Başta, bunun kaçtığın zaman olduğunu düşünmüştüm ama bu yaralanma çok daha eski. | Open Subtitles | في البداية ظننته حصل أثناء هروبكِ، لكن هذه الإصابة أقدم بكثير من ذلك. |
Bende öyle düşünmüştüm ama yine de buraya gelip durdum sürekli. | Open Subtitles | هذا ما ظننته ولكنني أستمر ذهاباً و أياباً في هذا المكان |
Hep annemin minibüsünün arkası yüzünden olduğunu tesadüf olduğunu sanıyordum. - Evet. | Open Subtitles | لأن ما حدث بمؤخرة حافلة أمي ظننته دوماً نوعاً من ضرب الحظ |
Tabi, aklıma gelmeliydi. Ben de Özgürlük Çanı'nı almak için oraya götürdü sanmıştım. | Open Subtitles | كان يجب ان افكر فى هذا ، ظننته اخذك هناك ليشتري لك جرس الحرية |
Başta kaçamaya çalışacağını sandım. Ama sonra kalıp konuşmaya başladı. | Open Subtitles | بالبداية ظننته سيحاول الهرب، لكنّه حمل نفسه على البقاء والتكلُّم. |
En azından Jackie'yi iş başında görene kadar düşündüğüm buydu. | Open Subtitles | علي الأقل هذا ما ظننته حتي رأيت جاكي يقاتل هنا |
Şirin olduğunu düşündüm. Araştırmacı gazetecilik yapmak ister misin dedim. | Open Subtitles | ظننته لطيفاً وسألته إذا كان يريد القيام ببعض التحقيقات الصحفية |
Ben de böyle düşünmüştüm. Yerel bir araştırma yapıyordum. | Open Subtitles | ، هذا ما ظننته أيضاً . كنت أتابع الشائعات المحلية فحسب |
* Beklenmedik sakin bir ses cevap verdi * Böyle düşünmüştüm. | Open Subtitles | إنه ما ظننته, كنت سأعطيكِ إياها عندما ترحلين, |
Bir sebebi yok. Uğrar diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | بدون أسباب، لكنني ظننته سيأتي للمرور هنا |
Diğer her şeyle birlikte sahilde şu lanet sandığı yaktığını da sanıyordum. | Open Subtitles | ظننته حرق هذا الصندوق اللعين على حافة الشاطئ مع كل شيء آخر |
Onunla oturdum, gayet ciddiyetle ve saygıyla konuştum, onun bir beyefendi olduğunu sanıyordum! | Open Subtitles | جلست معه ,كلمته بجدية بإحترام ,ظننته رجلاً محترماً |
Sarhoştu. İçkiyi bırakmaya çalıştığını sanıyordum. Ama sanırım o gece denemiyordu. | Open Subtitles | لقد كان ثملاً، ظننته كان يحاول ترك شرب الكحول لكن لا أظنه كان كذلك بتلكَ الليلة |
Başta ben de öyle sanmıştım. Ama bu sabah yönetici beni daireye soktu. | Open Subtitles | هذا ما ظننته أولاً لكن هذا الصباح أدخلني المالك للشقة العلوية |
Onunla buluşacaktım, ama gelmedi. Sizinle olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابله لكنه لم يظهر، ظننته معكما يا رفاق |
Eğlenceli olacağını sandım. Seni buna zorlayamam. | Open Subtitles | ظننته فقط سيكون ممتعاً لا يجب أن أفرض عليكِ هذا |
Eğlenceli olacağını sandım. Seni buna zorlayamam. | Open Subtitles | ظننته فقط سيكون ممتعاً لا يجب أن أفرض عليكِ هذا |
Kendimle ilgili iyi veya özel olduğunu düşündüğüm hiçbir şey beni kurtaramazdı. Sıkı çalışmam, kişiliğim, mizah anlayışım, bakış açım... | TED | أي شيء ظننته جيداً لي أو مميزاً بي، لم يستطع إنقاذي؛ عملي المُجِد، شخصيّتي، حسّي للدعابة، نظرتي للحياة. |
Gerçi hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı. | Open Subtitles | ليس كما ظننته سيكون ليس كذلك أبداً هذه المرة الأولى لي |
Ben de öyle düşündüm ama senden de bizzat duymak istedim. | Open Subtitles | هذا ما ظننته حقاً، لكنني أردت أن أتأكد إن كان موجوداً |
Gidip bu işe bir son vermesi daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننته قد يكون من الأفضل لو ذهب إلى هناك وأنهى الأمر, ماذا يمكنه أن يكتشف؟ |
Onun hakkında büyük bir yanlışa düşmüşüm. Onun çok mükemmel olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد بنيت هذا الخيال عنه لقد ظننته مثالياً |
Şimdi düşünüyorum da belki bu sandığım kadar eğlenceli değilmiş. | Open Subtitles | الآن أفكّر أنّه لعلّه ليس بالأمر المرح كما ظننته كان. |
Kan emici, düşündüğümden daha çılgınmış. | Open Subtitles | مصاص الدماء, إتضح إنه مجنون أكثر مما ظننته |
Çünkü oraya gittiğinde, işlerin senin düşündüğün gibi olmadığını öğrenebilirsin ve ben senin hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum. | Open Subtitles | لأنك عندما تصل الى هناك قد تكتشف انه ليس كما ظننته ان يكون وانا لا اريدك ان تكون محبطاً |
Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Eğer bildiğinizi sanıyorsanız, Tahmin ettiğim kadar akıllı değilsiniz demektir. | Open Subtitles | لا تعلمين شيئاً، لو كنت تظنين غير ذلك، فأنت لست بالذكاء الذي ظننته |
Sen de onu öldüresiye dövdün, öldü sandın ve gömdün. - Hayır! | Open Subtitles | -لذا ضربته حتى الموت , هذا ما ظننته , و بعدها دفنته |
Ama en iyi ihtimalle 25 sent olduğunu düşünmüştün. | Open Subtitles | لكن أفضل جزء من القصة أنك ظننته ربع دولار |