Yoksa her rengin griye döndüğü, ...dünyanın gölgesi içindeymiş gibi hissettiğin, günlerden mi? | Open Subtitles | أو إذا تحولت كل الألوان إلى اللون الرمادي فتشعرين بإنكِ في ظلّ العالم |
Ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile şerden korkmam çünkü sen benimle berabersin. | Open Subtitles | نعم، ولو أنني أمشي خلال وادي ظلّ الموت أنا لن أخاف أي شر لانك معي |
Bir gölge yok oldumu, onun yerini bir başkası almalı. | Open Subtitles | عندما يختفي ظلّ ما، يتوجب على ظلّ آخر أن يبقى |
Patronum Ken'i sürekli reddediyordu, bir de benim reddetmeme dayanamazdı. | Open Subtitles | ظلّ مديري يرفضه وظننت أنه كان جيّدٌ بما فيه الكفاية. |
O lanet heykelin gölgesinde kimin yattığını sormanız sizi yetkili kılmaz. | Open Subtitles | سؤالي عمّا يقبع في ظلّ التمثال لا يعني أنّكم المسؤولون |
Gittiğinden beri bütün akşam boyunca içim içimi yiyip durdu. | Open Subtitles | ظلّ رأسي يدور طوال المساء بينما أنتِ بالخارج |
Kevin bu kış Hoffman'larla neden kayak yapmadığımızı sorup duruyor. | Open Subtitles | كيفين ظلّ يسأل لماذا لا نتزلج مع عائلة هوفمان هذا الشتاء |
Bu şartlar altında çok fazla ilgi bekliyor olmam pek te mantıklı değil, biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنه ليس بسببٍ مُقنع ويتوقع له.. كثير من الإهتمام فى ظلّ الظروف الحالية |
Ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile şerden korkmam çünkü sen benimle berabersin. | Open Subtitles | يوجّهني الي طرق الإستقامة لأجل اسمه نعم، ولو أنني أمشي خلال وادي ظلّ الموت |
Ölümün gölgesi vadisinden yürüyorum. Hiçbir kötülükten korkmuyorum. Çünkü sen benimlesin. | Open Subtitles | أيضاً إذا سِرتُ في وادي ظلّ الموت لا أخاف شراً لأنك أنت معي |
Tutulmanın aslında, Ay'ın önünden geçen Dünya'nın gölgesi ve tanrısal bir olay olmadığını anladı. | Open Subtitles | لقد أدرك بأن الخسوف كان في الحقيقة ظلّ الأرض عابراً فوق القمر وليس فعل إلهي |
Enselerimizde elektronik bir gölge var, birinin mahvetmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | مثل ظلّ إلكتروني بسيط فقط يستجديك ليشدك معه. |
Bu mikroplar gölge biyosferin bir parçası olabilir mi, bizim kendiliğinden büyüyen uzaylı yaşamımızın? | Open Subtitles | هل من الممكن أن تكون هذه الميكروبات جزء من ظلّ المحيط الحيوي حياة المخلوق الغريب الذي ينمو هنا؟ |
Evet sürekli son on yildir belki daha fazla karisindan baska hiç kimseyle yapmadigini söyleyip duruyordu. | Open Subtitles | أجل, ظلّ يخبرني أنه لم يفعل ذلك مع أي شخص عدا زوجته لعشر سنوات, و بالكاد بعدها |
Birinin ona verdiği yarım doları sürekli bana gösterip durduğunu unutamıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أنه كان ظلّ يريني. نصف الدولار ذلك الذي منحه إياه أحدهم. |
O lanet heykelin gölgesinde kimin yattığını sormanız sizi yetkili kılmaz. | Open Subtitles | سؤالي عن الذي يقبع في ظلّ التمثال اللعين لا يعني أنّكِ المسئولةُ هنا |
Yalnız yürüyorsun ama Tanrı'nın gölgesinde olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | تمشي وحدكَ، لكنّك تعتقد أنّ ظلّك هو ظلّ الرب |
O yüzden beni zorlayıp durdu. Sonuçta dizimi sakatladım. | Open Subtitles | لذلك ظلّ يعاقبني في كل مرة كنت ألوي فيها كاحلي |
Şu adamın kılıcı yutmasını izlemeliyim, ...ama adam erteleyip duruyor. | Open Subtitles | يجب أن أرى هذا الرجل يبتلع السيف لكنّه ظلّ يماطل، ليجتذبَ الجمهور |
Şimdi anlıyorum ki, bazı koşullar altında şiddet zorunluymuş. | Open Subtitles | لكن الآن أفهم أنّه فى ظلّ ظروف معيّنة، العنف ضرورى |
Bana da durmadan içirdi. | Open Subtitles | و ظلّ يجبرني على شربها |
- Bu adamın gölgesini takip etmekten bıktım. Adli tıptan deliller istiyorum. | Open Subtitles | لقد سئمتُ من ملاحقة ظلّ هذا الرجل، أريد دليلاً شرعيّاً |
Tabii senin bir gölgen yok. Gölgeni sökmen konusunda doğruyu söylüyordun. | Open Subtitles | و ليس لديك ظلّ كنتَ تقول الحقيقة بشأن انتزاع ظلّك |
Ruhumun çoktan gittiğine ve şu anda bile aşağıya bakıp bir gölgeyi teselli edecek kadar nazik olduğuna hayret ettiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن أنّ روحي مضتْ قدماً و تنظرُ إليّ من علٍ الآن متعجّبةً من مدى لطافتكِ في مواساة ظلّ |
Evet, bizler karanlık gölgenin vadisine kadar yürüdük. | Open Subtitles | مع ذلك نمشي من خلال الوادي ظلّ الموت، |