Yazmaya devam ediyor, daha da karanlık bir istikamete yöneltiyorduk. | Open Subtitles | كنت أستمر في الكتابة وذلك قادني إلى أماكن أكثر ظلمة |
Çünkü gittikçe karanlık bir hal alacak ve tanrı bilir nerede bitecek. | Open Subtitles | لأن الأمر سيصبح أكثر ظلمة و الله أعلم كيف سينتهي هذا الأمر |
Yer şekilsiz ve boştu ve engin yüzü üzerinde karanlık vardı. | Open Subtitles | وكانت الأرض خربة وخاوية وعلى وجه الغمر ظلمة |
İnançsızlığınızı rafa kaldırmanızı ve zihninizin zamanın karanlığında süzüldüğünü hayal etmenizi istiyorum. | Open Subtitles | وأن تدعوا عنكم تكذيبكم وتخيّلوا عقولكم تسبح في يَمٍّ من ظلمة الزمن |
Hani sizi "ne yağmur ne kar ne de gecenin karanlığı" durdururdu? | Open Subtitles | ماذا حدث لـ "لا للمطر ولا مطر متجمد ولا ظلمة الليل "؟ |
İstilacılar ışığa dayanıklı değiller güneşi kapatmak istiyorlar ki böylece ebedi karanlıkta yaşayabilsinler. | Open Subtitles | الغزاة هي ليلى. إنهم يريدون أن تمحو الشمس حتى يتمكنوا من العيش في ظلمة دائمة. |
Sen karanlığın bir kuklasısın, tutkudan uzaksın. İstediğin veya arzu ettiğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنّكَ طيفٌ ظلمة من دون أهواء، فليس لكَ أن تودّ شيئاً أو تمنّى شيء. |
Geçen her karanlık dakikaya değerdi. | Open Subtitles | بل كانت تستحق كل دقيقة ظلمة أعيشها للاّن |
lnger, Edgar Volgud'un etrafında bir karanlık var... ve bu gölge burada mutlu olan ne varsa kararttı, | Open Subtitles | انا اينغر هناك ظلمة حول ادغار فولغاد هذه الظلال اظلمت كل ماكان مفرحا هنا |
Ama karanlık bir adamın gölgesinde kalarak bunu göstermen çok zor. | Open Subtitles | لكنه يصعب أن تلاحظي أنك قد علقت في ظلال مظلمة لرجل أكثر ظلمة. |
Bir karanlık Rahibesi parşömeni alıp kaçtı üstelik aramızda saatlerce yol farkı var ve sen buna talih diyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | راهبة ظلمة فرّت باللـّفيفة و تمتطي حصاناًَ ، و تدعو ذلك إبتاسمة حظ؟ |
Ben bu şekilde bir öfkeyi daha önce görmüştüm. İnsanlığın karanlık zamanlarıydı. | Open Subtitles | رأيت مستوى الكراهية هذا من قبل، أكثر لحظات الإنسانية ظلمة |
karanlık dünyaya geldi. Onu kendime çekmeye çalışıyorum böylece onu durdurabilirim. | Open Subtitles | وصلت ظلمة إلى الأرض وكنتُ أحاول جذبها نحوي لأوقفها |
En uzun, en soğuk, en karanlık gecelerin en aydınlık ve en sıcak olabileceğine dair delice bir fikir. | Open Subtitles | انها فكرة مجنونة أن أطول وأبرد وأحلك الليالي ظلمة ممكن أن تكون الأدفأ و الأبهى |
Bu sefer seninle birlikte kaçmama izin ver. Artık gizlenmek yok, artık karanlık yok. | Open Subtitles | دعيني أهرب معك هذه المرة، دون تنكر، ولا ظلمة |
Belki kusursuz değiller ama en karanlık ruhta bile her zaman bir umut vardır. | Open Subtitles | ربّما ليسوا كاملين، لكنّي أؤمن أن دائماً ثمّة أملٍ، حتى داخل أكثر الأرواح ظلمة. |
İncil der ki; ışığın galip gelemeyeceği hiçbir karanlık yoktur. | Open Subtitles | يعلمنا الكتاب المقدّس بأنّه ما مِن ظلمة يعجز النور عن قهرها |
En karanlık gece bile bitecek Ve güneş yükselecek. | Open Subtitles | مهما اشتدت ظلمة الليل فالشمس ستسطع في النهاية |
Gecenin karanlığında gidiyordum ve ardımda iz bırakmamıştım. | TED | كنت أرتحل في ظلمة الليل، ولم يكن لعائلتي أدنى فكرة. |
Orada burada bir iki yıldız ve etraflarında da karanlığı görüyoruz. | Open Subtitles | نحن نرى نجم هنا أو هناك وبعد ذلك ظلمة تحيطها |
Güneşi kapatmak istiyorlar ki böylece ebedi karanlıkta yaşayabilsinler. | Open Subtitles | إنهم يريدون أن تمحو الشمس حتى يتمكنوا من العيش في ظلمة دائمة. |
Yaptığın şeyi yapabilmenin tek sebebi her yere yayılan bir karanlığın olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد لتمكنكِ من فعل ما قمتِ به هو لوجود ظلمة تنتشر في كل مكان |
O kara gözlüklü adam! Tüm karanlığıyla bir yarasaya benziyor. | Open Subtitles | ذلك الرجل صاحب النظارات، أنه يشبه الخفافيش في ظلمة الليل |
Bir yerlerde sükunet yahut karanlıklar içerisinde şu an dünyanın sonuna hazırlık yapılıyor. | Open Subtitles | في مكان ما من العالم في سكون أو في ظلمة بدأ العالم نهايته الآن |
Tabi vagon oldukça karanlıktı ve bana arkasını dönmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | بالطبع,كانت ظلمة فى العربة عندما أفكر فى الأمر,لقد ظل يعطينى ظهره |