Biliyorum, ben sadece tatmin edilememiş çocukluk dönemimi, esprili tarafımla kapatmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ، كُنْتُ فقط أَختفي وراء النكتةَ لإخْفاء الإستياءِ من طفولةِ غير متحققةِ. |
Ben Puja'nın çocukluk arkadaşıyım ve onunla evleneceğim. | Open Subtitles | أَنا صديقُ طفولةِ بووجا وسَأَتزوّجُها. |
"Joey'nin hayali bir çocukluk arkadaşı vardı. | Open Subtitles | "جوي كَانَ عِنْدَهُ خياليُ صديق طفولةِ. |
Çocukluktan beri çok yakın oldukları ve parkta birbirlerinin popolarını kokladıkları düşünülürse, bu o kadar da garip değil. | Open Subtitles | هو لَيسَ ذلك السخيفِ، منذ هم كَانتْ أحبّةَ منذ طفولةِ. هم يَشْمّونَ أردافَ بعضهم البعضِ. |
Onun Çocukluktan beri bir sevgilisi vardı. | Open Subtitles | منذ أن طفولةِ كَانَ عِنْدَها a محبوب. |
Çocukluktan beri birbirimizi tanıyor gibiydik. | Open Subtitles | وكأننا نعرف بعضنا منذ طفولةِ. |
Bak, bu vücut bütünlük bozukluğu, çocukluğundan beri çektiği bir şey. | Open Subtitles | النظرة، هو فوضى سلامةِ جسمِ، شيء الذي هو يُعانى منه منذ طفولةِ. |
Sanırım çocukluğundan kalma bir şey. | Open Subtitles | أَحْزرُ بأنّه شيء من اثر طفولةِ. |
çocukluk aşkları. | Open Subtitles | أحبّة طفولةِ. |
Onun Çocukluktan beri bir sevgilisi vardı. | Open Subtitles | منذ أن طفولةِ كَانَ عِنْدَها a محبوب. |