Bir zamanlar senden güzel bir söz duyabilmek için hayatımı verirdim. | Open Subtitles | كان هناك وقت كنت لأمنح فيه حياتي مقابل كلمة طيبة منك |
Çiçekler güzeldir. Bir çiçeğin hayatı güzel bir hayattır, bence. | Open Subtitles | الزهور جيدة, لديها حياة طيبة حياة الزهور على ما أعتقد |
güzel günlerdi, dostum, senle ben fıstık ezmesiyle jöle gibiydik. | Open Subtitles | أوقات طيبة يا صاح أنت وأنا مثل زبدة الفستق والهلام |
İnsanlar daha fazla yurtdışı karışıklığı değil, iyi bir hayat istiyordu. | Open Subtitles | أراد الشعب أن يعيش حياة طيبة بعيدًا عن أية صراعات خارجية |
Şimdi şuradaki çocuğa bak. O hiç nazik değil, görüyor musun? | Open Subtitles | والآن أنظري إلى هذه الطفلة هنالك, إنها ليست طيبة, أليس كذلك؟ |
Ve ben de senin ona ne kadar seviyesiz davranmış olduğunu göz önüne alarak ona "eve hoş geldin" partisi vermenin kibarca bir hareket olacağını düşündüm. | Open Subtitles | وأنا فكرت نظراً للطريقة الفظة .. التى تعاملت بها معها فإنها ستكون بادرة طيبة .. |
Ama o kahveyi uzattıkları zaman hayatımda böyle güzel bir şey içmemiştim. | Open Subtitles | لكن عندما ناولوني فنجان القهوة ذاك لم أذق طعماً أكثر طيبة منه |
Orada hiçbir şey demeden söylediğin bütün güzel şeyleri dinleyecek. | Open Subtitles | ليس لديه خيار سوى الرقود والإستماع لكل كلمة طيبة ستقولها. |
Bu kadar lanet altına rağmen güzel bir yemek yiyemiyoruz. | Open Subtitles | كل هذا الذهب اللعين و لايمكننا أن نحظى بـوجبة طيبة. |
Ulus Birleşmesi: Onlar Halk Güvenliği komitesini oluşturdular, ki bu da güzel bir komite gibi duruyor. Dikkat, bu bir aldehit, | TED | البرلمان: لقد أنشأوا لجنة للسلامة العامة، التي تبدو كلجنة طيبة الذكر لاحظ، هذا عنصر ألدهيد، |
Bütün hayatını oğlunun üzerine kuran güzel, özverili, düşünceli bir kadın. | Open Subtitles | امرأة جميلة ، غير أنانية و طيبة القلب التي بنت حياتها بأكملها حول إبنها |
Sonsuza kadar bağlı olmanı istemiyorum, çünkü senin güzel bir kalbin var. | Open Subtitles | لا أريدك أن تبقى مقيدة للأبد بسبب طيبة قلبك |
Bu işe nasıl girdiğini bilmiyorum ama güzel bir ev sana daha uygun. | Open Subtitles | لا أعرف كيف دخلتِ هذا المجال من العمل لكنكِ تنتمين لعائلة طيبة |
Emirlerinizi kim veriyor bilmiyorum, ama çok iyi bir fikrim var. | Open Subtitles | لا اعرف من أصدر الأوامر الخاصة بك ولكن عندي فكرة طيبة |
Lydia gittiğinden beri birinden duyduğum ilk nazik söz bu oldu! | Open Subtitles | هذه اول كلمة طيبة اسمعها من اي احد منذ مغادرة ليديا. |
sizin hoş bi' dostunuz olabilir. | Open Subtitles | حتى وان قابلت فتى في الشارع سيكون رفقة طيبة لك ؟ |
Bunu size iyilik olsun diye söylemedim. Bir şeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | لم أخبركم هذا بدافع طيبة قلبي أنا في حاجة لشيء بالمقابل |
- İyi geceler canım. Memnun oldum. - İyi geceler. | Open Subtitles | ليلة طيبة عزيزتى , سعيدة بمقابلتك ليلة طيبة سيدتى |
Yani sanırım diğer insanların bir şeyleri bıraktırabiliyorsun ama sen fedakarlık yapamayacak kadar iyisin. | Open Subtitles | أفترض أنّه بإمكانك إختلاق أشياء لأشخاص آخرين في حين أنتِ طيبة للغاية حتى تقدمين تضحية |
Çok tatlı birisi._BAR_ Japon kadınlarından çok farklı. | Open Subtitles | انسانة طيبة جدا، وتختلف تماما عن الزوجات اليابانيات الثريات |
Annemde çok iyidir. | Open Subtitles | وأمي امرأة طيبة مهما قلت عنها من كلام فهو قليل |
- Hayır, öyle olduğuna dair bir kanım yok fakat Teb'e yönelik küçük bir karargâh olduğuna dair raporumuz var. | Open Subtitles | لا, ليس لدي إنطباع انك منهم و لكن لدينا تقرير عن معسكر صغير ... يتحرك نحو طيبة ... مسيرة ساعة |
Annen çok iyiydi, fakat pek de zeki değildi. | Open Subtitles | أمك كانت صالحة و طيبة القلب, لكنها لم تكن ذكية |
Hayır, Harry. Büyücüler dünyasında bile, sesler duymak iyiye alamet değildir. | Open Subtitles | لا يا هارى فالأصوات ليست بعلامة طيبة حتى فى عالم السحرة |
Onun iyiliği ve hikmeti asla yanımdan ayrılmasın. | Open Subtitles | بالتأكيد طيبة ورحمة سيتليني طوال الأيام من حياتي. |
Joy'a karşı çok naziksin, bunun da ötesinde bana karşı çok cömertsin. | Open Subtitles | كنت طيبة جدّاً مع جوي وسخيّة إلى أبعد الحدود بالنسبة لي. |