"ظنتت" - Traduction Arabe en Turc

• düşündüm
• düşünmüştüm
• sandım
• sanıyordum
• olduğunu

Bak, bana geldiğinde hayatımı kurtardığın için sana borçlu olduğumu düşündüm.
اسمعي عندما جئت لي ظنتت أنني مدينة لك لأنك أنقذت حياتي

Ben üzerinden geçmeye tek olduğunu düşündüm.
لقد ظنتت أنني الوحيد الذي يمكنني أن أمر لهنا

Çok net hatırlıyorum, çünkü çok kaba olduğunu düşünmüştüm.
أنا أذكر ذلك بالتحديد لأني ظنتت ذلك قاسيا جدا

Bir değişiklik yapar aynı takımda olursak güzel olabilir diye düşünmüştüm.
لقد ظنتت أنه سيكون من الرائع أن نكون في نفس الفريق للتغيير

Bunca zaman onu benim için yaptığını sandım ama onu kendin için yaptın.
قف، كل هذا الوقت... ظنتت انك فعلت ذلك من اجلي لكن فعلت ذلك من اجلك

William'la birlikte kahvaltı ettiğini söylediğini sanıyordum.
ظنتت انك قلت انهم يحظون بطعام الافطار مع ويليام

Evet, bir süre büyük hayvan odasının yer değiştirdiğini düşündüm ama... Ne?
أجل، ظنتت لوهلة أن حجرة الحيواناتالعملاقةانتقلت،إنما..

düşündüm ki,belki, geçmişimizi göz önüne alırsak belki nihayetinde sana ulaşan ben olabilirim, ama... yapamam çünkü bunlar gerçeklerle ilgili değil... sadece seninle alakalı.
ظنتت أنه ربما، نظرًا لتاريخنا قد أكون الشخص الذي يخرجك من هذا أخيرًا لكن

Sesi biraz çakırkeyf geliyordu, bende düşündüm ki belki biraz eğlenebiliriz.
ويبدو انها كانت قليلا ثمله حتى ظنتت انه ربما نستطيع ان نحظى بقليل من المرح

Uzun süre, onların alev almış yakıt olduğunu düşündüm, ama yanılmışım çünkü kasırga gecesi, o ışıkları tam burada gökyüzünde gördüm... ve senin de onları görmeni istedim.
ولوقت طويل ظنتت بأنه بأنه لون إحتراق الوقود ولكننى كنت مخطئاً لإنه في ليله الإعصار .. رأيت نفس هذه الأضواء هنا في السماء

Belki sana asılıyormuşum gibi gelebileceğini düşündüm.
ظنتت كما لو أنني أحاول التقرب إليك

Arayacağını düşünmüştüm. Zorla gireceğini değil.
انا ظنتت انة سيتصل اولاً , ليس ان يقوم بالاقتحام

Bunca şeyden sonra söylediklerimi ciddiye alacağını düşünmüştüm.
ظنتت انه بعد حدوث كل ذلك كنت ستأخذين ماسوف اقوله بشكل جدي

Ben kamp yaparız falan diye düşünmüştüm.
ظنتت إنه يمكننا الذهاب للتخييم أو شيء ما

Yayıncım bana biletleri teklif etti, ama "Zeppelin"i duyduğumda onun bir hava gösterisi olduğunu sandım.
الناشر خاصتي عرض عليّ التذاكر لكن عندما سمعت الاسم (زيبلين) ظنتت أنه نوع من معرض جوي معرض جوي؟

sandım ki, sandım ki, sandım ki...
ظننت, ظننت, ظنتت

Michael ile yersin sandım.
لقد ظنتت انك ستأكل مع (مايكل)

Biohazard tesislerinin gizli protokolleri olduğunu sanıyordum.
ظنتت ان المرافق البيولوجية لديها بروتوكولات صارمة.

Bu ekibe kendi güvenliğim için katıldığımı sanıyordum.
ظنتت أنَّني كنت أنضم للمجموعه لأجل سلامتي،

Adam Aziz Peter'a der ki "Jimmy Hoffa orda değil dediğini sanıyordum."
"الرجل يستدير إلى (بيتر) ويقول ظنتت أخبرتني أن (جيمي هوفا) ليس هنا".