأب يعرف عندما تكذب طفلته عليه، وهذا يكسر الفؤاد |
Bir keresinde adamın birini, kızı yarışmayı kazansın diye şehvetli bir General'le yemeğe satmıştım. | Open Subtitles | لقد بعت رجل مرة لتناول العشاء مع الجنرال لمساعده طفلته في الفوز |
Babam hâlâ beni küçük kızı olarak görür. | Open Subtitles | لا زال أبيّ يعتقد بأنني طفلته المدلله الصغيره |
çocuğunun hayatında onun için her zaman bir yer olacaktır. | Open Subtitles | حسنا,سيكون هناك مكان له دوما في حياة طفلته |
Kardeşimin göğsünde doğaüstü bir işkence aleti gömülü ve çocuğunun annesinin de nerelerde olduğu meçhul. | Open Subtitles | لدى أخي آداة تعذيب سحريّة مطمورة في صدره. وام طفلته مختفية على نحوٍ غامض. |
Huzur içinde yatsın, baban küçük Kızının evlendiğini görmek isterdi. | Open Subtitles | ابيـك,ثرا الله روحه,يريد ان يرى طفلته الصغيره متزوجه |
Korkmuş bir çocuğa, bebeğini feda etmesini nasıl söylersin? | Open Subtitles | كيف يمكنكِ اخبار طفلة خائفة بأن يهب طفلته لشخص آخر؟ |
Belki bebeği o kampta ölüyor. Belki kızına tecavüz edildi. | Open Subtitles | ربما ماتت طفلته الرضيعة في ذلك المخيم ربما تعرضت ابنته للاغتصاب |